Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '08

 
Kategori
Haber
 

Irak'tan erken dönülür mü?

Irak'tan erken dönülür mü?
 

Fotoğraf Akşam'dan


“Uzunca bir süredir Türkiye ile ABD’nin yeni bir Irak planı üzerine çalışmakta olduklarını düşünüyoruz. Gizli ve açık görüşme trafiği bunu düşündürüyor bize. ‘Ne gibi bir plan var ortada’ bilmiyoruz ama bunun Amerika’nın Irak’tan çıkış stratejisi ile de bağlantısı olması ihtimali büyüktür.

Başkanını değiştirmeye hazırlanan Amerika, bir süredir kendi içinde Irak’tan en iyi çıkış stratejisinin ne olacağını tartışıyor.

Bataklığa fena halde batmış oldukları için, bu stratejinin sanıldığı gibi kolay olmayacağını da görmüş durumdalar.

Konuları iyi takip eden birçok kaynaktan bir süredir, teyit ettiremediğimiz bir duyum alıyoruz. Buna göre Amerika’nın kafasında şekilllenmeye başlayan çıkış stratejisinde Türkiye’ye esaslı rol düşüyormuş. Hatta “Amerika’nın PKK ile mücadelede Türkiye’nin yanında aktif olarak yer alıp PKK’yı ortak düşman ilan etmesinin temelinde de bu gelişme varmış” deniliyor.

Biz son kara operasyonunun PKK ile sınırlı kalmayacağını ve Türkiye’nin çok daha uzun vadeli bir stratejiyle Irak’a girdiğini düşünüyoruz.

Düşündüğümüz gibi böyle bir olasılık varsa, bunun Amerika ile birlikte oluşturulduğu kesindir.

Dolayısıyla eğer varsa, uzun vadeli strateji, süper gücün de koruması altındadır demektir.

Eğer korktuğumuz gibi, Irak bataklığından kurtulmaya çalışan ABD’nin çıkış stratejisinden sonra doğacak güvenlik boşluğunu Türkiye’nin doldurması düşünülüyorsa, bunun Türk-ABD ilişkilerine bambaşka bir üst boyut katacağı, Türkiye’nin bölgedeki konumunun da çok farklı algılanacağı muhakkaktır.

AKP’nin dış politika teorisyenleri de Türkiye’ye, dini-kültürel boyutu olan ve askeri yanı da bulunan bölgeye bir ‘Büyük Birader’ konumu için çalışmaktaydılar.

Anlıyoruz; büyük güç iddiası varsa bu şekilde risk almak kaçınılmaz olabilir. Bölgede tarihi bulunan İngiltere ve Amerika hep bu şekilde riskler almışlardır. Ancak Irak’ın, kendisi hakkında planlarla gelen her güç açısından bataklık haline geldiği de hiç unutulmamalıdır.

Bu tür olası gelişme konusunda bizi daha da endişelendiren, Amerika Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin yakında Türkiye’ye ziyarette bulunacak olmasıdır. 11 Eylül’den itibaren son derece ilginç kariyer sürecini izlemekte olduğumuz Başkan Yardımcısı Cheney, adeta ‘Devlet içinde devlet’ veya ‘Derin devlet’ tanımının, şahsında somutlaşabildiği bir insandır.

Amerika’nın birçok riskli yöneliminin altında imzası olduğu bilinen Cheney, ABD’nin güvenliği tanımına çok otoriter tanım getirmiş bir teorisyendir de ve pratikte, teoride savunduklarını acımasızca uygulamasıyla ünlüdür.

Bu nedenle Dick Cheney’nin tam bu aşamada Türkiye’ye gelmesinin gerçek anlamı nedir bilmiyoruz ama bunun hayra alamet bir gelişme olmadığı da kesindir.

Serdar TURGUT (24.02.08 Akşam)

Bu köşe yazısı bana ilginç geldi. Irak’ta ne kadar kalacağımız konusunda sanki bir belirsizlik var. Resmi ağızlar “planlanan hedeflere ulaşıldıktan sonra çıkacağız” dese de sanki yeni bir Irak politikasının ABD tarafından geliştirildiğini düşünmeden edemiyor insan. Politikanın bizi ilgilendiren kısmı yukarıdaki yazıdaki tahmine göre, Irak’ın güvenliği ile ilgili. Ve biz daha bir süre oralarda kalacağız gibi görünüyor. Tabii ki tahminler, çıkarımlar doğru ise.

Kuzey Irak ile ilgili her şey ABD’nin onayına tabi. O nedenle gazetelerimizde Barzani’ye atfedilen tehditlerin hiçbir hükmü yoktur.

ABD Irak’ı terk ederken Kuzeyin emniyeti için Türkiye’nin güçlerine ihtiyaç var ise ve Türkiye bölgeyi koruyacaksa, bunun Türkiye’ye faydası ne olacaktır? Devlet olarak çıkarımız nedir? Kerkük üzerinde hak sahibi mi olacağız, petrolden pay mı alacağız? Yoksa kurulacak- fiili olarak var- olan Kürt devletinin koruyucusu mu olacağız?

Rusya bu durumda nasıl bir tavır takınacaktır? Rusya eski gücüne ulaşırsa dünyanın yeni bir kutuplaşmaya gitmesi kaçınılmaz olacaktır. Dünya bir yol ayrımında. Bu yol ayrımında yeniden saflar belli olmak zorundadır.

Bu karmaşa yanında bazı ağızlarda Mart sonunda dünyayı kasıp kavuracak bir ekonomik krizden söz ediliyor. Doğru mu yanlış mı bu söylenti, öğrenmeye az kaldı. Eğer sahiden böyle bir kriz ihtimali varsa, cari açık nedeniyle bizim de işimiz zorlaşacaktır.

Türban denilen mesele bu durumlar yanında suni gündemin oyalayıcı bir parçasıdır. Asıl gündem gizleniyor sanki. Gerçek gündemi gün ışığına çıkarması gereken muhalefet ise, oltaya düşmüş sazan gibi. Suni gündemin sarhoşluğuna kaptırmış kendini.

Ben Irak’tan kısa sürede dönmeyeceğimizi düşünüyorum. En azından oraların gerçek temizliğinin yapılması, teröristin yeniden oralara dönememesi için gereken önlemlerin alınması beş on günlük iş olamaz. Ordumuz gerekeni layıkıyla yapacaktır buna kuşkum yok, önemli olan ne zaman tamamlanırsa tamamlansın, harekat sonrası politikaların hazır olup olmadığıdır. Bugün dünya hiç olmadığı kadar bizden yana, bunun devamını sağlaması gereken sivil politikacılardır, gönlüm başarılı olacağımızı düşünüyor, aklım biraz şüpheli ama.

 
Toplam blog
: 283
: 1304
Kayıt tarihi
: 04.12.06
 
 

Nükleer fizik doktoru, şiir yazmaya çalışıyor, kalite yönetim sistemleri danışmanı, öykü deneme yaza..