Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '08

 
Kategori
Sinema
 

Issız Adam'a alkış!

Issız Adam'a alkış!
 

Sen dizime yattın.Ben bir hikâye anlattım ve sen büyüdün..


Issız Adam filmine bu güne değin gitmemiştim. Çağan Irmak, son derece saygı duyduğum, gelecek vaad eden, filmleri gösterime girdiği andan itibaren kalitesiyle, kendi reklâmını kendisi yapan bir genç yönetmen. Yolu açık olsun.

Çok fazla gösterimde kalıp, çok fazla dillendirilen filmlere en son gitmek gibi bir huyum vardır. Genelde de gidene kadar filmi zaten dinlemiş olurum 3. ağızlardan. Beğenilen bir çok filme 'bu muymuş?' dediğim çok olmuştur.

Issız Adam için ; "ilk yarı resmen porno", "Çocuklarla gidilmez.", "Erkekler filmden çıktıktan sonra eski sevgililerini arıyor.", "Alt tarafı duygusal bir film işte" v.b bir çok yorum duydum ve okudum. Bunun yanı sıra Ayla Dikmen'in, Semiramis Pekkan'ın, Nil Burak'ın başka şarkılarını da deliler gibi aramaya başladı millet. Bunca yıl sonra bu da bir şeydir, sağolsun Çağan Irmak, Nur içinde yatsın Ayla Dikmen...

Filmdeki mekânları arayan insan sayısı da bir o kadar fazla. Meselâ 45'lik, filmin çekildiği restaurant, Fransız Sokağı...

Çağan Irmağın tüm filmlerinde, görüntülere hayranım. Kim bilir kaç makara film harcanıyor. O denli titiz davranılıyor ki bu, seyirciye, işine saygının sonucu. Abdullah Oğuz da bu konuda bana göre dört dörtlük. Mutluluk filmi de ispatı.

Filmin ilk yarısında ben söylendiği gibi -porno- görmedim. Vicdan filminde alâsı var. Hattâ dizilerde bile... Nasıl işlendiğine ve ne görmek istediğinize bağlı. Chat'le başlayan film, ilişkilerin günümüzde ne denli yozlaştığını gözler önüne sermiş.

Kadında zekâ ve doğallığın bir erkek için ne denli önemli olduğu, 90-60-90 ölçülerin mazide kaldığını, özgür yaşayan bir kadının da geleneklerine bağlı, saygılı, utanmayı bilen bir varlık olabileceği, kadının birlikte yaşadığı erkekle ailesi arasında nasıl köprü olması gerektiği gayet açık bir şekilde vurgulanmış filmde. Ada, evi toplamadan çıkmıyor. Sevdiği adamın annesine saygı gösteriyor. Çok ince bir nüans belki elini öpüyor. Alper'in annesine olan hatalı davranışlarını aralarına girmeden ama zeki bir şekilde kamufle ediyor.

Filmde çok ince ve o denli hassas bir detay var. Ada, Alper'e, hissederek , insanca duygularla sevişmeyi öğretti. Tamamen içgüdüsel bir şekilde. Alper o güne kadar sadece parasını verdiği kadınlarla birlikte olmuş. Sadece tensel. İlk yemek davetinde Ada'ya yaklaşımı da aynı şekildeydi. Ada'nın doğallığı, farklılığı, hesapsızlığı kendiliğinden bir fark oluşturdu. Hemen sonrasında 'beni kullandın' feryatları atmak yerine onu kazanmayı tercih etti. Bu arada kişisel bir dip not : Bedel ödense bile kadınlara bir eşya gibi davranılması midemi bulandırdı. Umud etmek istiyorum ki Alper karakterinde erkekler azınlıkta olsun.

Alper, nereye ait olmak istediğinin kararını verememiş, büyüdüğü ortamdan ve annesinden utanan, farklı olmaya çalışan, kişiliği oturmamış kimlik arayışı içerisinde bir genç adam. Böyle bir adamın aşık olması olağandışı olduğu kadar, ıssız ve yalnızlığında yaşadığı aşk ta o denli olağan üstü.

İkinci bölümde hiç farkında olmadan gözlerimden bir şeylerin süzüldüğünü hissettim yıllar sonra.

Bir saç tokasının Alper karakterinde bir erkeği katılarak ağlatması ve bu duygunun seyirciye geçmesi filmi yapanlar için en büyük ödül olsa gerek.

"Karda donuyorsun, uyumak hoşuna gidiyor. Ama sen ölüyorsun."

Issız Adam'lar kadar Issız Kadınlar'ın da var olduğu bir gerçek. Hadi Çağan Irmak! Bekliyoruz...

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..