Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '18

 
Kategori
Blog
 

İşte Benim Tarzım…

İşte Benim Tarzım…
 

Nurum, Güneşim- Havam, Suyum...


Etkili blog yazabilmek için ne yapmak gerektiği hususunda istemediğiniz kadar yazı var internette. Birbirlerinden güzel önerilerle dolu bu yazıları okumak elbette ki yararlı olur. Dediğim budur benim.

Şimdi bana sorun: Başkalarına önerdiğinizi siz yapabiliyor musunuz?

Cevabımız; Hayır. İşin kötüsü yapmaya da uğraşmayacağım. Kendime göre bir tarz oluşturacağım. Haa, bu tarzın etkili olduğunu söyleyemem. Söylediğim şudur:

Etkili olsun olmasın serbestçe, samimi olarak ve istediğim gibi yazmaya çalışacağım. İşte onun için diyorum ki siz sakın ha, benden etkilenmeyin, ilk paragrafta değindiğim blogerlerin yazılarıyla beslenin.

Ama, merak ederseniz okumaya devam edebilirsiniz. Doğrusu fazla bir kaybınız da olmaz.

*

Derler ki; çok güzel, albenisi olan bir görsel kullanın. Elbette doğrudur bu. Ama ben, bütün yazılarımda tek bir görsel kullanacağım. Görseller yazının içeriğiyle de ilgi olmalı. Bu da doğrudur. Ama ben görseli logo niyetine kullanacağım. Biraz açayım mı konuyu:

Rahmetli eşim Nurhayat’a;  “Nur’um, güneşim” derdim. O da bana “Suyum, havam” derdi. Güneşsiz, havasız, susuz yaşayabilir mi insan? Bu anda canlıyım; ama yaşıyor muyum? Neyse, buna uygun bir görsel kullanacağım.

Derler ki; “Başlıklar ilgi çekici olmalı.” Bu da elbette ki doğrudur. Hatta “Başlıklar Mıknatıs gibi Olmalıdır” başlıklı bir blog da yazmıştım. Ama şimdi mıknatısı düşünemiyorum. Konuyla, temayla ilgili birkaç kelimeyi aşmayacak başlıklarla yetineceğiz.

Hedef kitle üzerinde de çok duruyorlar. Tabii haklılar. Benim gibi herkese hitap etmeye çalışan hiç kimseye hitap etmemiş olur. Doğrusu insan, yazılarının çok kişi tarafından okunmasını ister. Ben de isterim; ama sırf yazılarım okunsun diye belirli kimselerin nabzına göre yazmam, yazamam. Ha, pazarlamacılara diyeceğim yok. Eee, biz pazarlamacı olmadığımıza göre, bir maddi menfaat gözetmediğimize göre…

İçerik de önemli. Önemli de ne kelime. Yazı demek içerik demektir. Yazıda bir mesaj olmalı. Mesaj olmalı derken okuyucuya yararlı olabilecek bir fikirden söz ediyorum. Yoksa okuyucularda algılar yaratmak, okuyucuların bilinçaltını istendiği gibi doldurmaktan söz etmiyoruz. Bu konu var ya bu konu çok önemli. Okuyucu güvenle bir yazıyı okuyamayacak mı?

Bir de yazı türleri, kategorileri var. Tabii ilgi alanlarına göre okuyucu istediği yazıyı okuması bakımından bu da güzel bir uygulama. Benim aklıma takılan ve içinden çıkamadığım bir husus var:

Blog yazısı bir tür müdür? Ben daha çok, sözde deneme yazmaya çalışıyordum. Sonra bir bakıyordum ki deneme olmamış. Zaten, derler ya “Deneme yazıyorum diyen deneme yazamaz.” Bizim yazılar da o misal. Onun için yazılarımı blog kategorisinde yayınlasam ilgi duyan olur mu?

Bir de sık sık yazmak gerektiği üzerinde duruyorlar ki haklılar. Rahmetli eşim vefat etmeden önce ben de sık sık yazardım. Sonra uzun aralıklar vermeye başladım. Tabii okuyucu oranları da ister istemez düştü. Şimdi diyorum ki haftada bir yazsam nasıl olur?

“Bir de, bir de…” deyip uzatmak mümkün. Blog yazılarıyla ilgili söylenecekler bitmez. Bitmez ama bir konuya değinilmeden de geçilmez:

Derler ki güncel konuları ele alınız. Bu da doğrudur. Ama ben almayacağım. Neden diye sorarsanız cevap vereyim:

Yazılı ve görsel medyamızdaki güncel konular hep yapay konulardır. Ne hikmetse içinde yaşadığımız temel konuları pas geçip başka konular gündeme getiriliyor. Bu konular da yararlı olsa bari. Kutuplaştırmadan başka işe yaramayan konular ele alınıyor. Bu kutuplaştırmayı bombalayanların maksatlarını da ayrı bir konu. İşte bunun için güncele de uymayacağım.

Kısaca, Allah izin ederse yazmaya çalışacağım. Ama kendime göre yazacağım. Biraz da kapalı yazacağım. Ehh, bir zahmet kapıları açıveriniz.

İnanın bu son cümleyi, yani “Bir zahmet kapıları açıveriniz.” cümlesini tasarlamamıştım. Sanki kendiliğinden geldi kondu yazıma. Aslında bu güzel bir başlık olurdu, tabii önceden başlığı koymamış olsaydım…

Güzel düşünmeler…

Sabahattin Gencal,

Çekmeköy-İstanbul, 25. 11. 2018

 
Toplam blog
: 181
: 635
Kayıt tarihi
: 29.03.11
 
 

1943'te Trabzonda doğdu. Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen okulunu bitirdikten sonra girdiği Bursa Eğ..