Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '06

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

İnsanlık , son kediyle öldü madam! ...

İnsanlık , son kediyle öldü madam! ...
 

Değerli insanlar. Aşağıdaki yazı Metin Münir’in Sabah gazetesinde 2002 yılında çıkmış bir yazısı. Önce derin bir nefes alıp okuyunuz .

O anı sizin için olduğu gibi canlandırmak istiyorum. Tam karanlık olmasına çok yakındı.

Araba ile Haliç üzerindeki Atatürk Köprüsü’nü geçmiş Boğaz Köprüsü’ne doğru yol alıyorduk. Şöförün yanındaki koltukta oturuyordum. Selim (7) arkamdaki koltukta oturuyordu. Sara (5) Renault Scenic’in bagaj bölümüneki kilimin üzerine uzanmış bir şarkı mırıldanıyordu. Çok şeritli yolda sağımızdan ve solumuzdan vızır vızır arabalar geçiyordu.

Birden bire ileride, kulvarları birbirinden ayıran beyaz şeridin üzerinde, parlayan bir şey gördüm. Süratle ona yaklaştık ve yanından geçtik. Bir kedi yavrusuydu. Karşıdan karşıya geçmeğe çalışırken ezilmişti. Ama hâlâ yaşıyordu. Parlayan gözleriyidi. Ezildiği için yerinden kıpırdanamıyordu. Asfaltın üzerindeki başı gelen trafiğe çevriliydi. Gözleri arabaların ışığını yansıtıyordu. Görmüş olduğum oydu. Karanlıkta ve siyah asfaltta bir ışık. İki ışık daha doğrusu. İki göz, iki ışık.

Bir an orada uzanmış, hızla gelen arabaları seyretmenin ve onlardan birinin çok kısa bir zaman sonra üzerinden geçmesinin kaçınılmaz olduğunu bilmenin nasıl bir şey olduğunu düşündüm.

Tam hizasından geçerken arabaların yerde yarattığı titreşim, tekerleklerin yanık lastik kokan rüzgârı ve bıraktıkları gürültü ve sıcaklık oradan nasıl algılanıyordu?

Oradan, trafik, Haliç köprüsü, diğer kıyıda ışıkları yanan yapılar ve onların üzerindeki parlak mavi karanlık nasıl görünüyordu?

Hızla gelen arabalardan biri üzerinden geçtiği zaman kedinin gözlerindeki benim arabanın ön koltuğundan gördüğüm disk biçimindeki ışıklar sönüp kaybolacaktı.

Bu, bir an, inanılmaz ve imkânsız gibi geldi bana. Kediciğin gözlerindeki ışık o kadar parlak, canlı, berrak ve sonsuzdu ki evet sonsuz söndürülmesi sanki olanaksızdı.

Sanki kedicik hep orada duracak, üzerinden hiç bir araba geçmeyecek, ve sonsuza kadar orada, hepimiz adına, var oluşun sırrını düşünecekti.

Çünkü, süratle yanından geçerken bana öyle geldi ki, kedicik, trafik, Haliç köprüsü, diğer kıyıda ışıkları yanan yapılar ve onların üzerindeki parlak mavi karanlığa değil onların ötesinde başka bir yere bakıyordu. Ve şu suallerin cevabını bekliyordu:

Bana bu ışığı neden verdin? Bana verdiğin bu ışığı neden söndürüyorsun?

Keyfinizi kaçırdıysam özür dilerim. Ama bu konu sadece keyifle ilgili değil. Uzun zamandır düşünüyorum. İşime gidip gelirken, evimden bir yere giderken. Sabahları akşamları. Yaz ve kış. Hiç değişmiyor. Yol kenarında, ortasında, berisinde kedi ve köpek ölüleri. Yanından geçerken gözü olan rengini, yaşını , halini anlayabiliyor. Allah biliyor ya zaten bin metreden yavru kediyi zaten görüyorum. Beş yüz metreden sesi geliyor. Nasıl demeyin öyle işte. Carrefour’dan arabayla çıkarken beş yüz metre gerideki yavru kediyi duymuştum eşim şok olmuştu’’ olmaz bu kadar ‘’ diye. Mesele ne mi?

O yollarda gördüğümüz hayvanlar niye orada ölüyor biliyormuyuz ? Gittikleri çöplerde, iliştikleri dükkanlarda, baktıkları balkonlardan bir parça yiyecek verilmediği için. Çevremde insanlar var. Arabaları, evleri, kürkleri var. K.çlarında Lacoste pantolon , kollarında İsviçre saati. Hayvanlara düzenleri bozulmasın diye yiyecek vermiyorlarmış!... Akşamın soğuğunda çöpe yiyecek bırakmak akıl karı değilmiş!.. Yerim sizin belgesel tadında insanlığınızı ben .

Sıkı sıkı poşetlere sarılmış yiyecekler. Kapalı çöp kapakları. Snob apartman kavmi ışıl ışıl yaşıyor. Hayvanlar günlerce aç gezdikten sonra ; ağızları burunları kirden tozdan karardıktan sonra , ümitle kalktıkları erken sabahlarda pis çöplerden bile kovulduktan sonra. teker altlarına sokuyorlar minicik yüreklerini.

İnsan kardeşim. Yayıncıda olsan. Nişantaşı’nda da otursan. Dininiz, toteminiz, inancınız yoksa da siz bilirsiniz. Ama lütfen yaşadığınız her yerde sokak hayvanlarını dert edininiz. Eksik olmayın…..

 
Toplam blog
: 187
: 1260
Kayıt tarihi
: 02.10.06
 
 

İyiye ve güzele götürmeliyiz Dünyayı. Sürekli daha çok kazanmak, daha yukarıdan bakmaya çalışmak,..