Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

İşe alma ve işe giriş tuzakları

Profesyonel yaşamın başlangıcındasın, gazetelerin Pazar eklerinden bir iş seçtin başvurunu göndereceksin. Amatörce bir başvuru yapmayacaksın umarım, bilinen bilinmeyen her yerde bir başvurunun nasıl yapılacağını CV (cirruculum vitae)’ nin nasıl yazılacağını öğren. Adam senden CV göndermeni istiyorsa Başvurunun başına CV yaz özgeçmişini istiyorsa “ özgeçmişim” diye başlık at. Sakın seçicinin damarına basma. Ama sen seçicinin takdir edeceği bir okulu bitirdin , lisan bilgin , bilgisayar kullanma becerin , yaşın , cinsiyetin, özel becerilerin hepsinin seçicinin gözlerini kamaştıracak düzeyde olduğunu sanma, böyle bile olsa , sonuçta biri ya da birileri seni seçecek , her seçimin de kötüyle iyinin ayırt edilebilme şansının ne olduğunu biliyor muyuz?

Gazetelerdeki, ilanlarına bakıp aldanma sorabiliyorsan , araştırabiliyorsan bulmaya çalış bakalım o firmalarda ilan da istenilen özellikte kaç kişi çalışıyor. Ya da bu özellikteki kişiler hangi firmalarda çalışıyor.

Adamın firmasında bir kelime İngilizce konuşulmaz yazar ilana “ İngilizce konuşup okuyabilme yanı sıra ikinci dil tercih nedenidir.”

Reklam ajanslarının bazılarının eleman ilanları dışında “ Türkçe konuşup yazabilen, anlayabilen, anladığını aktarabilen “ özellikte diye bir ilan gördünüz mü? Ben göremedim. Türkçe ‘yi az biliyorum, Türkçe bilmiyoruz, az biliyoruz. Çünkü kimse bizden Türkçe bilmemizi istemedi. Türkiye’de çalışacaksanız Türkçe bilmeniz gerekmiyor. Herhangi bir lisan da biraz bilginiz var ise bunu karıştırın Türkçe ile oldu gitti.

Eğer batı lisanlarından herhangi birini biraz biliyorsan oldu gitti, işin daha kolayı bu memleketin şirketlerinde özellikle İstanbul merkezlerinde konuşulan lisan acayip bir lisandır. Kelimeleri, isimleri, sıfatları İngilizce fiilleri Türkçe den oluşan garip bir lisanı vardır. Zorluk çekmezsin. Yalnız bazı şirketlerde durum tersi de olabilir buna dikkat et isimleri, sıfatları Türkçe , filleri İngilizce kullanmak da ayrı bir sanat olmuştur.

Başvuru yaptığın firmayı biraz tanı sen başvuruna İngilizce biliyorum diye yaz . Biliyorlarsa test etsinler sen de neyi bilip bilmediğini öğrenirsin.

İş başvurun senin tiyatroya giriş biletin .Biletçiye sevimli ol , daha oyun başlamadı.

İş başvurularında izlenecek yollar için kitaplar yazılıyor, yeni teknikler öneriliyor, en yenisi , en iyisi en.... en..... en.....

Eğer bir hizmeti , bir ürünü yalnızca “ en” , “daha” , ön ekleriyle tanımlıyorsan başka da bir sıfat bulamıyorsan, o ürün ve hizmetin özü hakkında bir şey bilmiyorsun demek ki.

Sen hepsini bir kenara bırak , olabildiğince kendin ol , başkası olma , kendin ol, senin de başvurun bir çuvalın içinde kaybolup gidebilir.Olsun sen aldırma bu ülkede yetenekli bilgili insandan korkarlar, hele yönetim dünyası işletme yönetimi dünyası korkaklarla doludur.

Görüşmelerinde içtenliğini elden bırakma kaybedeceksen kendin olarak kaybet ki , niçin kaybettiğini kavrayabilme şansın olsun.Kendini değiştirmek başkasını değiştirmekten daha değerli olacağını düşünürüm.Başkası olunca ne kazanacağını sanıyorsun , herkes başkası olmaya çalışıyor, gittikçe de herkes o “başkasına” benziyor.Aynı ses tonuyla konuşan erkekler , burundan , ince, kadınsı.Kadınlar , mızır mızır konuşan kadınlar , sahte.

İş görüşmelerinde on beş yirmi yıl önce acayip teknikleri vardı yöneticilerin, kim nereden öğrendi ve öğrettiyse .Bunlar görüşmelerinde elemanı sonuna kadar tahrik ederler, hatta küfrettiklerini, gizli kamera yerleştirerek görüşmeye girmeden önce sahtekarca kayıt yaptıklarını da duydum.

Şimdilerde kişilik testleri var , mülakat teknikleri var , var ....

Ben hiçbirisine inanmam ben seni tanımak istiyorsam , şuna bakarım; seninle birlikte neler yapabilirim , sen ne yapabilirsin , benim neye ihtiyacım var senin neye ihtiyacın var, sana hangi destekleri verirsem birlikte ne kadar yol yürürüz? Seninle bu yürüyeceğimiz yolda birlikte olmaktan haz duyar mıyız? Ortamımız yaptığımız iş seninle hangi anlamları kazanır.

Sen bize bir anlam katmaya istekli misin? Birlikte yürümeye hazır mısın? Yoksa , yoksa hiçbir şeye ihtiyacımız yok .Dünyanın en gelişmiş kişilik testleriyle , mülakat tekniklerini de uygulasak, varacağımız sonuç , yanıltıcı olur. Beni yanıltma diyebilmem için ben seni yanılmaya yönlendirmemeliyim .Sana gerçeği olanca açıklığıyla anlatmalıyım , içinde bulunduğumuz rekabet ortamı , bizim değerlerimiz , hedeflerimiz , kültürümüz .Varsa anlatırım dostça anlatırım sen de nasıl bir ortamda ne için var olacağını anlarsın, ama , sen böyle bir şey bekleme.

Şimdi size bir zamanlar bir iş başvurumda , İnsan Kaynakları konusunda hizmet veren bir kuruluşun uyguladığı testi , o günlerde piyasaya pompalanan uluslararası bir kişisel mülakat testinin anahatlarını vereyim de bu veya benzeri bir durumla karşılaşınca şaşırmayın.

Diyor ki “ bu sizin çalışma gereksinimlerinizi ortaya çıkarmak amacıyla hazırlanan , yöneticinize yardımcı olacak bir tekniktir.””Çünkü” diyor”Bu formla kişi kendisi hakkında bilgi sahibi olur , herhangi bir görevle o göreve talip olan aday olan kişi arasında uyum sağlanabilmesi için doğru ve geçerli bir davranış profili gereklidir .”

Bana öyle geldi ki bunlar ya Mossad’ a başkan , ya da Mars’a gönderecek astronot arıyorlardı..Bakalım siz bu testten geçebilecek misiniz? Bu testten geçenleri bir şempazenin yol arkadaşlığında uzay araştırmalarına göndereceklerini sanıyorum.

Örnek soru şu olsun “seyahati sever misin?” , seçeneklerin “ her zaman – sıkça – bazen – pek az –hiçbir zaman – genelde” bunlar arasından kendine en uygun olanı seçeceksin..Yanıtın da her zaman şıkkı olsun.Peki kardeşim sana şöyle bir iş versek ne dersin 3 ay seyahat edeceksin bir ay merkezde kalacaksın , gülmeyin bir arkadaşım beyaz eşya sektöründe böyle yıllarca çalıştı.Seyahati sever misin? Şimdi yanıtla bakalım.Peki bu soruyu soran kişiye sorun bakalım ne diyecek.”Genelde seyahati severim”.Tabi seversin masa başında oturarak seyahati seversin.Geçelim diğer sorulara:

Sorularımız geliyor;

Konuşmaktan hoşlanır mısın? Her zaman –Hiçbir zaman- Sıkça – Bazen – Pek Az -Genelde

Kendine güvenir misin?

Kendinden emin misin?

Bir topluluğu canlandırabil misin?

Düzenli uyur musun?

Zaman planlaması yapar mısın?

Yaptığın zaman planlamasına uyar mısın?

Sinirli misin?

Anlayışlı davrana bilir misin?

Yardıma muhtaç olanlara üzülür müsün?

Karmaşık düşünebilme yeteneğine sahip misin?

Sorumluluk almayı almamaya tercih eder misin?

Tertipli misin?

Organize misin?

İnsanlara kolayca yaklaşır mısın?

Bütün detayları kontrol eder misin?

Hep kazanmak için mi çabalarsın?

Geri çekilmeyi de bilir misin?

Kendini tatlı buluyor musun?

Cana yakın mısın?

Gergin misin?

Zor olanı başarabilir misin?

Her şeyin yerli yerinde olmasını mı istersin?

Duygulara saygılı mısın?

Çekingen misin?

İşler kötüye gider diye endişelenir misin?

Entelektüel tartışmalardan hoşlanırım

Eğlenceli hikayeler anlatmayı severim

Tartışmalarda kendi fikirlerimi kararlılıkla savunurum

Başkalarının başarılarına imrenir ve eleştiririm

Meraklıyım

Başkaları kaba bile olsa ben nazik olurum

Bir işe başlarsam onu bitirene kadar devam ederim.

Arkadaş canlısı olduğumu göstermek için her şeyi yaparım.

Kendimi üzgün ve bunalımda hissederim

Yeni fikirler ilgimi çeker

Yeni buluşlar ilgimi çeker

Bir görev beni sıkarsa başka iş yaparım

Muhalefet de edilse işi sonuca ulaştırırım

Problemleri analiz eder ve cevapları bulurum

Kesin kurallarla çalışmaya sinir olurum

Kararların kontrolü bende olmalı

İnsanlar benim yardımcı olmadığımı düşünürler

Mümkün olduğunca yeni insanlarla tanışmaktan kaçınırım

Önemsiz konularda sinirlenebilirim

İnsanları yönlendireceğime kendi işimi kendim yaparım

Arkadaşlarımı güldürürüm

Basit seçimler yaparken zorlanırım

İnsanlar bana sorunlarını kolayca anlatır.

Kurallara uyarım

Soyut fikirleri tanıdıklarımla tartışırım

Kendimi ürkek ve şaşkın hissederim

Geçinilmesi zor bir insanım

Her şeyin tekrar kontrol edilmesini severim

Nerede hareket var ise orada olmak isterim

Televizyonda komedi proğramlarını seyrederim

Sorumluluk yoksa çok mutlu olurum

Diğerlerinin şansızlığına üzülürüm

Gerekiyorsa tüm gerçeği anlatmayabilirim

Olayları hatırlamak için büyük çaba sarf ederim

İnsanları organize etmeyi severim

Bir fikir ileri sürdüğümde insanlar bunu kabul eder

Benim çekingen olduğumu ve sıkılgan olduğumu söylerler

Sanat galerilerini gezerim konserlere giderim

Kendi başıma kalmayı severim

Başkalarının kaygılarının anlayışla dinlerim

Diyerek devam eden bu soruların yaşamda bir anlamı var mı?Mutlaka bir anlamı var , bu soruların her an karşılığını bulmaya çalışıyoruz da.Benim bulduğum yanıt senin ne işine yarayacak, ya da sen bundan nasıl bir etki nasıl bir yaşam kalitesi elde etmeyi amaçlıyorsun ki bana bunları soruyorsun?Açiklar mısın?

Bence de hiçbir insan diğerinin benzeri olamaz, olsa olsa insanın davranış bütünlüğü benzeşir, bu bütünlük bireyin ayrıntısını yok edemez.Sen bu ayrıntıdan ne elde edeceksin ? Benim bu ortama katkım ne olabilir sence, sen hangi özelliklerinle bu ortamın üretim kalitesine , tüketim kalitesine, yaşam kalitesine , ne katkı sağladın?

Orjinalllik , özgün yeteneklerin değeri, senin değerin , benim değerim, bizim değerimizi yaratabilirse ortak bir akıl arayış yolculuğuna çıkabiliriz.

 
Toplam blog
: 17
: 7229
Kayıt tarihi
: 29.09.07
 
 

Fırtına arıyorum; sanki fırtınada dinginlik bulacağım. Gezip gördüklerimi ve deneyimlediklerimi  ..