Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '07

 
Kategori
İstanbul
 

Istanbul'da yaşam

Istanbul'da yaşam
 

Geçen haftayı iş amaçlı bir seyahat dolayısı ile İngiltere'de geçirdim. Bu seyahatimde Londra gibi Dünya metropolü bir şehri bir kez daha görme fırsatı yanında Birmingham,Coventry gibi daha küçük ölçekli yerlerde de bulundum.

Dün kendimi Istanbul sokaklarına attığımda geçen haftadan kalma bir alışkanlıkla olsa gerek yaya olarak karşıdan karşıya geçmek için yola adımımı attım, sonra da memleketim gerçeklerine geri döndüm. Araçlardan ve sürücülerinin davranışlarından dolayı ne mümkün! Adam sizin geçmeyi tecrübe ettiğinizi görünce gaza daha bir basıyor ki önce onun aracı geçsin.Madalya veriyor olsalar gerek. Bu trafikte gideceği yere de on saniye önce varınca bir şey oluyormuş gibi? Tabi bu davranış sürücülerin kendileri arasında da geçerli. Herkes önce ''ben'' geçeceğim derdinde. Öyle olunca da oluşan ortam malum.

Tabi insana derin bir hüzün çöküyor. Herkes ''ben'' i oynuyor. Nezaket,saygı,hürmet kelimelerde kalmış. Bir an rahmetli anneannemin Üsküdar vapuru hikayesi aklıma geliyor. Yolcuların biribirlerine yol vermesinden dolayı bir türlü kalkamayan vapurun kaptanının çaldığı uyarı düdüğü hatıralarda kalmış durumda.

Bunun yanında yurt dışında gözlemlediğim diğer bir husus ise büyük kentlerde güvenliğin sağlanması amacı ile insanların toplu olarak bulundukları tren,metro istasyonu gibi mahallerde kamera sistemleri konulmuş ve bu sistemlerin güvenlik amacı ile konulduğuna dair suçluyu caydırıcı uyarı levhaları herkesin görebileceği büyüklük ve sıklıkta duvarlarda yer alıyor. Ayrıca yine şehrin ana arterlerinde,parklarda ve bunun gibi yerlerde polis devriyesi yaya ve atlı olarak devamlı surette geziyor. Bunun da Istanbul'da sıklıkla rastladığımız kapkaç ve yol kesme olaylarını oralarda caydırdığını düşünüyorum.

Park demişken; şehirlerin ortalarında yer alan parklarda insanların şehir ortamında nefes almaları sağlanmış. Üstelik ''çimlere basmak'' da serbest! Herhalde oraların belediyeleri de bu kıymetli alanlara alışveriş merkezi yapıp gelir elde etmeyi biliyorlardır. Ama toplumsal bilinçleri buna engel oluyor.

Kısa süren iş seyahatim dönüşü hissettiklerimi siz blog okurları ile paylaşmak istedim. Maalesef görgü ve toplumsal bilincimizi gün geçtikçe yitiriyoruz. Bulunduğumuz mekanları da her geçen gün beton yığınına çeviriyoruz. Yarınlarda çocuklarımız bu kentlerde nefes alamayacaklar. Bu beton yığınını görmeye de hiç bir turist gelmeyecek.Özellikle de Istanbul'u.

Daha iyi günlere..

Sevgi ve saygılarımla..

 
Toplam blog
: 61
: 896
Kayıt tarihi
: 06.10.06
 
 

Gençlik yıllarında öğrenim hayatı dışında tüm yaşamım spor, ağırlıkla basketboldü, sahanın kenarında..