Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '14

 
Kategori
Şiir
 

İstanbul... Çıkamıyorum!

İstanbul... Çıkamıyorum!
 

Gel de çık!


Kim gidebilir bu şehirden
Kim/ARKADAŞ
Battıkça boğuluyorum derken
Gıdıklıyor bu şehir
Dağılıyorum arkadaş
Toparlanamıyorum
acı tatlı değil ama
Limon gibi ekşi-sarı
Yani ateşin sarısı.
Yanıyorum..

Koridor boyu
Üçyüz altmış derece
Heyecanlı ve şaşkınım
şehri nevizade’de
Turşu tadında İstanbul iştahlanıyor
Mezeler çiçek bahçesi gibi
sulanıyorum..

Kalabalıkları anladık ama
Rakılar ne güzel de martılar gibi
Kanatlanıyor
Şerefe…

Ve
dünya ya boyanmış yedi kıta
Yedi renk
İstiklal de
Baştan başa her derde deva
Gizli bir AŞK
Aşağı yukarı
Başımı döndürüyor..
Girdikçe çıkamıyoruz
Bu şehirden
A l ı ş ı y o r u z..

Koşuyoruz bir baştan bir başa
Esir kamplarında saniyelere dolanmış
Esirleriz/ soluk soluğa
İniyoruz metrolara.
Savaşa gider gibi patlamış yüzlerle
Tıklım tıklım/kavgalı/itiş tıkış
Metrobüsler doluyoruz
Nefesim tutuluyor
Boğuluyoruz..

Kim hangi kötülüklere batmış olsak da
Zaten kötü bizler değil miyiz.
Ama coşkun ve hüzünlü
Kahkahalarla katılmış her türlü halimizle
Darma dağın
İstanbul la oyun içinde
oyun
Oynuyoruz…

kaçmakta isteriz
Çok az bir zaman geçerken
Boğaz köprüsünden
Bir prenses/Tanrıça’ya bakar gibi büyülü..
Yüzünü gösteren bir şehir/Bir taç yapraklı prenses
Görüyoruz..
Gözlerimizdeki mavileri
Yeşilleri/Beyazları
Alıp atıyor dalga dalga/ marmara’ya
Ölüyoruz..

Gel çıkalım kanlıca Mihrabata
gözlerin
Gözlerimden pırıl pırıl ağlamak dökülüyor
İRONİK/Kavgalı ve ateşli bir İstanbul
Başı üstünde/ Mehtabında kızarıyorum
‘bu şehir bizim”
yanıyorum…

Kim gidebilir bu şehirden
Arkadaş…

BOĞULUYORUM…..
BAYILIYORUM………
ÇIKAMIYORUM…..

Kalender kılıç,İstanbul-Üsküdar 18-03-2013

 
Toplam blog
: 164
: 239
Kayıt tarihi
: 23.02.09
 
 

Kalenderce yaşarım. Okurum, gezerim, Çocukluğum şanslıydı; özgürlük en büyük mükafatım. Hiç bir kal..