Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '16

 
Kategori
Siyaset
 

İran İslam Devrimi Kürtlerden ne istiyor?

İran İslam Devrimi Kürtlerden ne istiyor?
 

Şu bir gerçek ki Ortadoğu ideolojik, dinsel ve sosyal yapı açısından dünyanın en karmaşık bölgesi. Hani neredeyse yok yok! Tek tanrılı olarak tanımlanan üç büyük dinin rahmi burası. Ayrıca kapitalizm ve sosyalizmin her rengiyle ırkçılığa varan milliyetçiliklerin din faktörleriyle soslandırılmış sayısız örneği boy göstermeye devam ediyor. Evrensellik, ümmetçilik bayrakları altında milliyetçilik adına çok tanıdık numaralar sergileniyor. Bunların en somut örneklerinden birini de İran sergilemekte…

Ortadoğu’nun şekillenmesinde doğrudan silahlı müdahalede bulunarak rol üstlenmekte olan İran, Kürtlerle ilgili olarak son bir hafta içinde yaptığı iki açıklamayla dikkat çekti. İlki İran devlet radyosu tarafından yapılan bu açıklama şu içeriği taşıyordu: Mesud Barzani’nin bağımsızlıkla ilgili sözlerine gönderme yapılarak  “Irak’ın parçalanması ve ilk etapta bir Kürt devletinin oluşması Barzani ve Kürt kavminin kendi zararına olacaktır…" İkincisi ise İran'ın Ankara Büyükelçisi Ali Reza Bikdeli’nin CNN Türk’e yaptığı açıklamaydı. Büyükelçi, Suriye konusunda "PYD de Suriye'de faaliyet gösteren diğer gruplar gibi bir gruptur ve unutulmamalıdır ki Suriye'de bir devlet var. Bu güçlenir desteklenirse bu gruplarda otomatik olarak etkisiz hale gelir." diye konuştu. Mesaj açıktı. Kürtlerin Suriye’de siyasi bir güç olarak dünya kamuoyunda ve oluşacak yeni Suriye haritasında yer almasını istemiyorsanız, Esad’ın iktidarına destek verin!

Bunca olup bitenden sonra Türkiye cephesinden kolay karşılık görmeyecek gibi duran bu çağrının İran açısından bir sakınca taşımadığı anlaşılıyor. Çünkü içte ve dışta hiç beklenmedik u dönüşleri yapmak İran’ın devlet geleneğinin temel özelliklerinden biridir. İran tarihin farkı evrelerinde şeytanla aynı çuvala girmekten kaçınmamıştır. Mahabad Kürt Cumhuiyeti’nin ortadan kaldırılmasında Sovyet Rusya ve Irak’taki Kürt isyanları sırasında Irak rejimiyle olan ilişkileri ortadadır…

Doğrusu İran İslam devrimi gerçekleştiğinde dünyanın pek çok yerindeki mazlum Müslümanın bireysel ve toplumsal olarak yüzlerini Tahran’a çevirdikleri gerçeğini göz ardı etmek yanlış olur. ABD’ye rağmen gerçekleşen bu devrim, sosyalizmin yıldızının sönükleştiği Ortadoğu’da mazlum topluluklara bir umut ışığı olmuştu. Ancak ardan geçen zaman teorik “ümmet devleti” anlayışının Şii ve Pers(Fars) renklerine boyandığı gerçeğini ortaya koydu. İran, insanları geleceğini düşlediği asıl kurtarıcı İmam Mehdi dönemine hazırlarken(!) Şii anlayışının dışındaki inanış ve düşünüşlere yaşam hakkı tanımıyordu. Öte yandan sınırları içinde ve etki alanı olarak gördüğü yakın coğrafyadaki Pers olmayan milletlere yaklaşımı da Pehlevi hanedanından devraldığı anlayışın devamı niteliğinde görünüyordu. Öyle ki Kürtler, Azeri ve Beluciler bu İslam cennetinde (!) kendi yönetimlerini oluşturup, gelecekleriyle ilgili kararları almak istediklerinde alışıldık bir biçimde din ve devlet düşmanı olarak ilan edilip idam sehpalarında sallandırıldılar. Özetle İran yönetiminin İslami idareden anladığı şey, merkezi Şii-Pers iktidarına teslim olmak biçiminde özetlenebilir…

Kendi sınırları içinde başka milletler üzerinde tahakküme dayalı bir rejim oluşturup, bunun meşruluğunu savunmakla yetinmeyen İran rejiminin Irak ve Suriye’deki Kürtlerin kendilerini yönetmekle ilgili olanaklara kavuşmalarıyla ilgili açıklamaları ve eylemleri ibret vericidir. İran’ın bu tavırları Müslüman milletler arasında eşitlikçi bir yaklaşımın çok uzağında olduğunun açık bir kanıtıdır. Anlaşılmaktadır ki İran yeryüzünde daha barışçı, eşitlikçi, insani bir düzenin kurulmasından yana değildir. Onun temel arayışı Ortadoğu’nun diğer kıytırık devletlerinde olduğu gibi sadece hakimiyet alanını genişletmek ve bunu sağlamlaştırmak için ideolojisini yaygınlaştırmaktır. Sayısız kez bölge devletleri arasında var olan sınırların, emperyalistler tarafından çizilmiş yapay sınırlar olduğunu ilan eden İran yönetimi, Kürtlerin kendi iktidarlarını oluşturma talepleri karşısında söz konusu emperyalistlerin oluşturduğu sınırları kutsal kabul edip, bu sınırların korunması için mücadele içinde olması Pers yönetimlerinden devraldığı emperyalist içgüdülerinin dışındaki bir nedenle açıklanamaz.

İran rejiminin dört parçaya bölünmüş Kürt toplumunun kendi içinde ve sınırları dışında, kendi kendini yönetme gücüne kavuşmasını engellemek için başvurduğu dalavereler artık gün yüzüne çıkmıştır. Bölgenin bu küçük sömürgecisinin din şemsiyesi altında Rusya ile iş tutarak geniş coğrafyalara yayılma hayali mazlum halklar tarafından deşifre edilmelidir.

 
Toplam blog
: 23
: 113
Kayıt tarihi
: 14.08.15
 
 

1959 yılında Siverek'te doğdum. yüksek öğrenimimi Konya'da tamamladım. 1982 yılından beri ülkenin..