Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '09

 
Kategori
Deneme
 

Işığın temsilcileri

Işığın temsilcileri
 

Işıktan yol bulup gelen bir varlık vardı. Güneşin bilinmediği bir yerden, bambaşka bir diyardan gelenler vardı, O da onlarla birlikte gelmişti.

Her şey başlangıçta güzeldi. Tatlı, şirin bir gezegen ve masmavi bir gökyüzü. Yüreği umutla kıpırdadı. Ama sonra anladı ki, hiçbir şey göründüğü gibi değil bu gezegende...

Sevgi vardı ama yoktu, yüzler vardı ama yoktu, yaşam vardı ama yoktu... Bomboş bir sessizlik doldurmaya başladı kulaklarını gürültüler arasında... Kalabalıklar içindeyken bile, sonsuz bir yokluk, uzanıyordu gözlerinin önünde...

Ağlasa dinmiyordu hüzün, gülse gelmiyordu neşe... ‘<ı>Nasıl bir dünya burası?” diye düşünüyordu, sonsuz ve devinimsiz düşlerinde...

 

Gün geldi, düşleri soldu. İçinde bir boşluk oluştu. Ne yapsa dolmuyordu bu boşluk ve durmaksızın, sonsuz bir kara delik gibi yutuyordu yaşamını... Ve sanki her şey yitiyordu bu boşluğun içinde...

Nedenini anlayamadığı dibe vuruşlarında, canını acıtıyordu yalnızlık. Yüreğini kanatan bir şeyler vardı bu yalnızlıkta. Sanki bazen kendi ruhu bile, O’na karşıydı ve o en çok güvendiği, sevdiği varlığın sesi bile duyulmaz oluyordu bazı gecelerde... Ve işte o anlarda; ya sabır vardı, ya da isyan...

Burada yollar hep çatallıydı... Tıpkı yılanın dili gibi... Yönünü bulmak, yapması gerekeni anlayabilmek için hep çatallara ihtiyacı vardı. Aslında bu da bir aldatmacaydı, çünkü hangi yönü seçerse seçsin, yollar hep aynı yere çıkıyordu...

İyilere “aptal” diyorlardı burada, gerçeği görenlere ise, “deli”... Sorguladıkça, çözülmüyor, büyüyordu sorunlar; tartıştıkça daha da uyumsuzlaşıyordu fikirler; savaştıkça daha bir barışa özlem oluşuyordu yüreklerde... Çelişkiler, çelişkiler...

Ve bir gün, bir an için durdu ve baktı gökyüzüne... Baktığı yıldızı hissetti yüreğinde... Ait olduğu yer, gökyüzünden, O’na göz kırpıyordu. Ve birden anımsadı, neden burada olduğunu... Yüreğinde sağanaklar oluşturan çelişkiler dindi. Anlayışın huzuru doldu tüm benliğine... O yıldız da, tıpkı O’nun yüreğinin ışığı gibi parlıyordu gökyüzünde...

O yıldızda gördüğü; karanlığı aydınlatan bir ışıltı, huzur veren bir pırıltıydı...Ve o an anladı ki, her şey ve herkes boşluktaydı ama her biri, bulundukları yerde karanlığı aydınlatan bir ışıktı. Ve belki bir gün, baktığı gökyüzünde karanlık hiç olmayacaktı. Işıltılı yıldızlar, tüm karanlığı aydınlatacaktı...
 

Özlem Süyev- “Özden Gelen” Kitabı’ndan alıntıdır.


http://www.antoloji.com/ozlem-suyev/


 

 
Toplam blog
: 65
: 722
Kayıt tarihi
: 18.07.09
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo- Televizyon Bölümü'nü bitirdi. 1987 yılından bu yan..