Kabirde dirilmek var mı?

"BİRİNCİ ÖLÜMÜMÜZ HARİÇ BİR DAHA BİZ ÖLMEYECEK MİYİZ? YALNIZ İLK ÖLÜMÜMÜZ , BAŞKA ÖLÜM YOK.VE BİZ AZABA DA UĞRATILMAYACAĞIZ HA!ŞÜPHESİZ BU BÜYÜK BİR KURTULUŞTUR.ÇALIŞANLAR BÖYLESİ BİR KURTULUŞ İÇİN ÇALIŞSINLAR." (Saffat 58-61)

Yukarıdaki ifadeler Saffat suresinde geçen ve cennette sohbet eden iki kişiden birine ait sözlerdir. Bu ayetlerden anlıyoruz ki insan dünyada sadece "bir kez" ölmektedir.Dolayısıyla insanoğlu dünyadaki bu ölümden başka bir ölüm de tatmayacaktır. Eğer kabirde diriliş ve ölüm olsaydı herkes için ölüm bir değil iki kez gerçekleşmiş olurdu.Bu ölümlerden birincisi klinik ölüm dediğimiz süreçle başlayan ve beyin ölümü ile noktalanan "Her nefis ölümü tadacaktır" ayetinin işaret ettiği ölüm ; ikincisi ise kabre konulduğunda canlanıp Münker -Nekir adlı meleklerin sorgusuna maruz kalacağı iddia edilen bedenin ölümüdür.Oysa görüldüğü üzere iki kez ölüm ve diriliş Kuran'a aykırıdır.Duhan suresi 56.ayette aynen bu düşüncemize ikinci bir delil teşkil eder: "Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur."

Şu an bazı arkadaşlarımızın Mümin suresi on birinci ayetindeki  "Onlar: Rabbimiz, bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Biz de günahlarımızı itiraf ettik. Bir daha (bu ateşten) çıkmaya yol var mıdır? derler." ifadesi ne olacak dediklerini duyar gibiyim. Bununla ilgili şunu söyleyebiliriz : " Kurandaki ölüm ve dirilişle ilgili tüm ayetleri yukarıda zikrettiğimiz Saffat ve Duhan suresindeki ayetlere göre değerlendirmeliyiz.Çünkü bu ayetler açıkça ölümün bir kez olduğunu ifade ederler. O halde Mümin suresindeki "iki ölüm"ün anlamı nedir?Mülk suresi ikinci ayete baktığımızda Allah şöyle der : "O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır."Görüldüğü gibi Cenab-ı Hakk,ölümü hayattan önce zikretmiştir. İnsanın hayat bahşedilmeden önceki durumunu ölüm olarak isimlendirmiştir.Bu elementer düzeydeki haldir ve Allah bu hale ölüm diyor. Deniyor ki bu ayetlerde takdim-tehir yapılabilir.Oysa burada takdim tehire zorlayacak bir neden yoktur. Dolayısıyla ölüler idik diriltti yani yok idik hayat verdi.Sonra tekrar öldürecek ve ahirette de diriltecek.Böylece biri "yokluğu" ifade eden ilk ölüm , diğeri dünyadaki her nefsin yaşayacağı ikinci ölümle beraber "iki defa öldürdün"ifadesi de anlam kazanmış olacaktır. Yine Bakara suresi 28.ayette de şöyle deniyor : "Ey kâfirler! Siz ölü iken sizi dirilten (dünyaya getirip hayat veren) Allah'ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda O'na döndürüleceksiniz." Bu ayetlerde de açıkça görüldüğü üzere Allah , insanın hayat sahibi olmadan önceki durumunu ölüm olarak nitelendirmiştir.

Şunu iyice kavramalıyız : "Ruhun (nefsin) kabirdeki bedene geri dönmesi(kabirde dirilmek) ; bedenin orada azap çekmesi Kurana terstir.

Dolayısıyla mezar başında ölüye telkinde bulunmakta Kurana aykırıdır.Mesela telkin ne peygamberimizin hayatında ne sahabenin yaşamında vardır.Telkin bırakın Kurani ölçüleri , dünyevi ölçülere göre bile apaçık bir haksızlıktır.Bu durum sınavda soruların cevaplarını öğrencilerden bazılarına vermek gibidir.Tam bir torpildir. Bu durumda şunu sorgulamak bizim en büyük hakkımızdır : "Telkini alamayan yani dağda , denizde veya yanarak ölen insanların suçu günahı nedir?

Yine birileri "Berzah alemi" diye bir alem oluşturmuşlardır.Bu alem hiçbir Kurani temele dayanmaz.Evet berzah Kuranda geçen bir kelimedir ama asla bir alem anlamı içermez.Berzahın Kurandaki anlamı "engel"dir. Şu ayet berzahın anlamını çok iyi ifade etmekte ve ölen nefislerin asla geri gelemeyeceğini de vurgulamaktadır : " Onlardan birine ölüm gelince: 'Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim' der. Hayır; bu söylediği sadece kendi lafıdır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel (berzah) vardır."  

Yalnız şu iki durumu birbirine karıştırma hatasına düşmeyelim : " Kabirde diriltilmek farklı şeydir , ruhun (nefsin) acı çekmesi veya mutlu olması farklı şeydir." Ölen insanın bedeni yeniden kabirde dirilmeyecektir ancak günahkar ruh elbetteki acı çekecek , mümin ruh ise ikramla karşılaşacaktır.Mesela nefsin(ruhun) acı çekeceğine dair delillerimizden biri Münafikun suresi 10.ayettir : "Ve sizden birisine ölüm gelmesinden, “Rabbim keşke beni yakın bir zamana kadar ertelesen de böylece ben sadaka versem ve salihlerden olsam, olmaz mı?” demesinden önce, sizi rızıklandırdığımız şeylerden infâk edin." Bu ayetten anlaşılacağı gibi nefis dünyaya geri dönmek istemekte , bir şeyleri yanlış veya eksik yaptığını düşünmekte ve pişmanlık duymaktadır.Bu nefsin (ruhun) acı çekmesi değil de nedir?

Yine aynı şekilde mümin olarak ölen biri cennet bahçelerine girmişcesine mutluluk ve haz duyabilir. Buna delilimiz ise Yasin suresi 26-27.ayetlerdir : " Gir cennete! denildi. Keşke, dedi, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını kavmim bilseydi!"

Kısaca şunu söyleyebiliriz : " Ölen nefsin(ruhun)kabirde tekrar bedene dönmesi ayetlere göre imkansızdır.Ahiretten önce kabirde diriliş yani kabir alemi delilsiz bir inanıştır. "Böyle bir alem olacak ve Cenabı Hakk , vahyinde bu alemden hiç bahsetmeyecek  , öyle mi?" Bu mümkün olan bir durum değildir.Yalnız dünyada gereği gibi yaşamamış nefislerin pişmanlıklar içine düşüp acı ve ıstırap çektiğini ; mümin nefislerin ,özellikle de şehitlerin mutluluk ve ikram içinde olduklarının da bir kenara itilecek konular olmadığını hatırlatmak isterim.

Şunu da zihninizin bir köşesine yazmanızı isterim: " Hadis kitaplarında aktarılan kabir hayatı ile ilgili rivayetlere baktığımızda bunlar "ahad haberler"dir. İtikadi konular ise ahad haberlerle oluşturulamayacak kadar önemlidir ve bu konu ile ilgili "mütevatir"kabul edilen hiç bir rivayete rastlanmamıştır."