Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '10

 
Kategori
Deneme
 

İstanbul, simit ve çay

İstanbul, simit ve çay
 

Her Cumartesi yaptığı gibi erkenden kalktı. Giyinip dışarı çıktı. Simitçi Muzaffer, o küçük arabasıyla yine bekliyordu. Alışmıştı o da artık. Biraz geç kalsa merak edip orda bekler, gezmeye başlamazdı simitleriyle.

-Günaydın Muzaffer.

-Ooo… Günaydın abicim. Ayırdım senin simitleri burada.

-Eyvallah Muzaffer. Ben de parayı hazırladım.

-Bu seferkiler benden olsun abicim.

-Olmaz öyle şey, başlama yine işte.

-Afiyet olsun abicim.

-Sağ ol Muzaffer, sağ ol.

Bu sefer yönünü peynirci Halil’e yöneltti. Yine hazırdı peyniri. Çatalıyla peçetesini aldı, her zamanki yerine gitti. Yine her zamanki gibi boştu yeri. Gülümsedi kendine. İstanbul da alıştı bana dedi içinden. Oturdu, gazetesinin okumayacağı kısmını yaydı yine her zamanki gibi. Simidini, peynirini, termostaki çayını çıkardı. Hava güzeldi yine. Güneş vardı ama ona eşlik eden rüzgâr da vardı ardında. Gevrek simitten bir lokma aldı, çayını yudumladı, peynirinden küçük bir parça ağzına attı. Tadını içinde iyice hissedercesine ağırca çiğnedi, yuttu. Vapurlara daldı. Sonra martılara baktı. Ağzında balık yavaşça kanatlandı sudan. Onların da acıktıklarını anladı. Simidinin son lokmasını yuttu, çayını yudumlayıp ikinci simidi torbadan çıkarttı. Sanki kokusunu almış gibi, sanki içinden geçeni duymuş gibi geldi kediler yanına. Tek tek paylaştırdı. Kalanını arkada duran küçük köpeğe ve balık avına çıkan martılara uzattı. Teşekkür eder gibi miyavladı kedi. Simidinin tutarını ödeyecekmiş gibi havladı köpek. Coşkuyla, o cırtlak sesiyle öttü martı. Mutlu olmuş gibi gülümsedi. Huzura doymuş gibi son demli yudumunu içti. Parlayan gözlerle gidecekmiş gibi daldı vapurlara, gülümsedi…

 
Toplam blog
: 6
: 743
Kayıt tarihi
: 20.02.10
 
 

Sadece şarkılardan ilham alan, arada yazan çizen, yazdıklarını paylaşacağı zaman sıkıntı çeken in..