Ivır zıvır şeylere dair

Uğraştığımız konular, ıvır-zıvır şeyler. Dahası çoğunun senaryosu önceden hazırlanmış ve bilinçli ortaya atılan hususlardır.

Malumlarınız, belli zamanlarda gündemin sıklıkla değişmesi gerekir. Yoksa bazı konular gündemde kaldıkça, muhatabı yöneticilerin canları sıkılır ve üzülürler.

Mesela ülkenin ekonomik dengeleri; borsa, banka faizleri, tahvil ve bonoların değerleri alt-üst olduğunda... (hiç düzelmedi ki!)

Bunların uzun süre gündemde kalması, hiç sevilmeyen durumlardır.

Benzer durumlarda, ivedilikle yeni gündem oluşturup, eskisini unutturmak gerekir.

Alışıla geldiği üzere, bunu sağlamanın iki yol vardır.

Ya iki siyasi lider, kavga etmek üzere ortaya atılır, ya da rafa kaldırılan bir husus, yeniden ısıtılarak, gündeme servis edilir.

Böylece gündemdeki önemli konular, insanlara unutturulur. Muhatabı siyasiler de rahat nefes almış olurlar.

Bize düşen ise ’zenginin malı züğürdün çenesini yorar’ hesabı; hemen yapay gündemi konuşmaya başlamaktır.

Sonra! Sonrası kolay.

Günlerce yapay gündemi konuşur ve hakkında çarşaf, çarşaf yazılar yazarız.

Bu arada, kendimizce haklıyı ya da haksızı tayin etmek adına, ‘bin-bir dereden su taşır dururuz.’

Sonunda, akıllılığımızın ürünü olan değerli düşüncelerimizi oluşturur ve kamuoyuna açıklarız.

Bunları yaparken, (güya) tarafsız davranmaya çalışırız. Ancak bir tarafı yerer, yerin dibine sokmaya uğraşırken, diğer tarafın ise, iyi yanlarını öve, öve bitiremeyiz.

Derken yorulup, kendimizden geçeriz. Ama kendimizi ikna ettiğimiz için kısmen de olsa, rahatlarız.

Neden bunları yazıyorum, biliyor musunuz?

Çünkü son zamanlarda, gündemde ilimizi, ülkemizi, ekonomik ya da sosyal durumumuzu ilgilendiren tek bir konu dahi yok da, ondan.

Ya neler var!

Yolsuzlukları dile getirdi diye, ‘basını boykot’ çağrıları var...

Çok sesliliğin gereği, güncel konularda fikir beyan ettiler diye basın mensuplarına ‘azarlama ve aşağılama’ var...

Yol gösterici ve sükûnete davet edici çağrılara ‘sanki aklımız yokmuş gibi, bir de bize akıl vermeye çalışıyorlar!’ deyip, sağduyu daveti ile ‘restleşme’ var...

Şimdi yeniden gündemdeki konulara bakalım! Hangisinde memleket meseleleri ve onları ilgilendiren hususlar vardır?

Gören varsa beri gelsin!