Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '15

 
Kategori
Güncel
 

Kabız oldum, yazamıyorum!...

Kabız oldum, yazamıyorum!...
 

internetten alınmıştır


Köylü vatandaş, önündeki demli çayı yudumlarken, başını kaldırıp yüzüne bile bakmadan "neyin var" diye soran doktorun karşısına oturmuş:

"Hiç sorma doktur be..." demiş..."Bağırsaklarımın hiç düzeni yok, af buyur s.çmam hiç düzgün değil... Gün oluyor aha şu önündeki bardağı koy iç; gün de oluyor ki ağzına alsan dişin kesmez"

Şimdi bu fıkrayı niye anlattım... Benzeri şikayetler MB'de de yaygınlaştı da ondan... Son zamanlarda Blog ortamında bir kabızlık sorunudur gidiyor...İfrazat olmayınca ağlama tripleri artıyor.

Üstelik bizim saf köylü gibi, buradaki "aydınlarımız" kabahati kendinde aramıyor. Öyle ya "cumhuriyet aydını"nın hiç kabahatı olabilir mi?Elbette olamaz!!

Kabahat tabii ki memlekette ve memleketi yönetenlerde... Ülkenin durumu  şöyleymiş de, böyleymiş de bizim arkadaş yazma kabızlığına uğramış, yazamıyormuş... Vah, vah!

Meğer, ülkede yoksulluk varmış da bizim velüt bloggerimiz ondan yazamıyormuş... Ülkenin durumu hiç iyi değilmiş, moraller bozukmuş... Bu ortamda ne yazılabilirmiş ki!!

Yahu, şurada çoğumuz altmışına merdiven dayamış insanlarız; bu ülkenin yetmişli yıllarını, seksenlerini, doksanlarını iyi biliriz... Hangi yokluktan, hangi yoksulluktan, hangi kargaşadan bahsediyorsun?

Eğer, kendi yaşadıklarını zihnin sildiyse -ki senin sorunun zihninde değil zihniyetindedir- şu Kemal Sunal filmlerini izle... Türkiye, eskiden nasılmış, nerdeymiş, şimdi nerelerde... İnsaflı ol!... Bu insafsızlık seni kabız yapıyor işte...

Yokluksa, bunun kralını geçmişte biz yaşadık; anarşi terörse kapılardan çıkamadığın günleri ne çabuk unuttun... Şehit cenazeleri ise, otuzlu kırklı sayılarla geldiğini biliriz(Allah korusun)

Şimdi, kendi "bitmişliğini" görmeyip olup bitenleri bahane ediyor; buradan da ağlamaklı tiripler atıyorsan sana diyeceğimiz şudur: Bir Atamlık barutun vardı, attın bitirdin, senin derdin bu...

Zaman değişiyor, ülke gelişiyor; eski Türkiye'ye ayak bağı olan vesayetler birbir ortadan kalkıyor... Bu "bağımsızlık mücadelesi"nde bedel de ödeniyor; şehitler de veriliyor.

İnşallah yakın bir zamanda bu lanelti terör de bitecek... Bu ülke insanı bu beladan da kurtulup güvenli bir geleceğe daha emin adımlarla yürüyecek... Ama sen kabızlıktan kıvranmaya devam edeceksin.

Çünkü senin derdin başka... Dediğim gibi, sen hala o eksi Türkiyenin havalarını istiyorsun... Günümüz gençliği, Twitter'da 140 karakterle inciler dizerken sen hala Köy Enstitüleri için ağıt yakıyorsun...

Devlet, milletiyle barışıp demokrasisini ileri götürmeye çalışırken sen hala "laiklik nöbetleri" ile sanrılanıyorsun...

Ne diyordu ulu Mevlana: "Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım!"... Elbette söyleyebiliyorsan, kendini yenileyebilmişsen, çağın gerisinde kalmamışsan...

Eskiyen sensin, tükenen sensin, fikir kabızı olan sensin... Bu ülke yeni fikirler, yeni anlayışlar elinde kendi geleceğine yürüyor.

Hem de, bu geleceği, geçmişinde bulmak üzere yürüyor... Sen "mazi"ni inkar ettiğinden, gideceğin bir "atinde" yok... Zaten, maça bir sıfır mağlup başlamışsın... Sen donup kalmışsın, zaman gollerini sıralıyor.

Bu kımıldayamamazlık hali seni kabız yapıyor işte... Sonra da tutuyor ülkeye, topluma, devlete, halka b.k atıyorsun; bunca kabızlığına rağmen!!

Başta anlattığım fıkrada, doktorun hastasına  ne cevap verdiğini merak etmişimdir hep...

Eminim, kabızlık çeken arkadaşlar da merak etmiştir... En iyisi, bu arkadaşlar bir doktora gidip fıkradaki köylü gibi derdini anlatsınlar... Bakalım doktor ne cevap verecek?

Doktorun cevabını da yazsınlar ki biz de meraktan kurtulalım...

Alın size bir yazı konusu işte!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..