Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Islak kentte iki buçuk saat.

Islak kentte iki buçuk saat.
 

Cumartesiye yağmurla uyandı Cotyora. Her yan ıslak, serin... Deniz bile rengini yağmura bürümüş... Tipik kış günü diyebilirsiniz ama bana göre bu değil. Bana göre ıslak bu kent. Her şeyden ve tür kirden, pastan, tozdan, düşünceden arınmış gibi sakin... Sadece ıslak!

Islak bir kentte ne yapılır?

A- Sinemaya gidilir, B-Evde kalınıp ne kadar eski film varsa izlenir, C- Sevgiliyle sarılınıp, sarmalanıp çerez yenir, D-Alışveriş merkezlerine hücum edilir, E-Yürüyüşe çıkılır, F-Kitap okunur, G-Kurabiye pişirilip, eş- dost çaya toplanılır, F-Telefona sarılınıp en olmadık dedikodular yapılır... Falan filan.

Peki ben ne yaptım?

Şık=E Islak kente en uyan şey yürüyüştür. Hele ki, bir yan deniz ise...

Dalgaların sesi ile kendi iç sesiniz birbirine karışır. Hikâyeler yazılır, öyküler anlatılır. İçsel temizliğe çıkılır. Çoktandır içinizi de birikmiş toksinler gibi çoğu düşünceler atılır... Anılar dergahında ne var ne yok karıştırılır ve siz 2-2, 5 saat sadece yürürsünüz.

Hafiften çiseleyen yağmur arada damlasını yüzünüze çarpar siz oanın bile farkına varırsınız. Islak kentin büyüsü sizin o damlayı almanızı engeller tuhaf biçimde. Çünkü yürüyorsunuz ve bunun sizin için ne kadar değerli olduğnu bilirsiniz.

İki buçuk saatin sonuna, daha doğrusu yürüyüşünüzün sonuna doğru ise bir başka düşünce konar başınıza. İnce belli bardakta önünüze konulan çayın hayali hem adımınızı hızlandırır hem düşüncelerinizi. Islak kentin sakinlerine en çok yakışan şey; bir bardak çay ile birlikte üstünde dumanı ile önünüze konan sıcak simittir salaş kahvede...

İşte böyle bir şey ıslak kentin sakininin yürüyüşü...

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..