Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '10

 
Kategori
Danışmanlık
 

İşletme ortamı

İşletme ortamı
 

SANAYİLEŞME: Endüstri kültürü olmadan sanayileşmek, mühendissiz bina yapmaya benzer: O BİNA ÇÖKER!


ENDÜSTRİ KÜLTÜRÜ-2: Sanayileşmenin eksik tarafı

Osmanlı sarayı gibi döşenmiş girizgaha rağmen sonuçta bir tekstil işletmesi ile karşı karşıyaydık. Gittiğimiz tekstil işletmesinde fabrika müdürü ve işletme (üretim) müdürü ile tanıştık. Kapasitelerini, pazar ve ürün gamımı tanıttıktan sonra fabrika müdürü yanımızdan ayrıldı.

İşletme müdürü ile birlikte üretim alanına keşfe çıktık. Depodan başlayarak ürünün geçirdiği aşamaları adım, adım takip edip paketleme ve sevkıyata kadar geldik.

Mevcut yapıyı görmek için bu gezinin yeterli olduğunu düşünen müdür, gezi sonunda bizi odasına geri götürdü. Çaylar söylendi ve konuşacak bir ortam oluşturuldu. Teknik yapı ile ilgili kafama takılan noktaları sorup notlar alıyordum. Birkaç sorudan sonra iyice sıkılan ortam, gündemi benim sorularımdan uzaklaştırdı. Birlikte geldiğim arkadaşım da konuyu değiştirdi. Önce futbol anlatılmaya başladı, sonra da diğer ıvır zıvır konulardan biri seçilip konudan konuya atlandı. Bu sefer de ben sıkılmıştım ve iyice bunalmıştım.

Futbol ve benzeri laylaylom (magazin) konulardan kurtulmak için bir mazeret uydurup odadan çıktım. Firmanın logosu işlenmiş özel halılar ile bezeli İtalyan graniti koridorlardan geçip, muhteşem merdivenleri (kaymadan) indikten sonra, benim araf kapısı dediğim (birazdan niye araf dediğimi anlarsınız) kapıyı açıp işletme kısmına geçtim.

Prefabrik yapı sistemi ile standart holler şeklinde yapılan üretim alanı dokuma kumaş, örgü kumaş, açık en boyama (baskı) ve örgü boyama gibi bölümlerden oluşuyordu. İşletmenin içerisinde dolaşan çok fazla işçi vardı! Depo ve sevkıyat bölümlerinde büyük elyaf balyaları ve kumaş topları arasında uzanmış ameleler, kendilerine iş gelmesini bekliyordu. Boyama işleminin kalbi olan boya mutfağında bir köşede duran eski tahta raflar ve ucuz çelik raflardan oluşan bir stand üzerine dizilmiş boyalar her yeri boya içinde kalmış işçiler tarafından boya kolileri ve variller merdiven yapılarak indirilip bindiriliyordu. Boya mutfağının hemen yanında boya çözme tankları dizilmiş, bu tanklarda sulandırılan boyalar borular vasıtası ile işletmeye sevk ediliyordu. Boya karıştırma tanklarının rutubetli alanı, kupkuru olması gereken boya ve kimyasal deposunun içinde, bir köşesindeydi.

Boya mutfağının içinde taban betonuna yapışmış (fikse olmuş) kalın bir boya tabakasının üzerinde dolaştıktan son yürüyen bir stampa gibi yerleri boyayarak işletme içinde gezmeye devam ettim.

Boyahane bölümünde keskin bir kostik buharı kokusu, Türk hamamını andıran nemli ve sıcak ortamın mistik yapısını bozuyordu. Her makinenin başında ceza nöbeti tutan askerleri andıran işçileri görünce makinelerin her an izlenmesi gereken, el yordamı ile yönetilen düşük teknolojili makineler olduğu rahatça anlaşılıyordu. Boyahane bölümü olarak kullanılan holün başında eski bir masanın üzerinde kartonlara yazılı parti ve sipariş kartlarını işleyen işçinin önündeki bilgisayara elindeki kartlardan bir şeyler yazdığını görünce yanına gittim. El ile doldurulan takip kartlarına girilen parti, boyama emri, proses gibi bilgileri bilgisayar ekranında kendi(!) geliştirdiği bir Excel dosyasına kaydedip amatör bir raporlama oluşturan işçinin diğer işçilere göre üst bir sosyal konumu olduğunu fark etmemek imkansızdı. Bana, yaptıklarını (böbürlenerek) anlatırken, yanımızda boş-boş gezen işçilerden birine; “oğlum iki çay kap bakiim” deyişindeki kendine güven ve babalanma durumu çok komikti.

Gelen siparişleri makinelerin kapasitelerine göre 300-500 kiloluk partilere ayırıp 1, 2, 3 diye numaralıyordu. Bunların üzerine de hazır durumdaki boya reçetelerini zımbalayıp yolluyordu. Reçeteler o mal için değil, standart bir ürün türü için laboratuarda önceden üretilmiş değerleri taşıyordu. Elyaf yada boyamayı yapacak makinenin kriterleri kimsenin umurunda değildi.

Olanla yetinmenin ötesinde bir genel bir ‘boş vermişlik’ havası tüm işçilerde hakim olmuştu.
(Devam edecek)

Murat SEVGİ
msevgi@mental.com.tr

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..