Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '07

 
Kategori
Arkeoloji
 

İnsan için müzik

İnsan için müzik
 

Müzik: Duygu ve düşünceleri, tek sesli veya çok sesli anlatma sanatı, Bu biçimde düzenlenmiş seslerden oluşan eserlerin okunması ve çalınması. İşte böyle bir kelime anlamı var müziğin. Bu bağlamda insan düşünmeye başladığından beri bu potansiyeli taşıyor olmalı. İlk kez müziğin ne zaman ortaya çıktığını kesin olarak bilmediğimiz için, ilk müziğin ne amaçla yapıldığını da kestirmemiz bayağı zor. İlk bulgular paleolitik çağlardan gelmekte. Tahminler ilk olarak vurmalı çalgıların kullanıldığı üzerine. Hayvan kemiğinden yapılmış bir üflemeli çalgıda bulunan en eski müzik aletleri arasında. Hatta araştırmacılar bu çalgının üzerindeki deliklerin kullanım izlerinden yararlanarak, o zamanın insanının en çok hangi notaları kullandığını incelediklerinde karşılarına caz ritimleri çıktığında bayağı şaşırmış olmalılar. Elimizde bu dönem için yazılı belge olmadığından, mağara duvar resimlerindeki dinsel tören betimlemelerinde görebiliyoruz müziği.

Şu an dinlediğimiz müziğin temellerinin atılmasında Mezopotamya’da yaşayan Sümerlilerin önemli bir payı vardır. Babilliler ve Assurlularda bu müziği biçimlendirerek, Mezopotamya müzik sistemlerini ve enstrümanlarını ortaya çıkarmışlardır. Benim üzerinde durmak istediğim ise, müziğin sadece dinsel amaçla değil değişik alanlarda da kullanıldığına da işaret etmek.
Müzik Mezopotamya’da dinsel törenlerin dışında, ninnilerde, bayramlarda, evlilik törenlerinde, saray bahçelerindeki eğlencelerde ve sportif müsabakalarda karşımıza çıkıyor. Asur devrindeki kabartmalarda askeri müziğin tasvir edildiğini de görüyoruz. İşte bundan yaklaşık 4500 yıl öncesinde bu şekillerde hayata giriyordu müzik. Şu anda etrafımıza baktığımızda müziği her yerde duyabiliyoruz. İstediğimizde müziğe ulaşabiliyoruz. Bize bir “play” düğmesi yada bir radyo frekansı uzağımızda, ya o zaman... Bana o zamanın en önemli medyasıydı müzik. Bunu o zaman verilen ciddi müzik eğitimlerinden de anlayabiliyoruz. Müzik eğitiminin saray okullarında verildiğini biliyoruz. Müzisyenlik bazen de bir aile mesleği olarak babadan oğula geçebiliyordu. Ele geçen bazı sözleşmelerden eğitimli anlaşıldığına göre müzisyenlerin belirli bir ücret karşılığı özel dersler vermekteydiler. Müzik bilgisine sahip olmak saygınlık duyulan bir olguydu. Sümer Kralı Şulgi ilahilerinde müzik alanındaki ustalığını şu dizelerle dile getirmektedir. “Ben Ur Kralı Şulgi, Kendimi müziğe adadım, Ve beni hiçbir şey bundan alıkoyamadı”. Usta müzisyenler yabancı ülkelere gidip eğitim verebiliyorlardı. Krallar seferlere çıktıkları zaman asla müzisyenlerini yanlarından ayırmazlardı.

Ne dersiniz o zamanın starları nasıldı acaba, halka mal olmuş müzisyenleri var mıydı? Binlerce insanın katıldığı konserler düzenlenebiliyor muydu? Bunlara şimdilik cevap veremiyoruz ama söyleyebileceğim bir şey var ki, insanoğlu bundan asla vazgeçemeyecek.

 
Toplam blog
: 4
: 2688
Kayıt tarihi
: 29.06.07
 
 

1981 yılında İstanbul ilinin, Fatih ilçesinde doğdu. İlköğrenimini ve Orta 1. sınıfı Fatih'te okudu...