Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

İsrail olsa ne yapardı?

İsrail olsa ne yapardı?
 

Gestapo subayı Eichman, toplama kamplarındaki binlerce yahudinin katledilmesi suçundan idam edildi.


Adolf Eichman 2. Dünya Savaşı’nda 2 milyon kadar yahudinin toplama kamplarında vahşice katledilmesinden sorumlu olan üst düzey Nazi subaylarından biridir. Savaşın ardından gözaltına alınır fakat tutulduğu kamptan kaçarak Arjantin’e yerleşir. Burada farklı bir kimlik altında yeni bir hayata başlar. Ancak Yahudi katliamlarının sorumlusu Nazi subaylarını her yerde takip ederek bir bir yakalayan Mossad, Eichman’ın da izini bulur. Eichman’ın yeni hayatı Mossad ajanlarının Mayıs 1960’ta yaptığı bir operasyonla son bulur. Eichman, kaçırılarak İsrail’e götürülür. Hakkında “Savaş Suçları, İnsanlığa Karşı Suçlar ve Soykırım” suçlarından dava açılır ve Kudüs Bölge Mahkemesi’nde yargılanır. İki yıl süren yargılama sonucunda idama mahkûm edilir. Mahkeme kararında, yargılama hakkının kaynaklarını şöyle açıklar:

<ı>“<ı> Bu türden bütün suçları cezai kovuşturma, yargılama ve cezalandırma hakkını milletler ailesi içinde her devlete veren bütün insanlığa ait olan evrensel bir kaynak ve varlığına saldırılan mağdur millete, (İsrail’e), verilen özel veya milli bir kaynak…”

Eichman, suç tarihinde İsrail devletinin var olmadığını, dolayısıyla, İsrail’in yargı yetkisinin bulunmadığını savunarak, kararı İsrail Yüksek Mahkemesi’nde temyiz eder. Yüksek Mahkeme ise Eichman’ın cezasını onaylar. Bu karar “evrensel yargı yetkisinin” ilk kez bir yüksek mahkeme tarafından kabul edildiği ilk karar olarak hukuk literatürüne geçer. Yüksek mahkemenin kararında yer verdiği ifadeler ise ayrı bir tarihi öneme sahiptir. Kararda şu ifadeler yer alır:

<ı>“Temyiz edene atfedilen bütün suçlar uluslar arası karaktere sahip oldukları kadar şeytani ve cinai etkileri nedeniyle uluslar arası toplumun istikrarını en derin temellerine kadar sarsacak içeriktedirler. İsrail devleti, bu yüzden evrensel yetki ilkesine uygun olarak, uluslar arası hukukun koruyucusu ve uygulanmasının vasıtası olarak temyiz edeni yargılama hakkına sahiptir.”

Eichman’ın davasına ne Doğu Almanya ne de Batı Almanya müdahil olur. Hiçbir ses çıkarmazlar. Sadece Arjantin Eichman’ın kendi topraklarından gizli bir operasyonla kaçırılmasını protesto ederek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne başvurur. Konsey kaçırma olayını kınar ve Arjantin’e tazminat ödenmesini ister. Eichman 1962 yılında, tutuklu bulunduğu cezaevinde idam edilir. İddialara göre cesedi de yakılarak külleri Akdeniz’e dökülür.

Diplomatlar uluslar arası hukuku “güçlülerin hukuku” olarak tanımlarlar. Yani uluslar arası camiada ne kadar güçlüyseniz, o kadar haklısınızdır. Amerika, İsrail, Rusya ve Çin’in bugüne kadar ki uygulamaları da bunu teyit etmiyor mu? İsrail kendisine yönelik benzer suçları, uluslar arası hukuku dayanak alarak cezalandırmıştır. Şimdi aynı hukuku göz ardı ediyor ve bağımsız bir soruşturma komisyonunun kurulmasına bile karşı çıkıyor. 1962 yılındaki mahkeme kararında belirttiği “şeytani ve cinai etkileri” görmezden geliyor. Kendi içindeki sağduyulu vatandaşlarının bu saldırıya gösterdiği tepkiye aldırış etmiyor. Türkler ve Yahudi milleti arasındaki tarihi bağları hiçe sayıyor.

Neyse ki bizler bunun mevcut hükümeti oluşturan bazı aşırı unsurların, İsrail gazetelerinin deyimiyle “ahmakların” yanlış bir kararının sonucu olduğunu biliyoruz. Hem İsrail’de hem de dünyanın dört bir tarafından yaşayan Musevilerin bu olaya gösterdiği tepki de yapılan büyük hatanın altını çiziyor. Umarız İsrail, bu tepkilere daha uzun süre kulak tıkamaz ve yaptığı hatanın farkına varır.

 
Toplam blog
: 32
: 1375
Kayıt tarihi
: 19.11.08
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni 2004 yılında bitirdi. 2006 – 2008 yılları arasında Ame..