Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '11

 
Kategori
Psikoloji
 

İyilik ve kötülük her birey özgü bir düşünce sistemidir

Yeryüzünün her yöresinde bir yaşam tarzını tercih eden topluluklardaki insanların aklında geçen sadece ruhanilik kültürüdür. Mantığımızın ve aklımızın ötesinde bir yaşam tercih eden her birey içinde bulunduğu kültürde hissedilme duygularında yoksun kalınarak, sadece kendi bildiğini savunan bir sistem içinde sürüklenip kâh buraya, kâh oraya savurarak gidilmektedir Oysa mantıkla işleyen beynimiz sadece algılaya bileceğimiz özgüleri kavrayarak bir savunma mekanizmasını kullanmaktan öteye gidilmeyen beyin, kişiye hiçbir duygu kazandırmamaktadır. İnsan iradesi o kadar zayıf ki anlatılamaz türdendir. Her yüzünün her karesinde yaşan her birey kendi içindeki özden bir kötülük yaratırken, diğer özden de iyilik hâkim olmuştur. Birey kendi içindeki kötülüğü iradesini artan oranda giderek kendi içine sindirmesi hiç kuşku yok ki mantığının kullanamaz hale getirilip, daha çok saldırgan tavırlar ön planda tutarcasına kendi içindeki öfkeyi dışa vurarak benliğini ölçercesine kendini göstermektedir. Bu nokta da artık kişi Tanrı’nın varlığını kabul ederse, iyiliği ve kadri mutlak olarak görülür ve kadiri olan her birey mutlak olsaydı kötülük yok edilirdi; Ama kötülük insanların içine öyle bir barınmış ki atmak neredeyse imkânsız bir durumdur. Kötülüğü terci eden her birey bana göre; Başarsızlığa adanmış acımasız kozmik bir gücün oyuncağı haline gelmişlerdir. Geçmişten günümüze gelindiğinde bütün insanların içinde kötülüğe yatkınlık kana, şiddete karşıma, öfke, saldırgan psikolojik vb eğilim ve arzular mevcut bir halde kendini göstermektedir. Kötülük eğer bir gen ise, bu gen daha çok saldırganlığı ön planda tutan bir kavramdır. Oysa akıl ve irade devre dışı bırakılmamalıdır. Akıl ve irade devre dışı bırakıldığında ortaya şizofreni ya da karakter karmaşası çıkmaktadır. Böyle bir durumda bireyler kötülüğün içine doğru kendini sürüklemektedirler. Geçmişe bakıldığında durum farklı değil aslında, ilkel insanlar doğa ile savaşırken şiddet ve saldırgan dürtüleri sürekli kendi boy göstermiştir. Peki, uygar topluluklar ne yapmışlar bu durum karşısında, onlarda saldırganlıklarını, öfkelerini, şiddet yöntemlerini seçerken vurdumduymaz, acımasız bildiğini okuyarak günümüz sistemini yönetmektedirler. Sonuç olarak kötülük bireyler üzerinde öyle bir yer almış ki ondan uzaklaşmak neredeyse imkânsız olmuştur. Günümüz sistem ise pek doğruluk ve iyilikten yana bir rol üstlenmektedir. Doğruluktan, sadakattan, bağımlıktan, dürüstlükten ödün vererek gidile bildiği yere kadar gitmektedir. İyilik yapan her sistem, her birey hem kendine bir şeyler kazandırmış olur, hem de çevresine katkıda bulunmuş olmaktadır. İyilik ve kötülük her birey özgü bir düşünce sistemidir. Kötülük yapan aslında kendine yapmış oluyor. İyilik ise doğru yolun en erdemli yolcusu gibidir.
 

 
Toplam blog
: 67
: 1093
Kayıt tarihi
: 13.09.08
 
 

Anadolu üviversitesi menzunuyum. Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak  İzmirde faliyetime devam..