Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '19

 
Kategori
TV Programları
 

İzleyici Ne İster

Hemen her gün tüm kanalların yarış halinde olduğu dizi film furyası artık kabak tadı verdi iyice, kanallar farklı, oyuncular, farklı ama senaryolar bir birinin benzeri, ya erkeğimiz genç zengin kariyerli iş adamı, yada kızımız, çevrelerinde itici kadınlar veya erkeklere rağmen gelir durumları, yaşam durumları zıt iki kahramanı bir araya getiriyor. Sonra kavgalar, darılmalar, romantik barışmalar vs vs, yada aşiret, mafya dizileri hiç birinin diğerinde farkı yok. Normal yaşamda asla olmayacak senaryolar hayal edilebilir ama iki, üç sezon saçma sapan bahaneler ile kavuşamamalar, patlamalardan kurtulmalar, bir aşiret ailesinin annesi yada babasının katı görünümlü hal ve kuralları hiç değişmiyor. ve hiç bir zaman değişmeyecektir. Çünkü izliyoruz ve olmayacak dizileri liste başı yapıyoruz.

Çevreme bakıyorum kimse memnun değil ama izliyor, çünkü prodüktörlere, tv kanal idarecilerine, yarışma programlarına mahkumuz tv başında, başka seçenek yok, eskiden dizi olurdu ama 1 saat sürerdi şimdi yeni bölüm 2 saat yeni bölüm öncesi geçmiş haftanın özeti 1 saat aralara reklamlar ile akşam 20:00 da oturduğumuz dizi 23:50 de bitiyor. İzleyici seviyor izliyor o yüzden yükseklerde izlenme oranları diye bahane var ama aslında izleyen yok, izleyicinin gerçek anlamda dizi kültürünü sorgulayan yok, onun yerine senaristlerin, yönetmenlerin dikte eder gibi algılara soktuğu konular var, benzer konuların olma sebebi ise üretim yok . Yeni bir şeyler bulma çabası yok, basit yoldan benzer dizileri farklı isimler ile çoğullaştırma var.

Sadece tv dizilerimi yaka silktiğimiz.

Sinema filmleri o hep bitik. Efendim 1. hafta şu kadar izlendi falan filan. Örneğin komedi kültürümüzü küfre bağladılar, küfür yoksa gülen yok, bu da şu demek komedi filmi yapacaksanız ana avrat söveceksiniz izleyici seviyor, küfür olmazsa izlenmez. Yok kardeşim yok sevmiyoruz. Biz Zeki-Metin veya Kemal Sunal-Şener Şen gibi  çoğaltacağımız bir çok ustaları küfürsüz sevdik. En büyük küfür olarak görmek istersek Kemal Sunal' ın meşhur lafı olan bir kelimedir. Ama yıllar geçmiş halen izleniyor, oysa yeni komedi sinema eserlerine 3. izlemeden sonra dönüp bakmıyoruz bile. Aşk-Dram tarzı sinema eserlerinde ise bir kaç istisna hariç tv dizilerinin tek gösterimlik hali oynanıyor. 

Yarışma programlarının da geneli facia, çoğunda nasıl bir eğitim sisteminde olduğumuzu görüp ağlamamız gerekirken gülüyoruz. Hele bir yarışma var ki, insan nasıl şirin görüncem yada ben daha farklı olup ilgi çekeceğim diye erkek-kadın farketmez Eşi' nin eksik yanlarını, kendilerinde kalması gereken zayıf taraflarını güzel bir şey gibi kahkaha' lar ile anlatır.

Yemek programlarına hiç girmeyeceğim.

Gördüğünüz üzre hemen her programa hakimiz, ama izlediğimizden sevdiğimizden değil, bizi mahkum ettiklerinden, tabiki izlemek zorunda değiliz ama bir gerçekte var ki toplumun büyük çoğunluğu mesai sonrası belli özel zamanlar hariç akşamı evinde geçiriyor ve çokta fazla seçenek yok.

En büyük sorunda bir çok insanın seyrettikleri yayına göre bir kişiliğe bürünmesi, kimi kendini polat, çakır veya koçovalı sanıyor, kimi tahir, kimi nefes, gerçek hayatta kabul etmeyeceğimiz karakterleri kahraman yapıyoruz dizilere göre nefes alıp veriyoruz. Toparlanamıyoruz kendimiz olamıyoruz.

Maalesef tatil sezonu bitiyor. Psikolojik yıkım erozyonuna dönüşümüze az kaldı.

İnşallah yeni sezonlarda İzleyicinin gerçek beklentisine veya yaşam kültürüne daha uygun yapımlar yapmayı düşünen bir jenerasyon gelir.

 

 
Toplam blog
: 39
: 115
Kayıt tarihi
: 06.09.18
 
 

Gümrükleme hizmeti veren özel şirketin ith.müş.temsilciliğini yapıyorum, mesai dışında vaktimi ai..