Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Engin Şahin Karadeniz

http://blog.milliyet.com.tr/shaka35

10 Eylül '08

 
Kategori
Anılar
 

İzmir fuarları.

İzmir fuarları.
 

İzmir Fuarı Ana Girişi


Fuarın ilk anısı ben de rahmetli ninem ile gezmeler olarak kalmış. Lunaparkta bir akülü araba vardı. Ona binmek ve dolaşmak. Hiç unutmuyorum arabanın aküsü bitmiş ve dolaşmaya yeni başlamıştım. Birden durdu. Beni indirdiler üstünden. Başka bir araca bindirmediler. Koyverdim tabi gözyaşlarını. Çocuğum daha. Sanırım ilkokul bile bana gelmemişti.

Minicik bir kara tren vardı fuarda gezinen. Şimdi yerinde koşu pisti var. Bedavasından gezinmek fuarda. Atlardık ona, karatren çuf çuf dolanır. Her ne kadar kömür kokusu yaysa da misler gibi gelirdi bana. Her yıl istisna yok furara giderdik. Ne gitmesi defalarca giderdik. Her geçen senenin etkisi ile biraz daha serpilip fuarda daha bir eğlence peşinde koşardık.

Tiyatrolar gelirdi izmire, fuara. Şenlik ve cümbüşlerin yanı sıra kültür de uğrardı şehre. Adı üstünde ya KÜLTÜRPARK, şimdi ne acaba ismi? Hala kültürse bu kültürü aramak gerek. Öyle bir namı vardı ki fuarın. Sanki karnavaldı, 20 Ağustos ve 20 Eylül arası düzenlenen karnaval. Gazinolar sanatçı ile dolardı. Rahmetli Barış MANÇO, rahmetli Cem KARACA ve rahmetli olmayan bir sürü sanatçı. Emel SAYIN, KİBARİYE, Bedia AKARTÜRK ve nasıl sayayım hepsini saymak lazım.

Bir sürü pavyonlar olurdu. Pavyon dedik ama eskiden öyle denirdi. Şimdilerde bunlar küçüldü ve adına stand denmeye başlandı. SSCB pavyonu, ABD pavyonu, ALMANYA pavyonu ve diğerleri. Bir de o yılın konuk ülkesi olurdu. Her birine giredik teker teker. Elimizde broşürler, bir o yana bir bu yana. Her ülkenin önde gelen kuruluşları o pavyonlar içinde kendini tanıtırdı. Şimdi o pavyonlar kadar olan yerler yaptık, adına fuar diyoruz.

Lise yıllarının ilk dönemi ve orta son dönemler fuarda çalışmaya başladım. Rahmetli Sezai İŞGÖREN'in büfesinde. Ne kıymetli adamdır ama. Allah toprağını bol etsin. Lunaparkın köşesinde büfe, arkamızda lunapark gazinosu, artık adlarını bile unutmuşum basmane kapısından girişte sağda da bir pavyon. Rahmetli Barış bir yerden şarkı çığırır, diğerinden de cem karaca. İki dost mu, iki düşman mı? Elbette sanatçılar düşman olamaz. Birini seven ona, diğerini seven diğerine. Sandoviç yapıyorum, hem de kömürde. Lezzet, sormayın gitsin, tadı hala damağımda. Bir de ismini unuttum artık bir abimiz vardı. Bir turşu hazırlardı, dillere destan. Gece Emel abla konser bittimi doğru bizim büfeden geçer, sosisli bir sandoviç ve turşu suyu içerdi. Hayran hayran süzerdik onu.

Büfe lunapark dibinde ya oyuncak seyret ama bineme. Çok severim oyuncaklara binmeyi. Hiç unutmuyorum, oyuncakçıda çalışan birine bedavadan sandoviç vermiştim. O da bedavadan beni bindirecek. Çocuk aklı işte. Sezai abi kulağıma bir yapıştı ki uzadı. Hala uzun değil ama bir de nasihat. İşte kulağımdaki uzunluk bu nasihatın etkisi olan küpeden. Dünya tatlısı sezai abi. Allah rahmet etsin.

Gençleştik makarna ve biralar içtik. Sevgililerimizi ilk oralara atardık. Sevgili kolda, gözler oyuncaklarda. Herhalde ben hala büyümedim ki gözlerim hala oyuncaklarda. Çok küçükken birde kaybolmuştum fuarda. İçinde bir karakol vardır bilirmisiniz. Hah işte orayı ben iyi bilirim. "Şahin karadeniz isimli bir çocuk bulunmuştur. Ailesinin fuar karakola gelmesi". Sadece ben olsam neyse, neredeyse hergün birileri kaybolur. Kalabalık akın akın, koptunmu ailenin elinden artık soluk nerede alınır bilemem. Sonuçta hep şu karakola gidersin. Anons ederler benim için yaptıkları gibi. Rahmetli babamın gelişini hiç unutmuyorum. Kızacağına gülüyordu.

Ey güzel izmir fuarı, sana neler oldu böyle. Artık açılış ve kapanış tarihini bile bilemiyoruz. Eskiden öylemiydi. Kimse ne zaman açılacak diye sormazdı bile. Çevre il ve ilçelerden akın akın gelirlerdi. Oteller hınca hınç dolardı. Bir sürü akraba, eş, dost o günler bizleri hatırlardı. Gelirler, gezdirirdik fuarda. Şimdi kendim bile gezmiyorum, adında öte birşey kalmayan fuarda.

Kim yaptı, kim ettiyse fuar artık fuar değil. Zamanı küçüldü, içi küçüldü, eğlencesi küçülmedi o yok edildi. Bildiğim kadarı ile bir dedikodu vardı bu konuda. İstanbul fuarları izmir yüzünden zayıf kalıyormuş. Bu sebebten izmir fuarının ucundan azıcık kesmişler. Hoş sünnetçi ehil değildi galiba baya bir kaçırmış. Millet ülkesini, şehrini tanıtmak ister biz ise unutturmak. Hayret arkadaşlarım var mı böyle şeyler. Şimdi brazilya, karanaval çok üzün sürüyor dense ve kısaltılsa ne olur? Kuş olur değil mi? Unutulur gider bu karnaval. Birileri de bloglarda anı olarak yazar işte.

Oysa izmir'e gelenler ceplerindeki birikmişler ile gelirdi. Oteller, satıcılar, ticaret ve ziyaret oldukça iyi nasibini alırdı. Şimdi bekle de bir sebeb bulsun millet, izmire gelmek için. Varken yok et sebebleri, sonra turizmde canlılık iste. Basmanedeki otller bitli oteller gibi yalnız kalsın, gazino sektörü sadece istanbulda kalsın. Fuarın içinide betonla otopark yapılsın. İyi kar var bu işte. Sorun bakalım İzmir'in simgesi ne? Karşyaka izmirin gülü, kordon boyu seyrine düştüm, Konak saat kulesi, kemeraltı çarşısı. Başka neler var, ben sayamadım siz sayın. Hangisi eski fuarın çektiği yerli ve yabancı turisti çekiyor.

Peki sayın yönetici beyler siz neler yapıyorsunuz allah aşkına? Neden yok ediyorsunuız eski güzellikleri ve ticaret hayatını? Bir bakın eski hesaplara, haydi hodri meydan. İzmirin eski fuarının gelirini şimdi elde edebiliyormusunuz? Vallahi ben belediye başkanı olayım, kültür şehri yapacağım bu şehri. Kültür parkın şanınıda geri vereceğim.

Saygılarımla..

 
Toplam blog
: 42
: 5769
Kayıt tarihi
: 14.07.08
 
 

Bazen icatci, bazen inatçı, hayatın her tonunda yürüyüp giden biriyim. Amatör fotoğrafçılık son m..