Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '11

 
Kategori
Dünya
 

Japonya'da nükleer alarm

Japonya'da nükleer alarm
 

Soğutulamayan nükleer reaktörlerin bir an önce kontrol altına alınması için bütün ülke kenetlendi...


Belki de bizden çok uzakta olduğundan dolayı haberlerimizde pek yer bulamayan, uzakdoğudaki büyük deprem sonunda yaşanan gelişmeler tüm dünya tarafından dikkat ve kaygıyla izlenmekte. Japonya'da yaşanan yıkıcılığı yüksek büyük depremin ardından yaşananlar adeta felaketler zinciri şeklinde devam etmekte. Önce hemen deprem sonrası ülkenin kıyı yerleşimlerini vuran dev tsunamiler sonrasında ise depremin ve tsunaminin zarar verdiği, başkent Tokyo'nun 220 km kuzeyindeki Fukushima Nükleer Enerji Santralinde meydana gelen hasar ve yayılan radyasyon.  

Japon halkı için ne talihsizliktir ki, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen, ABD tarafından Japonya'ya atılan atom bombalarının yaşattığı felaketin izlerini hala taşıyan bu ulus, bu kez de enerji üretmek üzere kendi elleriyle yaptıkları nükleer santralin depremden sonraki hasarından sonra başlayan radyasyon tehlikesiyle karşı karşıya. Bölgede kalıcı ve büyük kitleleri etkileyen bir zarar oluşmaması için Japon yetkililer ve santralde çalışan görevliler her yolu deneyerek zaman karşı büyük bir çaba sarfediyorlar.  

Ünlü Japon kanalı NHK World'un yaptığı son yayınlarda, 17 Mart perşembe günü itibariyle, depremden zarar görmüş Fukushima Nükleer Santrali çevresinde ölçülen radyasyon seviyesinde yükselme devam etmekte. Öncesine göre 350 kat artmış durumda. Bu tesisin 150 km çap mesafedeki çevresindeki şehirlerde de radyasyon oranları öncesine göre 20 kat artış göstermiş durumda. Sağlık yetkilileri, 1 saatlik bu oranlara yakın bir radyasyon maruziyetinin, bir kişiye karın röntgeni için kullanılan radyasyona yakın olduğunu söylüyorlar. Uluslararası Atom Enerji Kurumu(başkanı da aynı zamanda bir Japon) yaptığı açıklamalarda, dünya kamuoyunun radyasyon konusunda kaygılı olduğunu, radyasyon ölçümünü yapmak için Japon hükümetinin yaptığı ölçümlerin yanısıra kurumunun da ölçüm yapmak için bölgeye geldiğini belirtiyor. Nükleer alarm seviyesi şimdilik 7 üzerinden 5 olarak açıklandı. Geçmişte yaşanan Çernobil faciası 7. seviyedeydi, ABD deki Three Mile Island' da 1979 yılında meydana gelen nükleer facia da yine 5. seviyedeydi.  

Nükleer santralin kontrol altına alınabilmesi için santralde ölümü göze alarak ülkelerini korumaya çalışan görevliler ve itfaiyeciler, zamana karşı savaşlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Özellikle reaktörleri soğutmak için canla başla çalışan itfaiyeciler ve diğer görevlilerle akrabaları arasında dramatik anlar yaşanıyor. Bu görevi üstlenerek oraya giden bu insanlar, bunu kutsal bir görev olarak tanınlayıp aileleriyle vedalaşarak bölgeye yönlendiler. Ölümü göze alarak yardıma gitmeyi isteyen alan genç gönüllüleri engelleyen daha yaşlı gönüllüler, maruz kalacakları radyasyonun gençlerde kısırlığa yol açma riskinden dolayı kendilerini öne atıp bölgeye gidiyorlar.
Radyoaktif sezyum yumuşak dokuya plutonyum ise kemikleri ve karaciğeri etkiliyor. Uzmanlar Nitrojen ve argon izotiplerinin de yayılmış olduklarını belirtiyorlar. Ancak şimdiye kadar çok daha tehlikeli olan uranyum ve plutonyumun sızmış olduğuna dair bir kanıt bulunmuyor. Bir bilgi daha; bölgeye sızan sezyumun etkisinin sıfırlanması için yaklaşık 300 yıl gerekiyor. Olası bir plutonyum sızması 25.000 yıl, uranyum ise 700 milyon yıl radyoaktivitesini yitirmiyor.  

Yetkililer yaptıkları açıklamada, hasarlı nükleer santral çevresindeki bölgelerde yetiştirilen ıspanak, süt ürünlerinde ve şebeke suyunda sağlık güvenlik sınırlarını aşan miktarlarda radyasyon bulunduğunu, radyadyon seviyesinin düşene dek bu ürünlerde üretim ve satışın durdurulduğunu söylüyorlar. Araştırmalarıma göre bana sorarsanız, Japon halkı için üzülerek söylüyoru ama, Japonya'nın kuzey doğu bölgesinde 300 yıl kadar sağlıklı bir insan yaşamının sürdürülmesinin zor olabileceği yönünde gelişmeler ilerliyor.  

Her şey reaktörleri soğutmak için yapılıyor. Japon devleti bunun için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyor ve bunun için gerçekten inanılmaz bir çaba harcanıyor. Son olarak Japon yetkililer sorunlu nükleer santral problemine karşı her türlü yolu denediklerini, artık problemin kendilerini aştığını ve bütün dünyadan yardım beklediklerini açıkladılar. 19 mart cumartesi günü Japon hükümet sözcüsünün yaptığı açıklamada, özellike 3. reaktöre yapılan su püskürtme işleminin başarılı olduğunu, durumu biraz olsun toparladıklarını ama problemin ne zamana kadar biteceği sorusuna şimdilik bir cevap veremediklerini, hükümetin bunun için ellerinden gelenin en iyisini yaptığını belirtiyor.  

Yetkililer 20 mart pazar (bugün) ve pazartesi gününün çok kritik olduğunu, santraldeki ısınan reaktörlerin bir an önce kontrol altına alınması için canla başla çalışmaya devam edeceklerini belirten açıklamalar yapmaktalar. Eğer soğutma işleminde başarısız olurlarsa, en son yol olan derhal kum ve beton dökme işlemine başlıyacaklar. Tarihin en büyük radyasyon felaketi olan Çernobil' de de 7. seviyeye çıkan nükleer alarmdan sonra reaktörlerin üzeri kum ve betonla kapatılmıştı. Ancak Japon yetkililer öncelikli amaçlarının soğutma sistemlerini yeniden onarmak olduğunu belirtmekten geri durmuyorlar. Umarım Allah yardımcıları olur, Allah Japon halkının yanında olsun. Belkide şu anda siz bu satırları okuduğunuz anda, bu nükleer kabus tamamen kontrol altına alınmış olur diye ümit ediyorum.  

Artık nükleer enerjinin güvenirliği masaya yatırılmalı. Şu anda dünya üzerinde yaklaşık 500 tane nükleer santral bulunmakta, bunların da yaklaşık 4 te 1 i ABD de bulunuyor. Dünya bir an önce daha geç kalınmadan Japonya'nın başına gelen bu felaketten dersini çıkarıp, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi gibi daha temiz ve güvenli enerji kaynaklarına başvurmalı. Bu tür enerjiler üstüne çalışıldığı durumda nükleer enerji ve petrolden daha fazla verimli olmaya hazır, gözümüzün önünde insanlığın onlara bir şans vermesini bekliyorlar.  

Sevgiler...  

Emre1  

 

 
Toplam blog
: 21
: 3107
Kayıt tarihi
: 21.05.09
 
 

İstanbul doğumluyum... İstanbul da yaşamaktayım... Tıp Fakültesi'ni yeni bitirdim-bitiricem sayıl..