Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '09

 
Kategori
Kitap
 

İnsan Nasıl İnsan Oldu - 3

İnsan Nasıl İnsan Oldu - 3
 

Adem'le Havva'nın yediği Elma semboldür.


Okumaya devam edelim, Kitap: "İnsan Nasıl İnsan Oldu" adıyla insanın bugünkü duruma nasıl geldiğini anlatırken, bir yandan kendini tanımlarken, çevresini de beraber tanımlamaya başlamıştır.

Bu çevre veya içinde bulunduğumuz alem de ilk bilimselliğini veya bu bilgilerini bize aktaran insanlar olarak yazıyla birlikte tanımaya başlamışız. Tales içinde yaşadığı alemi (dünya), çevresini tepsi gibi suda yüzüyor olarak düşünürken, öğrencisi Anaksimentros onu aşmayı başarmış. Dünyanın havda asılı ve gök kubbenin sınırsızlığı konusunda duvarları yıkmaya başlamıştır.

Dünya algılamamız veya tanımamız insanlığın ilk genel bilgi birikimine benzer bir algılama ile gelişmiyor mu? Benim ki öyle, çocukken yüksek dağ ufuklarına çıkınca mavi gök elime değecek zannederdim. Dünya arazisini sonu gelmez bir coğrafya zannederdim.

Anaksimetros'un öğrencisi Anaksimenes bir açılım daha yaparak gökteki yıldızların mahiyetini, dünyanın boşlukta dayanaksız asılı durduğunu maddelerin neden nasıl meydana geldiğini sorgulamaya başlamıştır. Kendine göre çözüm düşüncelerine yönelmiştir.

Kitap akışı içinde bilimsel tanışıklıklar yaklaşırken, mistisizmi de birlikte sürükleyip inanç kültürünü de aydınlatmaktadır. Ancak bana enteresan gelen bu blog'un ikinci bölümündeki yorumlarıma yakın tezler okunmaktadır. Düşünce dünyasının ilklerinin günümüze yansıyanlarını öğrendiğimiz Ege'den din algılamasında çok tanrı inançlarını eleştirirken, Ozan ksenofanes egemen inançları eleştirisinde tepkilere karşı: "Tanrılara saygı beslemek gerek, der. Tanrılar nedir? Siz onların, insanlar gibi anadan doğduklarını, onlarınki gibi giyimleri, sesleri, şekilleri olduğunu mu sanıyorsunuz? Tanrıların bir zaman doğmuş olduklarını söylemek kafirlik olur. Çünkü bundan tanrıların ezeli olmadıkları anlamı çıkar. Tanrıların bize benzediklerini sanıyorsunuz ha? Unutmayın ki, öküzlerin yada atların elleri olup da, tanrıların resimlerini çizebilselerdi (Bu anlayışla). Onlarda bu tanrıları kendilerine benzetirlerdi." Çok tanrıcılığın dokunulmazlığı sarsılmış, sorgulama başlamış; "Gerçek nerde ? Tanrılar nedir ?" diye soruyorlar.

Ksenofanes şöyle cevap veriyor. " Tanrıları bilen kimse yok ve olmayacak. Çünkü insan gerçekten söz etse bile, bunun özünü kendisi de bilmez. Burada bilgi bahis konusu olamaz. Ancak görüş olabilir. Tanrılar fanilere her şeyi ta başlangıçtan beri açmış değiller. İnsanlar gerçeğe doğru, ancak yavaş, yavaş, araştırmalar yoluyla giderler." derken gitarasının tellerine dokunurken asıl düşüncesini şöyle döktürür.

"Tanrı tektir. Tek Tanrı tanrılar ve insanlar arasında en uludur, bedence ve akılca ölümlü insanlara benzemez. Her şeyi görür, tümüyle görür, tümüyle düşünür, tümüyle işitir. Dünyada her şeyi idare eder. Hep bir yerde hareketsiz durur, çünkü bir yerden başka yere geçmek ona yaraşmaz." Bu antik çağdan gelen söylemin ardından yazarın yorumu geliyor:

"Ksanofanes'in övdüğü yeni bir tanrıdır. Bu yeni Tanrı doğa gibi başlangıçsız ve sonsuz, uzay gibi uçsuz bucaksızdır. Doğa tek olduğu için Tanrı'da tektir. Tanrı demek her şey, tüm doğa, tüm evren demektir." diyerek çevrenin oluşum analizi ve şairin ilişkilerindeki serüveni anlatmaktadır.

Burada şuna değinmeden geçmeyeyim; Rabbimiz "Ben her an sizinleyim" derken soyutlamaktan çıkıp içselleştirerek birlikteliğimizi her an hissetmeliyiz istemektedir. Ama çevremize bakıyoruz her şeyin banisi ve sahibi özü Allah'ın her an yanında olduğunu unutan bazı insanlar, unuttuğu Allah'ın bir yerlerde olduğunu tahayyül ediyor ki, kendisini gördüğünü unutup, ibadet için devamı gözlemi altında alacağını sandığı kendisi gibi zavallı fani insanları kendisine gözlemci şahit olarak (şeyh-hoca) ona biat etmektedir. Allahın senin her an seninle birlik olduğunu fark edemiyorsan o zavallı insan mı senin yanında olduğunu hissettirecek. Bu anlayış bence, Allah bilincinden gafil olmaktır. Alimler, hocalar, öğretmenler ancak bilgi verip aydınlatabilirler,

Ksenofanes'in gezi serüveni ile bu günkü ger saz aşıkları gibi bir atmosfer içinde tutucu mutaassıp inançlara eletiri getirirken Sisam'ın para ile tanışması ile inançlarda da yeni bir anlayışın başladığını insanlık tanımaya başlıyor. Sikkesi, altın gümüş stoku olanların manevi koruyucuya pek ihtiyaç kalmamış gibi din duyguları zayıflamaya başlıyormuş. Tıpkı bu gün gibi.

Bunun temeldeki nedeni doğru din inancının anlaşılmaması ki sosyal, ekonomik ve uygarlık düzeyi değiştikçe hatta kişisel statü değiştikçe inanç bakışları da değişmektedir. Oysa doğru tektir. Doğru inanmak lazım ki zafiyetten kurtulabilinsin. zaman ve sosyo-ekonomik durum ve şartlara göre yaratılış ve din inancı değişmesin.

Ama görüyoruz ki antik Egede de bu değişimleri görüyoruz. Toplumsal yaşamın analizini okurken, yaşamın ve yaratılışın belirli sistem ve bilimsel temellere dayandığının farkına varılmaya başlanıyor. Matematik-geometri sayısal değerlendirmeler düşünmeye dahil olmaya başlıyor. Sahneye 'Pitagor' çıkıyor.

Evrendeki düzenin matematiksel bir düzen içinde olduğunu ve seslerin bile bir sistem içinde sayısal değerinin olduğunu görüyor. Öyle ki evrenin yerden yıldızlara uzanan yapısındaki düzenin matematiksel boyutu elbette ki her şeyi düzen içinde yaratanın, insanları da bu sistem içinde yaratması gerekirdi.

Bilgi ve düşüncede teknik ve öğrenim gerektirecek incelikler fark edilince inançların derinliğine de gizem geliyordu. Bir çok davranış ve inanç ritüellerinin gizli sırlarının olduğu kapalılık kurumsallaşmaları kendini göstermeye başlamıştır. Bu durum toplumda farklılaşmayı yaratmasıyla bilimin aleniyetinin gizlenememesi bu yeni statükoculuğu kendi bilimsel gelişimince muhalefetini, eleştirisini doğurmuştur.

İnsan nasıl insan oldu, dördüncü bölümde devam edecek, saygılar.


Bölüm 2: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=165850
Bölüm 1: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=133234


 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..