Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '12

 
Kategori
İnançlar
 

İslami Evrim Teorisi (Big Bang ve Yaratılış süreci )

İslami Evrim Teorisi  (Big Bang ve Yaratılış süreci )
 

Bir çok konuyu Roman olarak açıklayan son eserim...


Yaratılış ve Evrim Teorisi Arasında KURAN

Charles Darwin, ünlü evrim teorisinde canlıların evrimleşerek günümüze kadar en mükemmel form ve şekillerini aldığını iddia eder. Bu teorinin temelinde güçlü olan ayakta kalır zayıf olan yıkılır ve yok olur düşüncesi vardır.

Darwin'in bu evrimci yorumu ve tarzı Hitleri ve Marks'ı da etkilemiştir. Hitler yahudileri katlederken "Ne yapalım zayıf türleri yok etmeyelimde evrimi tersine mi çevirelim" gibi kanımızı donduran açıklamalar yapmıştır.

İnsanın beraberce ve kardeşçe yaşaması, paylaşması diğerini düşünmesi olan toplumcu düşünce yapısını Marks'ın eğip büküp içine Darvinizmi ve ateizmini koyarak ve tarihsel diyalektiği ekonomi ve üretim araçları vechesiyle olayları açıklamaya çalışması kapitalizmden kaçanların uzun süre sığınağı oldu.

Komünizm Yaratılış teorisini kabul etmez. Önce madde vardı der ve madde hep ve zaten vardı der. Bu yüzden madde esası teşkil ederken emek odaklı perspektif sağlanmıştı. Diğer yandan Darwin'in evrim kuramı kabul edilmiş ve evrimin ilkelerine sahip çıkılmıştı. Oysa Evrimin kabulü çelişkiydi.

Burada ilginç bazı çelişkiler olduğunu ne ateist komünistler, ne darvinci evrimciler nede yaratılış teorisine inanan Hristiyan, Yahudi ve Müslüman düşünürler göremediler.

Zira, herşey hep ve zaten varsa (Varoluşçuluk-eksiztanyalism) o zaman türlerde hep ve zaten var olması gerekmez miydi? 'Neden evrim olsun'ki idi? evrime ihtiyaç olurmuydu? Evrim, başlangıcı ve sonu olan bir gelişim sürecidir zira.

Evrim varsa ve türler mükemmele doğru ilerliyorsa o zaman evrimin bir başlangıcı olmalıydı. Herşey bişeyden evrimleşerek gelmesi gerekmiyor muydu?

Bu durumda başlangıcı olanın da bir yaratılışı olması gerekiyordu? Ayrımca evrimsel süreci gözlemlerken genel Darwin kuramı olan güçlülerin zayıfları yok etmesi gerçektiyse tabiatta var olan zayıf gibi görünen canlıların hala ayakta kalabilmesi nasıl açıklanacaktı?

Sonuçta ister varoluşçuluk olsun isterse yaratılış teorisi sahipleri dürüst ve adilce olaya yaklaşmıyor ve herkez varoluşta işine geleni alıp gelmeyeni atıyordu. 

Varoluşçuluğa inanırsak, varlıkların bir başlangıcı olma tezine götüren evriminden bahsedemeyiz. evrimi ret etmemiz lazım. Varoluşçular büyük bir çelişkiyle evrime hoş bakıyordu oysa. 1985'e kadar bende böyleydim. 

Evrime inanırsak o zamanda herşeyin bir başlangıcı olduğuna gitmemiz lazım, ilk canlıların topraktan ve sudan yaratılarak ve evrimleşerek ortaya çıkmasına inandığımızda o zamanda Big bang'e ve Yaratılış teorisine inanmak zorunda kalırız.

(Big bang kanıtlandı ve herşey bişeyden geldiği ortaya çıktı, herşey büyük patlamadan geldiyse ki kesinlikle bu kanıtlandı o zaman herşey süreç içinde değişim gösterdi ve günümüze kadar bu değişim devam etti ve hala ediyor - Artık Evrimi kabul etmemiz gerekmekte ama Darwin'in çarpık görüşlerine göre değil Kuran'ın varoluşçu felsefesine göre bu konuyla yüzleşmeli ve masaya yatırma cesaretini göstermeliyiz zira bir çok ateistin de yolunu aydınlatmış olmamız buna bağlı)

Buradan çıkan tez de inançlarda yaratılışı desteklediği için ve insan dahil tüm canlıların sudan yaratıldığını, yağmurun toprağa can verdiğini hayat verdiğini söyleyen Allah aslında Kuran perspektifinde Evrim'e olumsuz bakılmaz. Olumsuz bakılan şey Darwin'in ateist bakışıdır. Kuran'ın baktığı yerden bakmayan Darwin, evrim teorisinde Allahı dışlamıştır.

Oysa Darwinist olmayan bir evrimde vardır. Bu herşeyin allah'ın "ol" emriyle BİG BANG le başlayan ve süreç içinde galaksi ve gezegenlerin oluşum süreçleri akabinde yeryüzünün canlılarla döşenmesi süreci tamamen bir Verimsel süreçtir ve bu İSLAMİ EVRİM TEORİSİ olmak zorundadır.

Kuran ise İnsanın önce bir beşer olduğunu ve sonra ona akıl verildiğini belirtir.

Bunu nereden anlıyoruz? 

Kuran'ı okyanlar bilirlerki Melekler beşer İnsanın kan döken ve vahşi olduğunu dünyadaki görüntüsünden bilmektedirler. Mağaralarda yaşayan, çiğ et yiyen, vahşi ve kan döken bu ırka "akıl" verilmesine ilk olarak Meleklerden bir sitem gelmekte ve insana akıl verilerek Allah'ın halifesi olmasına onlar şaşmışlardı.

"Hani Rabbin, Meleklere: 'Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim' demişti. Onlar da: 'Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek birini mi var edeceksin?' dediler. (Allah:) 'Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim' dedi." Bakara 30 (ALi Bulaç Meali)

Buradanda anlıyoruz ki İnsan ırkının varlığına akıl verilmesiyle yeryüzünü fesat alanına çevirerek diğer canlıların hukukunu çiğneyebilecek varlık olarak İnsan'a akıl verilmesi melekleri şaşırtırken Allah onlara bunun Hikmetini sonradan açıklamıştı.

Meleklerin göremediği şey Allah yer yüzünde Esmasını yansıtacak İnsan'a bu görevi verirken İnsanın çabasını görmek istemesiydi. Zira kolay değildi hayatı oluşturan dört elementten yaratılan insanın bu elementlerin olumsuz ve kötü isteklerine Şeytan kışkırtmalarıyla zayıf düşmeye karşı aradan sıyrılarak merhameti, adaleti, ahlakı, Allaha güven ve umudu ortaya çıkartmak zorlu bir işti.

Gerek var olan mağara resimlerinden, ilk insan kemiklerinden (ki bunların bazılarını Darwin üç kağıtçılık yapıp montaj uygulasada) ilk insanlar ilkel ve mağaralarda yaşamıştır. Duvarlara resim yapmış hayvan gibi bir görünüme sahip oldukları aşikardır. Bu insansı beşer türünün maymundan gelmeside muhtemeldir. Bu türü ilk insan olarak kabul etmemiz Kuran'a göre mümkün değildir. Zira konuşamayan, maymuna benzeyen, avlanan, vahşi bir türe nasıl insan diyebiliriz ki?

Bununla beraber Adem Peygamber'in gelişiyle bu türün yok edilip yerine Adem peygamberle beraber düşünen, konuşan, yazan eşyanın adlarını bilen ve söyleyen ilk insanın gelmesi evrim terosinin sürecinin tamamen dışındadır.

Zira Evrimcilerin asla açıklayamayacak oldukları şey, günümüzde bir sürü maymun ve insana benzeyen goril olduğu halde bunların onca milyon yıl geçmesine rağmen İNSANLAŞAMAMIŞ (gelişmiş akıl yok, konuşma yok, yazı yok) olmalarıdır.

İnsan olmak için AKIL gereklidir. Maymun türleriyle insan türleri arasındaki en önemli fark İnsanın konuşması, akletmesi ve eşyanın adını bilmesidir. Maymunlarında sınırlı aklı olduğunu deneylerde bilsekte bu asla İnsanın aklına, konuşmasına ve eşyanın adını bilmesine denk değildir. 

Zira ayette "Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin" dedi."Bakara 31

Diyen Rabbimiz Adem'in meleklerin yeryüzünde gördüğü beşerden en büyük ve önemli farkının altını burada çizmesini anlıyoruz. Adem, konuşabiliyor ve eşyanın adını bilip bunun üzerinde muhakeme yapıyor ve Allahın 99 adını avuçlarından hayata yansıtacağının izlerini veriyordu.

Elbette bu benim kendi tezim, yıllarca araştırıp okumanın ve gözlem yapmanın sonucunda ayetlerin ve arkeolojinin, antropolojinin verilerini benim düşüncelerimi nereye getirdiğine dair bir paylaşımdır.

İslami Evrim Teorisi şu unsurların altını çizmek zorundadır

1- Herşey Allah'ın "ol" demesiyle kanıtlanmış Big Bang (büyük patlama) ile başladı.

2- Yaratılış bir süreç içinde devam etti ki Allah Kuran'da bu süreci ve önce neleri sonra neleri yarattığını  ayetlerde belirtti. Allah insanın ve tüm canlıları sudan yarattım derken içlerindeki suyu kast etmiyor yada akırılan meniyi kast etmiyor sadece, doğal evrimsel sürecin başlangıcını da kastetmekte...

3- Hz. Adem öncesinde dünyada konuşamayan, medeniyeti aktaracak durumda olamayan, eşyanın adını bilmeyen en fazla duvara resim çizen BEŞER'di, henüz insan değildi.

4- Hz. Adem, düşünen, eşyanın adını bilen ve Allah'ın kulu olabilecek kapasiteyle gelen hem beşer hem insan olan ilk varlıktı. Onunla beraber diğer beşerlerde konuşma ve düşündüğünü açıklama becerisi kazandılar. Aksi takdirde ilk emri Ahlak olan İslam (Taşlanmış ahlaksız şeytanın şerrinden Allaha sığınma Kuranda vardır) Ademin çocuklarının ensest ilişkisini kabul etmek zorunda kalır.

5- Varlıklar yaratılmışlardır ve canlılar bulunduğu ortamın iklim, yaşam koşullarına göre evrimsel değişiklikler gösterirler. Evrimsel süreç milyonlarca yılda gerçekleşir. (İnsanın bir saat denizde yüzmesiyle parmaklarının uçlarında hemen değişim olur eğer sürekli denizde yaşasa ellerinde perde olmaya başlar.) 

6- Adem'den gelen insan ırkı zaman içerisinde nüfusu artıpta başka yerlere gittiğinde o yerlerin iklimsel özelliklerine uygun olarak temel organ ve yapısı değişmesede IRKLar oluşmuştur. Zaman içerisinde Adem peygambere öğretilen eşyanın isimleride gidilen coğrafi yerler ve konumlara göre söyleniş tarzı değişerek diller oluşmuştur. Soğuk iklimlerde genelde j, s, y, c, b, ö, ü, i, e harfleri, sıcak ve kurak iklimlerde a, o, u, ı harfleri ve p, ç, t, k sert sessiz harfler baskın çıkabilmiştir.

7- Allah Kuranda yaratma olayını evreler ve aşamlar halinde yaptığını anlatıyorsa o zaman İslami bir Evrim Teorisi üzerinde çalışma yapmak farzdır.

Bu konu üzerinde araştırma yapmak ve tefekkür etmek hepimizn boynunun borcudur. Okuyup okuyup üfleyerek bi yere varamayız.

Elbette sözün en doğrusunu Yaratıcımız bilir.

 

Yasal uyarı: Kaynak "Cebrail'in Gözyaşları" belirtilerek alıntı yapılabilir.

 

 

 

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..