Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Kader mi musibet mi? (2)

Bu gün 19 Mayıs…

Perşembeden beri annemlerde kalıyordum neredeyse 1 hafta oldu evden ayrıyım. Arkadaşım gelmişti İzmir den. Bazen melek gibi hiç ummadığım yerlerden yetişen insanlar var. Geldi kız arkadaşım. İstasyonda karşıladık.4 aylık minik oğlum ve eşimle. Önce yemeğe gittik. Sonra bizim eve . Sonra da annemlere. Eşim diyorum ama eşim olmayan eşim gelmedi tabi. Bir gece kaldı arkadaşım. Kafasını ağrıttım ama ne yapayım konuşacak bir şeyim kalmadı ki bütün aklımı ruhumu kalbimi bu olay kuşatmış durumda. Gece yatarken başımı okşadı bugünler geçecek dedi. O yatağına gidince gözyaşlarına boğuldum.

Rabbim !...Artık ne kendimi ne başkasını eğlendirebileceğim galiba. Ben bile kendimden sıkılmaya başladım. Bir an bile çıkmıyor aklımdan. Silmek istiyorum düşünmek istemiyorum ama olmuyor. Düşündükçe çoğalıyor içimde. İçim kaskatı. Yutmaya çalışıyorum yutamıyorum sanki. Affetmek istiyorum ama bir şeyler engel oluyor sanki. Niye ben diyorum niye ben. Aldatılınca bir türlü güzel şeyler gelmiyor insanın aklına. Hep kötü şeyler geliyor. Altı günlük aradan sonra eve döndüm. Eşim olarak hissetmediğim eşim gece görevi bitti ve aldı beni ve minik oğlumu annemlerden. Anneciğim canım benim onun da ne kadar acıyor yüreği farkındayım. Her ondan ayrılışımda gözleri gitme der gibi bakıyor. Ama kararlı gidişimi görünce bir şey de diyemiyor. Anlıyorum onu. Onun da gururu onuru rencide oldu. Kardeşlerine ve ailesine rezil oldu. Ben de anne oldum ve düşünüyorum. Benim küçük bebeğim büyüyecek okullara gidecek onu iyi bir şekilde yetiştirebilmek için çok çalışacağım ama birisi gelecek ve kalbini parça parça edecek yüreğini dağlayacak. Ben de gitme derdim.

Günahsız değilim ben de . Benim de hatalarım oldu. Bazen asileştim bazen duruldum. Gençlik kanı hızlı akıyor ; üzdüm ailemi. Bazen de onlar beni. Kendimi sorgulamaya başladım. Bu musibet kırdığım bir kalb yüzünden veya bir günahım yüzümden başıma gelmiş olabilir miydi? Ama bakmadım ben kimsenin sevdiğine yuva yıkmadım ben. Eşimi öpüp yatağına çağıran kuzenim ise hiçbir şey olmamış gibi güle oynaya evleniyor işte. Bir aileyi kahretmiş umurun damı.Bazen mağdem bu kadar istedin onu al ben boşanıyorum sen evlen diyesim geliyor. Ama o gecelikti. Benim dünyamı yıkana kadar. Sonrası ben ne yapayım tipim değil o çirkin adama benim yıllardır sevdiğim aşkım var oldu. O zaman ne istedi benden. Benim gözlerimdeki mutluluktu istediği. O mutluluğu yıkmaktı. Hayatımı bir zindana çevirmekti. O gecelik nefsinin isteklerini karşılamaktı istediği. Bak senin hayatını verdiğin çocuğunun babasını nasılda 2 öpücük ve bir kıvırtmayma yatağıma çağırdım sahip oldum hali vardı onda. Egosunu tatmin etti. O çakmağı yaktı . Tutuşturdu . Eşim olarak hissetmediğim eşim de körükledi yangını. Nefsine hakim olamadı o da. O hasta olacak 9 ay ve ben nefsime hakim olamayıp aldatacam onu. Allah yazdıysa bozsun bu çirkinliği.

Ve şimdi ne oldu o pişman bu pişman da en başta ben ve ailem yaşadıklarımızı nasıl unutacağız. Sırtımdaki iki bıçağın yarası ne zaman geçecek. Kalbim ruhum ne zaman huzur bulacak. Hani bir şarkı var kanatlanıp uçsan da beni aldattın. Hiç bir şey olmuyor eskisi gibi . Neyi beklediğimi bilmeden bekliyorum. Her gün onun acı çekişini pişmanlığını ayaklarıma kapanıp ağlaması belki de benim acımı azaltacak diye bekliyorum. Söyleyebileceğim her şeyi söyleyip rahatlamak istiyorum belki de. 5 vakit namaz kılışını dini kitaplar alıp okumasını gün boyu dini proğramları izlemesini seyrediyorum. Bütün pişmanlığını çarpıp toplayıp önüme sermesi belki de daha iyi hissettirecek diye bekliyorum. Bir şeyler daha yapmalı diyorum içimden bir şeyler daha hala yeterince iyi değilim.
Kime güveneceğim ben ? Kime inanacağım? Hiç kimse kalmadı etrafımda. Kimseye güvenim kalmadı. Kim ne zarar verecek diye tedirginlikle bakıyorum etrafıma. Belki de ihtiyacım olan uzaklaşmak herkesten her şeyden. Ufak sığınabileceğim yalnız kalabileceğim bir yer ihtiyacım olan. Bebeğim olmasa gidebileceğim en uzak yere giderdim herhalde.

Bugün 19 Mayıs 2010. Dört ay on dokuz gün geçmiş.

Daha önce bozuştuğum biri olunca gidecek yerim olurdu. Annemler teyzemler ananem kuzenler vs… Ama şimdi nereye gitsem kimin gözüne baksam canım daha çok yanıyor. Keşke güçlü olabilseydim keşke kimse bilmeseydi. Ama o kadar güçsüzdüm ki. 9 aylık hamile bir insan zaten yeterince agrasif ve duygusal oluyor ki böyle bir olayı kaldırıp sessizce halledebilmeyi benim kadar duygusal bir insan nasıl başarabilirdi? Kuzenime çok terbiyesiz mesajlar atmışım. Kötü olan ben oldum. Bu kadar terbiyesiz bir olaya nasıl sessizce terbiyemi bozmadan kalabilirdim . Kuran da bile mazluma dini sorulmaz yazıyor. Benim canım yanarken bu duruma sebep olan kuzenime ve eşim denilen insana yaptıklarım o kadar hafif geliyor ki. Ben o kelimeleri hayatım boyunca hiç kullanmadım oysa. Duyduğum ve o güne kadar bir kere bile ağzıma almadığım bütün küfürleri yazdım. Terbiyeli kuzenim ise üstü kapalı özür diledi sadece.

Bekliyorum içimdeki yangının rüyamdaki ağlamaların geçmesini bekliyorum.

Bugün 19 Mayıs 2010. Dört ay on dokuz gün geçmiş.

Ya Rabbim eğer bu sınavsa ne yapmam gerekir ne olur yardım et bana diyorum . Evet eşim pişman belki de bunu atlatabiliriz belki de zor olsa da başarabiliriz o zaman ne olur içimdeki sevginin öfkeye ve kine dönüşmesine ne olur izin verme. Biliyorsun ancak sen biliyorsun ben eşimi çocuğum yerine koydum ben eşimi anne baba yerine arkadaş dost ve sevgili yerine koydum. Bir tek sen biliyorsun o gece sonrası yüreğimdeki fırtınaları, şaşkınlığı, acıyı biliyorsun sanki kimsesiz öksüz kaldım sanki hayatımdaki tek inandığım güvendiğim insan öldü ve ben onun yasını tuttum ve tutuyorum hala. Ne olur Rabbim eğer bana diyorsan boşan bu herkes için daha hayırlıdır o zaman yüreğime soğukluk ver. Ama ne şekilde olursa olsun öfke ve kine kalbimi teslim etmeme izin verme.

Ailemde beni destekleyen kimse yok abım dışında. Bir abım istersen devam et yuvanı yıkma dedi bir o eşimin yüzüne bakabiliyor. Babam kızının 2. kez boşanmasını üstelik bu kez çocuğuyla kalmasını istemediği için suskun vaziyette ama annem onu öyle bir dolduruyor ki boşan da diyemiyor boşanma da diyemiyor. Şimdi ben gerekeni yapıp boşansam biliyorum babamın acıyla bakacak gözleri hep benim içimi acıtacak. Ama annemi ve babamı silemem ki hayatımdan. Annemlere ne zaman gitsem nasıl devam ettirirsin o bizim aileyi birbirine kattı kız kardeşimle ailemle ters düştüm o olmaz olası eşin yüzünden diyor ve orada kaldığım süre içinde sürekli bir şekilde laf açılıyor. Bir aya kadar işe başlamayı düşünüyorum bebeğimi de anneme bırakmayı. Ben yaram iyileşmeyecek biliyorum ancak böyle giderse kabuk da bağlamayacak.
Beni bir tek çok sevip de birden dünyası yıkılan bir kadın anlayabilir.Benim bütün hayallerim eşim üzerineydi. Ben eşimden 1 gün bile ayrı kalamayan onu gözlerinden her gün defalarca öpmeye doyamayan sevgi dolu biriydim. Bu niye başıma geldi diyorum bazen ve birden toparlanıyorum isyan etmemeli yaratana haddimizi bilmemiz gerek.

Aslında kimse umurumda değil önemli olan benim ne hissettiğim değil mi? Duygularım karmakarışık içim yıkık bir harabe. Yüreğimdeki sevgi bitip yerine başka duygulara bırakırken bu yuvaya yaptığım emekleri bebeğimin babasız büyümesinin acısını düşünerek tekrar rabbime dönüyorum ve diyorum ki Ya Rabbim ne olur eğer yuvama sahip çıkmam benim için hayırlı olacaksa yüreğimdeki acıyı al yerine sevgi ve o sınırsın merhametinden affediciliğinden bana da ver diyorum.Yok benim için ayrılık daha hayırlı ise yüreğimdeki acıyı al buz gibi bir soğukluk ver ama kin öfke ve sinir verme diyorum.Zaten gün gün gerçeği kabullenmeye başladım.Bu olay oldu.Nasıl oldu inanamıyorum ama oldu. Rüya değil kabus veya hayal değil gerçek.Ne yazık ki gerçek…

 
Toplam blog
: 2
: 1725
Kayıt tarihi
: 19.03.10
 
 

Ege Üniversitesi tekstil Anadolu Üniversitesi İşletme mezunuyum. Doğa yürüyüşü,bisiklet,şiir yazmak ..