- Kategori
- Şiir
İştahlı sonbahar
Elektrik süpürgesi içinde dönen
sonbaharın
yol kenarına uzayan
tellerine asıyorlar ölüm ilanlarını.
Yeşil maskeyle yüzüme yaklaşan
diş hekimi
ayrılık.
Bana şarkı söyle bebeğim!
Beni sevdiğini söyle!
Ülkeyi sevdiğini söyle!
Tanrıyı sevdiğini söyle!
Öğretmeni sevdiğini söyle!
Okulu sevdiğini söyle!
İşini sevdiğini söyle!
Babaya sevdiğini söyle!
Söyle ve kurtul herşeyden…
Palmiye sakalında yaşayan kuşlar
pisliyor bankta oturanların üstüne.
Ve buna talih diyor insanlar…
Kim akıllı siz söyleyin!
“İnsanın bütün deliklerinden bir şey akıyor.”
“Peçete ve tuvalet kağıdı işinde iyi para var o zaman.”
“Boşver, silah gerek bize. Doğal olmayan bir delikte biz açarız onlara…”
Sesime vurmuş tenin.
Ne lezzetli kelimelerim,
ve sigara yakmam gerekmiyor makamında
seni seviyorumlar için…
“Aramıza hoş geldiniz. Artık bu ailenin üyesi oldunuz.”
“Sigortamı tam yatırıyorlar, günde bir öğün yemek ve servis var. Haftada 40 saat ve ayda 3 gün fazla mesaiden toplam 850 lira. Ayrıca çay kahve şirketten. Daha ne olsun? Buna da şükür.”
“Malesef iş akdinize son veriyoruz. Üzgünüz…”
“Anne, öğretmen bana dört buçuktan beş veriyorken
sen neden dört buçuktan beşte işten çıkmıyorsun?”