Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '15

 
Kategori
Tarih
 

İnsan katlinin tarihçesi...

İnsan katlinin tarihçesi...
 

funda's


Yaradılış efsanesine göre Hz. Adem’in çocukları Habil ile Kabil’in çekişmesi, Habil’in Tanrı'ya adadığı kurbanın kabul edilip Kabil’inkinin ret edilmesi üzerine, Kabil’in kıskançlık sonucu Habil’i öldürmesi yeryüzünde işlenen ilk cinayettir. Daha sonraki süreçte insan katli karşımıza dini bir ritüel olarak çıkar. Eski medeniyetlerde insanlar Tanrı'lara, insanları kurban olarak sunarlardı. Gerekçeleri ise Tanrı'nın gazabından sakınmak, olabilecek felaketlere karşı önlem almak, Tanrı veya Tanrı'lara teşekkür etmekti. İnsan toplulukları Tanrı'ya kurban verdikleri sürece her türlü felaketten ve olumsuzluktan muaf tutulacaklarına dair bir inanç sistemi geliştirmişlerdi. Antik çağlarda önceleri hayvanlar, yiyecekler, içecekler ve benzeri şeyler Tanrı'lara kurban olarak sunulurdu; daha sonraları bu kurban sunma ritüellerine insan da eklendi. İnsan kurban etmenin kökenleri Tek Tanrılı dinlerin anlatılarından çok daha önceye uzanır. İnsanlık tarihinin çeşitli evrelerinde pek çok inanç ve kültürde insan kurban etme ritüeli vardır. Yunan mitolojisinden Mezopotamya'ya, Antik Mısır'dan Aztek Uygarlığına, Hint kültüründen Çin'e kadar bir çok medeniyet ve dini geleneklerde gerçekleştirilmiş olan insan kurban etme törenleri binlerce yıllık bir dinsel geleneğin parçası olarak karşımıza çıkar.
 
Eski medeniyetlerde ilk kurban etme eylemi Antik Yunan'da görülür. Krallık yetkisini Zeus aracılığıyla devralan Agamemnon, Aulis'de avlanırken Tanrıça Artemis'i kızdırması sonucunda öz kızı Iphigeneia'yı kurban etmiştir. Mezopotamya'da ise insanlar Tanrılarının isteklerini yerine getirmezlerse gökyüzünün yağmur yağdırmayacağına, toprağın ürün vermeyeceğine, suyun da onları korumayacağına inanırlardı. Tanrıların gazaplarından korunabilmek için çocuklarına varıncaya dek kurban ederlerdi. Tek Tanrılı dinlerin ortaya çıkışına kadar bu böyle sürmüş ve kurbanlar günümüzde Müslümanlarda olduğu gibi zamanla hayvanlara indirgenmiştir.
 
Çocuk kurban etmek, birçok toplumda görülen geleneklerden biriydi. Kartacalılar, site devletlerinin koruyucusu Tanrı Moloch’a kendi öz çocuklarını yakarak kurban ederlerken; Fenikeliler salgın hastalıklar, kuraklık, savaş kaybetme gibi büyük felaketlerin yaşandığı günlerde en sevdikleri çocuklarından birini Tanrıları Baal’e kurban verirler ve erkek çocuklar da , Afrodit’in aşık olduğu ölümlü tanrı olan Adonis’i memnun etmek için yakılırdı. Avusturalya'da bazı kabilelerde her kadının ilk doğan çocuğu, bir dinsel törenin parçası olarak kabile tarafından yenirdi. Tibet’te şamanlar öldürme ayinleri düzenler, Afrika’da Aşanti Kabilesi her yıl ürünün iyi olması için yüz kurban verirdi. Borneo’da yığma yöntemiyle ev yapılırken, Toprak Tanrıçasını memnun etmek için ev duvarlarının inşaatına bir bakirenin cesedi konulurdu. Kurban vermenin en yaygın olduğu Orta Amerika’da Maya, İnka ve Aztekler’de de Tanrılara çocuklar kurban edilip, kurbanlar canlı canlı yakılırdı. Aztekler güneşin her gün kanla beslenmezse kaybolacağına inandıkları için, kurbanlarının kalplerini çıkarıp gökyüzüne güneşe doğru uzatırlardı. Uzakdoğu’daki beş ayrı kurban yöntemi 1800’lerde İngilizler tarafından yasaklanmıştı. Bengal’deki Meriah töreninde ufak parçalara bölünen kurban etleri, bereket vermesi için değişik yerlere gömülürdü. Hindu Tanrıçası Kali’ye her Cuma Tanjor kentindeki tapınakta bir erkek çocuk kurban edilirdi. Dul kadının ölen kocasıyla birlikte yakılması gelenektendi. Hindistan’da, Felaket Tanrıçası Kali’ye tapanlar yılda ortalama yirmi bin kurban verirlerdi.
 
Hıristiyan Dünyası'nda işlenen ilk cinayet, Hz. İsa’nın inancı yüzünden çarmıha gerilmesiyle başlar. İlerleyen yıllarda dönemin egemen gücü olan Romalılar Kudüs’te ve İtalya’da Hıristiyanlara akla gelmeyecek işkenceler yapmışlar, binlerce Hıristiyan’ı katledip arenalarda aslanlara parçalatmışlardı. Rönesans Felsefesi'ni biçimlendiren filozofların en önemlilerinden olan Giordano Bruno da, Galileo Galilei gibi dünyanın döndüğünü savununca, kilise tarafından Dominiken tarikatı öğretisine göre sapkınlıkla suçlanarak engizisyon kararıyla 1600 'de Roma’da yakılarak öldürüldü.
İslamiyet' te ise sapkınlıkla suçlanan iki Sufi, Hallacı Mansur 922’de Bağdat’ta cesedi parçalanarak, Nesimi de 1418 de Halep’te derisi yüzülerek katledilmişti. Osmanlı Dönemi'nde sadrazam olan Kuyucu Murat Paşa'nın, yıllarca Anadolu'da öldürttüğü kişilerin kellelerinden yaptırdığı piramitler bir korku hikayesi olarak anlatılmıştır. Kuyucu Murat Paşa yaptıkları ve yapacaklarının şeriat uğruna olduğunu ifade ederek daha fazla insanı katletmek için Tanrıdan yardım ister: “İlahi, bugün düşman katlinde ben kulunu mahcup etme, pirliğime merhamet eyle, Peygamberimizin şeriatı için niyetimin doğruluğunu kabul et, bana yardım et” der ve 1607-1609 tarihleri arasında büyük bir zulüm ile isyan bastırma adı altında, Anadolu’da 65 bin civarı Alevi Türkmen’i katleder; tepeler oluşturan cesetleri açtırdığı kuyulara doldurtur.
 
Bunlar tarihten yalnızca birkaç örnektir. Tarihte bu cinayetlerin daha binlercesi vardır ve günümüzde de ne yazık ki insan katli, farklı başlıklar altında devam etmektedir.
 
 
Sevgiyle...
Funda Kocatürk
funda’s
www.facebook.com/fundaa.kocaturkk
https://twitter.com/funndas
 
Toplam blog
: 33
: 406
Kayıt tarihi
: 17.03.15
 
 

Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji. Felsefe Grubu Öğretmeni. ..