Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '07

 
Kategori
İnançlar
 

İslâm' a gönül veren düşünürler

İslâm' a gönül veren düşünürler
 

Branşımız gereği ilahiyat konularına ilgili olduk. Bu arada felsefeden mantığa, tarihten sosyolojiye, psikolojiden filolojiye, güzel sanatlardan musikiye ve hatta siyasete kadar geniş bir alanda insanlığın ilgisine mazhar olmuş, alanlarında önemli isimler haline gelmiş nice dehanın ilahiyat menşeli olduğunu görmek hiçte şaşırtıcı olmadı. Akinolu Thomas, Mendel, Max Weber, Goethe, Pascal hemen akla geliveren isimler. İlk çağların Mısırlı rahiplerinin astronomi ve matematik bilimlere yaptığı katkılar. İbn Sina’nın tıbba, Piri Reis’in coğrafi ilimlere kazandırdıkları.., örnekler böylece uzayıp gider. Din duygusu, insanın asla vazgeçemeyeceği kadar derinliklerimize nüfuz ediyor. Seküler kültür bile kendini din duygusunun alternatifi olmakla tanımlıyor. Ben Ateist’im derken teizmin zıddı olduğunu söylüyor. Kendini tanımlamada kullandığı ölçüler yine tanrı telakkisinin ortaya koyduğu zihni prensiplerin sanki geniş bir ön kabulden, bireysel tercihlere doğru uzanan birer iz düşümü gibi. Kısacası bu kültür kendisini din duygusunun dışında besleyecek harici bir dinamik bulamadığı için akim kalmış durumda. Kanaatime göre Avrupalı ateist düşünürler, zannedilenin aksine, dürüst insanlar olmalı. Avrupa medeniyetini ortaya koyan sürecin tarihi arka planını bilen bir aydının bu dinlere inanmasını beklemek ne denli doğru olur? Sorusu bize hemen batı ve ateizm olgusunun cevabını verir. Geniş bir konu bu ve bu konu hakkında daha önce yazı yazmamıştım. Düşüncelerimi şimdilik erteleyerek sizlerin ilgisine ana hatlarıyla insanlık tarihinin seyrini bilen objektif bazı düşünürlerin İslam hakkındaki görüşlerinden örnekler sunayım. Konuyu hazırlarken kısaltma ve sadeleştirmeler yaparak yararlanacağım kaynak; İnkılab Yayınevince neşredilen, Afzalur RAHMAN’ın “ Encyclopaedıa Of Seerah” isimli kitaptır.

Thomas Carlyle; “Tarihte kahramanlar. Kahramanca İbadet ve Kahramanlıklar” ( Londra ) isimli kitabında “ Doğru ve sadık bir insan; hep doğruyu yapan, doğruyu söyleyen ve düşünen. Sakin konuşan, söylenecek bir şeyi olmadığı zaman susan, fakat konuştuğunda hep ilgili, bilge ve samimi konuşan; daima konuyu aydınlatıcı.. Böyle bir insanın sözü doğrudan tabiatın kalbinden gelmektedir. İnsanlar onu her şeyden başka türlü dinlemeli ve ona uymalıdır. Yoksa hepsi bir nefesten başka bir şey değildir… Yunanlı Heraklit, Farslı Cosros gibi hükümdarlar ve dünyadaki diğer krallar arasındaki Arabistan bu insana ne yapabilir;- hepsi ona ne yapabilir?, , Tanrının inayeti şüphesiz onu vahiy ile şereflendirmiştir…”

Bernard Shaw; “ Bazı Seçkin Âlimlerin Yazılarının Derlenmesi, İslam Misyonu Çalışmaları, 1935” isimli kitabında; “ Ben Muhammed’in dinini harikulade canlılığından ötürü hep takdir etmişimdir. İslam, varlığın değişen veçhesine uyarlanabilir kabiliyete sahip tek dindir. Böylece İslam her çağa hitap etmektedir… Benim tahminime göre, Muhammed’in inancı bugün Avrupa da kabul edilmeye başlandığı gibi, gelecekte de kabul görecektir. Orta çağ Kilisesi, Ya cahilliklerinden ya da bağnazlıklarından Muhammediliği hep kara renklere boyayarak anlatmışlardır. Onlar aslında, hem Muhammed’den, hem de onun dininden nefret edecek şekilde eğitilmişlerdi. Onlara göre, Muhammed İsa karşıtıydı. Oysa ben o’nu, o harikulade insanı inceledim. Benim kanaatime göre değil İsa düşmanı olmak, O’na insanlığın kurtarıcısı demek gerekir. Günümüz dünyası O’nun gibi birisinin mutlak hâkimiyeti altına girse, sorunları, çok ihtiyaç duyulan barışı ve mutluluğu getirecek şekilde O’nun çözeceğine inanıyorum. Avrupa, Muhammed’in akidesinin aşkına girmeye başlamıştır. Gelecek yüzyılda, Avrupa, sorunlarının çözümünü bu inanç içinde görmeye kadar gidebilir. Öyle ki benim tahminimi daha iyi anlarsınız.”

 
Toplam blog
: 177
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

1965 Almanya doğumluyum. Atatürk üniversitesi İlahiyat fakültesi mezunu olup, öğretmen olarak çalışm..