Kabul edilmemiştir

2009 bütçesinin görüşüldüğü bu günlerde hiç meclis tv yi açtınız mı?

Meclis idare amiri maddeleri okuyor, başkan vekili hiç ara vermeden “kabul edenler, kabul etmeyenler, kabul edilmiştir.”

O sırada meclis sıralarında çok az milletvekili var. Kimi uyukluyor, kimi kendi arasında konuşuyor.

Meclis başkan vekili hiç ara vermiyor: “kabul edenler, kabul etmeyenler, kabul edilmiştir.”

İnsanın televizyon ekranına doğru seslenesi geliyor. Bir dakika abiler, sayın vekiller.

Neyi kabul ediyorsunuz?

Nedir bu bitmez tükenmez şekli kabullerdeki telaş?

Kabul edilen 2009 bütçesi.

Yani bir yıl içinde nereye ne kadar para harcanacağına karar veriliyor.

Burada kabul edilenler, eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe ayrılan kaynak demek.

Vekillerin bu ilgisiz tavrı ile başkan vekilinin bir mecburiyeti, ayrıntıyı yerine getiriyor olmanın sıkıntılı hali ile hiç ara vermeden “kabul edenler, kabul etmeyenler, kabul edilmiştir.” deyişi, acaba bu ülkede bütün işler yolunda mı dedirtiyor insana.

Eğer yolundaysa biz hissedemiyoruz demektir. Çünkü biz eğitime, sağlığa ve sosyal güvenliğe ayrılan kaynakların yetersiz olduğunu düşünüyoruz.

Bütçenin oluşmasında temel kaynak olan vergide adaletin olmadığını zannediyoruz. Toplanan vergilerde zenginden az. Yoksuldan fazla alındığı bilgisi var bizde.

Birde bunların yanında kaynak aktarımında zengine çok, yoksula az kaynak aktarıldığını görüyoruz bütçe dengelerinde.

Şimdi bu noktada şu soru geliyor akla: Neden bütçeyi oluştururken bu kadar ilgisiz davranıyoruz/davranıyorlar?

Bu sorunun cevabını verebilmek için hep birlikte düşünelim.

“Kaçımız , 2009 bütçesi görüşülüyor. Acaba bütçe hangi dengeler üzerine oluşturuldu?” diye merak edip araştırma ihtiyacı hissediyoruz.

Ya da geçen yılların bütçelerinde sağlığa ayrılan pay ne kadarmış, yeterli olmuş mu? Yeterli olmamışsa hükumet bu yıl bütçeden sağlığa ayırmayı düşündüğü miktarı arttırmayı neden düşürmüyor?

Bütçeden bizim ihtiyaçlarımız konu olduğunda yapılan kesintiler nereye aktarılıyor?

Kaçımız yukardaki Sorularına cevap bulmak için ufak da olsa bir çaba içerisine giriyor?

Bu soruya vereceğimiz cevap, çok az kişi şeklinde ise yaşadıklarımız normal , şaşılacak bir şey yok.

Elbette 2009 bütçesi görüşülürken, idare amiri maddeleri okur, başkan vekili de hiç ara vermeden “kabul edenler, kabul etmeyenler, kabul edilmiştir.” der. Ve o sırada meclis sıralarında çok az milletvekili olur, olanlarda ya uyuklar ya da kendi arasında konurlar.

Ama yağma yok bu ülkede bütçeye ilişkin sözü olan sendikalar, odalar, dernekler var.

KESK 2008 yılı bütçesine karşı yürüttüğü mücadelesini TMMOB ve TTB ile birleştirerek 27 Aralıkta tüm illerde alanlara iniyor.

1998 yılından bu yana kesintisiz olarak IMF patentli bütçe hazırlanmasına dur demek için meşaleli yürüyüşler gerçekleştiriyor.

2009 bütçesinde de Emekçilere, Yoksullara, İşsizlere yer olmadığını haykırıyor.

Destek olur eylemleri büyütürsek sözümüzde büyür.

Yine Manisa Sağlık Hakkı ve Hasta Hakları Derneği SAHHAD’ın öncülüğünde ve bir çok kuruluşun katkısı ile kurulan “Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu” var. Bu platformun üyeleride yarın yani 25 Aralık Perşembe günü saat 12.45 de Manolya Meydanında olacaklar. Onlarda sağlıkta yıkımın son adımı olan ve bütçe ile birlikte apar topar görüşmeye açılan “Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulama Yasa Tasarısı” na HAYIR diyecekler.

2009 yılı bütçesinde bizimde sözümüz olsun, eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe daha fazla ödenek ayrılsın diyorsak. Hastaneler işletme olmasın, Sağlıkta ticaret olmaz diyenlerdeysek her iki eylemede katılmalı ve sözümüzü büyütmeliyiz.

Sonuç olarak;

25 Aralık Perşembe günü saat 12.45 de Manolya meydanında “HERKESE SAĞLIK GÜVENLİ GELECEK PLATFORMU” basın açıklamasında:

27 Aralıkta KESK, TMMOB ve TTB'nin ortak düzenleyeceği meşaleli yürüyüşlerde buluşalım.

Sağlıcakla...