Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '20

 
Kategori
Şiir
 

KADIN, CİNAYET BİZ VE DÜNYA

Güçlünün zayıfı hiç saydığı, gücün tek haklı olduğu dünya düzeninde kadınlar çocuklar, fakirler bu güç dengesinin acımasız çarkının dışında kalabileceği nasıl düşünülebilir?

Geçmişte İngiltere, şimdilerde Amerika, Amerika’nın işi bitince tahminlere göre belki de Çin dünya düzeninin tepesine çökecek gibi görünüyor. Kapitalizm ve emperyalizm doğayla savaşını kazandığı gibi tüm insanları bir kalıba soktu. Dünyada sınırsız talep yaratma arzularının tetiklenerek insanların ölene kadar aktif tüketici olduğu hiç kimsenin durumundan kesinlikle memnun olmadığı siyah saçların sarıya kırmızıya boyandığı, herkesin bir şekilde durumundan rahatsız olduğu rahatsız edildiği şu yılbaşı gecesinde henüz yaşı gencecik insanlar vücutlarındaki kusurlardan ötürü mutsuzluktan öldükleri onlar için yaratılan modellere benzemek için günlerce aç kaldıkları, yediklerine katılan kimyasallarla asla doyamayan bireyler yarattıkları şişmanlığın sebebi olanların, zayıflamaya da çareler ürettikleri, eğitimle hiçbir alakası olmayan vergi kaçakçılarının, kara para babalarının hastane sahibi, insan taciri ile ilk sermayesini kazanıp büyüyenlerin ilaç devleri olmaları  “arzu ve talep” çağının gereklerine son derece uygundur. Bu sistem kadın cinayetlerini önlemekten ziyade özünde zayıfın güçlüye itaat etmesi, etmiyorsa zorla itaat ettirildiği düzende kadın döverek sürekli gündemde kalan kişilerin sırf ünlü diye ekranlarda program yaptırılması, Türk ırkına hakaret edercesine Asena isimli gerçek adı Onur Çakmak ve kendisi aslen Rizeli olan bir kadını sistemin özünde Türk ırkının hırpalanması, kadınlara hakaret edenlerin ünlerinden hiçbir şey kaybetmemeleri, esas işi kadın satışı olan ve vergisini düzenli ödediği için vergi rekortmeni gayri Müslim vatandaşımıza devlet erkânın defalarca vergi rekortmeni madalyası vermesi bizde meselenin çok daha derinlerde kangrene dönüşmüş bir sorun ve sorunlar yumağı olduğu, durum düzelmek yerine daha da bozulduğu, bunun için yapılacak tek şeyin itaat edenlerin itaat etmek yerine karşı çıkarak bu tehditleri bertaraf edebilecekleri gerçeği, insanımızın sürekli bir kurtarıcı öncesinde padişah, sonrasında Atatürk, sonrasında siyasi parti liderleri de kendilerince halkta taban bulmuştur ama çözüm insanın özünde başkalarından değil, kurduğu birliklerden kendi kendini kemirmiş, kooperatif kurmuş kooperatifler yürümemiş, birileri derhal kurumun başına geçmiş ve önce kooperatifi kendi denetimine alan kişi veya kişiler bir nevi saadet zinciri inşa etmiş, babadan oğula geçen siyaset düzeni, sendikalara, kooperatiflere kısacası her yanımıza sirayet etmiş kiri hangi hukuk sistemi temizleyebilir ki?

Sistemi korumak üzere öne çıkan insanların genellikle babadan oğula geçercesine gelenin gideni arattığı kimsenin kimseyi dinlemediği bir sistemde belgesine bakarak bilgisi var zannedenlerle, parası olduğu için kendini kral zannedenler dağılan gelir düzeni ile günden güne evlerin için yapılan her dakika saniye kültürel bombardımanla sıradan insanın hali pek yaman değil, gerçekten durum pek vahimdir. Kadın cinayetleri konusu hem öyle sadece Türkiye’nin meselesi de değildir. Güney Afrika’dan Amerika’ya, Brezilya’dan Avrupa’da Almanya (artış hızı %10 civarında) hatta Fransa’ya her yıl düzenli artan vakaların başında kadın cinayetleri gelirken, bizde Türk aile yapısında aslında kadının anlamının diğer ülkelerdeki kadın ifadesiyle arasında kat be kat farkların olduğun biraz tarih bilgisine sahip olanların da bilebileceği gibi, Türk aile yapısını gözlemleyenlerin ayrıca görecekleri en değerli bilginin aynı zamanda sürekli bozulmayla karşı karşıya kaldığı görülebilir. Tüm dünyada kadın sayısının yüzde iki civarından az olduğu da bilindiğine göre, erkeklerin değil kadınların çok eşli yaşam sürmelerinin daha makul olabileceğini var sayabiliriz. Bu da ancak bozulmayla açıklanabilir. Herkes, her düşünen toplumu için iyisini istemek zorundadır. Bu öyle sözle, temenniyle, kanunla kaba kuvvetle aşılacak bir problem değildir.  Tüketimin ana motoru olan kadınlar hakkında mevcut düzenin bir fikrinin olmadığını düşünmek safdillik olur ve olmuştur. 1900’lü yılların başında Amerika’dan yola çıkan kadın ve misyoner aynı zamanda Türk Kadını üzerine bir proje ile yola çıkan düzenin öncüleri elbette ki kadın ve kadınla birlikte aile düzeni ne kadar talepkâr olursa o kadar iyi olacağı aşikâr idi. Korkarım öldürmeler hep olacaktır. Oluyor da bu tarih boyu değişmeyen en ve tek gerçektir ki savaşlar olur yenilen orduların kadınları tecavüze uğrar, Irak Suriye çok ırak değil.  Balkanlarda tecavüze uğrayan Müslüman Türkler, Yahudi, Yunan ordularının Anadolu’dan çekilme esnasında yaptıkları da farklı değildi ya. Aynı şekilde Karadeniz’de Topal Osman’ın boğduğu Rum çetelerin, Doğu Anadolu’da Ermeni çetelerinin tarih kitaplarına girmiş sayısız mezalimi vardır. Bilmiyorum Hitler’den bahsetmeye gerek var mıdır?

Kadınlar değil, tüm zayıflar ölecek bunu ben demiyorum bunu tarih diyor. Kadın erkekle eşit hatta önde tutan biz Türkler ne oldu? Ne oluyor? Asıl sorulması gereken soru  budur….

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..