İstanbulda bir zamanlar karşı kıyıya inek sürüleri geçirilmiş. ressam da ilham almış.

Alsancak’taki Kedi Kültür Sanat Merkezi, kapıları, Oktay Anılanmert’in “Serbestçe…”isimli resim  sergisi ile ziyaretçilerin beğenisine açıldı..

Türk Resim Sanatı’nın ustalarından olan sanatçının sergisinde değişik dönemlerde ele aldığı konuların sergilendiği resim galerisinde, mitolojinin referans alındığı izlendi.  Ressam ziyaretçiler, renklerin cazibesi olduğunu vurguladıkları Anılanmert ustanın resimleri çok büyük ilgi gösterdi.

1939 yılında İstanbul’da doğan sanatçı, mezun oldukan sonra 1971 yılında Güzel Sanatlar Akademisinden sonra aynı yerde kurumun kadrosuna katılmış ve 1989 yılında da profesör olmuştur.

Çok yönlü bir sanatçı olan Oktay Anılanmert’in yaratıcılığı; resimde olduğu kadar, büyük düzenlemeler, fresk uygulamaları ise, metal yapıtları, mozaik panolar, pantomim metinlerine ve oyunlarına  yansımaktadır

.

Oktay Beyin resimleri ifade figüratif ve soyuttur. Sanatçı, günümüzde kaybolmakta olan insan öğesinin değerlerini ve yaşamla ilgili konuları yorumluyor resimlerinde.  

Anılanmert’in içinde yaşadığı kentin mitolojisini referans aldığı “Bosfor Efsanesi” bir dönüşüm simgesidir. Bu dönüşüm efsanede geçen Zeus’un güzel İO’yu karısı Hera’nın gazabından korumak için bir öküze çevirmesi ve İO’nun eski haline dönmek için Boğaz’ı geçmek zorunda kalmasına bir atıftır. İngilizce’de Bosphorus olarak adlandırılan Boğaz’ın yani Öküz Geçidi’nin adını bu efsaneden aldığına inanılmaktadır.

Ama işin esası şöyle: “ 1587 de Avusturyalı bir eczacı İstanbul’a gelir ve kitabına yazar “ Galata’dan Üsküdar’a yüzerek mandalar geçirildi” diye. Boğazın adı o devirde “Öküz Geçidi” adını kalmış. Yunan Mitolojisinde boğazı geçen Osmanlı’nın öküzü değil, mitolojideki uydurma Yunan öküzü olduğu, zaten biliniyor.” Konu, kısaca bu.

Sanatçının tüm çalışmalarında mekan soyuttur, boşluktur. Bu da kişiye bir denizin içi ya da gökyüzü algısı yaratabilmektedir. Anılanmert’in figürleri kadar bu boşluk algısı da eserlerde önem taşımaktadır. Boşluk içindeki figürler her zaman hareket halindedir. Figür ve nesneler, kolaylıkla algılanamayacak, yerçekimsiz bir mekanda yer almaktadırlar.

Amacı yaşamla ilgili konuları ele almak ve bunları soyut, gerçeküstü bir dille yorumlamak olan sanatçının konuları çağrışımlarla dolu, geniş kavramları içermektedir. Bu konular, minimalist anlatımlarla bazen espri-mizah, bazen de eleştiren bir yaklaşım içindedir.

 “Serbestçe’de”  görülebilecek eserlerde sanatçının birçok çalışmasında olduğu gibi birbirine karışan figürler, aynı zamanda beraber sürüklenirler. Kompozisyonlarda, değişik canlıların bir arada izlenmesi, doğa ve insanı bir bütün olarak ele alan bir düşünceyi yansıtır.“Oktay’ın resimleri, doğumu, yaşama isteğini, istikrarı ve yenilenmeyi yücelten resimler.

 Vücut her şeyin merkezinde: insan olma deneyimi, duyusal bir karşılaşma…Nasıl karanlıktan ışık, biçimsizlikten biçim çıkarsa, burada her şey hareketten oluşuyor ve vücut, hayatın ta kendisi oluyor”

Sergi, 31 Mart’a kadar açık.