Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '18

 
Kategori
Kitap
 

İvan İlyiç Ölüyor

İvan  İlyiç Ölüyor
 

’ya gerçekten bütün hayatım yanlışsa’’ İVAN İLYİÇ’İN ÖLÜMÜ  

 

Ölüme doğru giderken insanoğlu…

Yaklaştığını hissettikçe sona doğru…

Ölümden korkmazmış da…

Yaşayamadıklarından,

Yapmak isteyip te yapamadıklarından korkarmış.

Sevmediği bir insan ile bir ömür geçirmiş olmaktan,

Bir türlü terk edememekten, bırakıp gidememekten,

Ya da, ya da,

Ömür boyu o sevimsiz ofise ya da işyerine ya da fabrikaya gitmiş olduğunu gözlerinin önüne getirmekten korkarmış,

Dünyanın öbür ucundaki Alplerin arasına sıkışmış, her gün kartpostalda baktığı, gitmeyi hayal ettiği o sevimli mi sevimli köye gidememekten korkarmış.

Oğluna aslanım benim, diyememekten, kızını kocaman kocaman sarılıp öpememekten korkarmış.

Ne kadar çok kitap vardır kim bilir yeryüzünde? İşte onları, hatta evindeki kütüphanesinde ki kitapların bile tamamını okuyamamaktan korkarmış.

Ne kadar çok film var, seyredemediğim diye düşünür, seyredemeyecek olmaktan korkarmış.

Dünyada yapılmış olan tüm besteleri, müzikleri dinleyemediği için korkarmış.

Çevresine bakarmış da, tartışan, bir türlü anlaşamayan insanları görürmüş daha çok, sonra da kendi anlaşamadığı, tartıştığı insanları düşünür, ‘’ne kadar gereksizmiş tartışmak’’ dermiş.

Onları üzdüğü için ve de aslında daha çok da kendisini üzdüğü için üzülürmüş.

Çevresine bakarmış da, kesilen ağaçları görünce, neden sarılmadım o ağacın gövdesine, o ağacı kesmek için önce benim kollarımı kesselerdi güçleri yeterse dermiş,

Çevresine bakarmış da soğukta üşüyen çocukları görüp, kahrolurmuş, dolabındaki renk renk paltoları düşünüp hepsini sokaklara saçası gelirmiş.

Tekerlekli sandalyedeki engellileri görüp de niye bu güne kadar görmemişim ki, diye hayıflanır ve de utanırmış, seke seke yollarda, kaldırımlarda hoplaya zıplaya gezdiği anları düşününce,

’belki de yaşamam gerektiği gibi yaşamadım. Fakat nasıl olur?  Ben her zaman bana düşeni yaptım’’.  İVAN İLYİÇ’in ölümü  

 

En çok da kendisinden korkarmış, kendisi ile yüzleşmekten.

Kendisini ne kadar çok üzdüğünü,

 Kendisini ne kadar çok hırpalamış olduğunu, zengin olmak uğruna, sevilmek adına,

Yaşamak ve geçinmek adı altında, aslında kendisine dayatılanı yaşadığını fark edince,

Hele ki yalanlar, kendisine söylenen yalanlar,

Öyle ki o yalanlar, gerçeği bulamazsın en derin mağaralardan bile daha derinlere saklanmışlar,

En çok, en çok da,

Kendisini hiç düşünmediğini, kendisine hiç değer vermediğini, belki de belki de kendisini hiç sevmemiş olduğunu fark edince,

Artık çok geç olduğunu da fark edermiş.

’bana sunulan her şeyi heba ettiğimi bilerek ayrılıyorum yaşamdan; bu durumu düzeltmenin imkânsız olduğunu da biliyorum. Öyleyse?...’’ İVAN İLYİÇ’in ölümü

 

 

Öyleyse?

Ne güzel bir soru değil mi?

İvan  İlyiç belki bu soruyu kendine sormak için geç kalmış olabilir.

Ama Tolstoy’a teşekkür etmek gerekir, bize yıllardır  taaa 1886’ dan beri , bu soruyu hatırlattığı için.

 

Öyleyse?

Ne güzel bir soru değil mi?

Bizleri derin uykumuzdan uyandıran,

Titreten, sallayan, aydınlatan,

Çok geç olmadan,

Değiştiren.

 

 
Toplam blog
: 18
: 121
Kayıt tarihi
: 16.09.17
 
 

Bir emekli öğretmenin kaleminden düşenler . Bandırma doğumlu olup , ilk , orta öğrenim hayatımı B..