Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '10

 
Kategori
Deneme
 

Kadın

Kadın iç geçirdi bir heves...

Topuk seslerini yüreğinde hissedip uzun uzun yürüdü. Bir yere yetişme çabasındaydı sanki, bir yere gitme. Bir telaş yürüyor, bilinmezliğe koşuyordu inadına. Kalp atışlarını bütün yiniyle hissediyor, bütün gözyaşlarını ellerinin tersiyle siliyor, dağılan makyajını usta dokunuşlarla toparlamaya çabalıyordu. Yüzünün kenarına minik bir gülümseme oturtuyor, gördüğü her insana içten içten gülerek "ben iyiyim" resmi çiziyordu bir daha hiç görmeyeceği insanların hafızasında. Arka fonda çalan müzik sonsuzluk kadar yakın, hissizlik kadar uzaktı sanki. Şarkıdaki kadın olma oyununu oynuyordu bir kez daha. Terk ediyor, aldatılıyor, seviyor ve en çok da gidiyordu. İçinde hissettiği müziğin kollarında sallanırken bebekler gibi, uyumayı bekleyen gözlerinden sicim gibi yaşlar süzülüyordu. İçinde durduramadığı bir özlemin, gözlerinin önündeki bedenleşmiş halini görmek daha da bir sersemlik yaratıyordu yüreğinde. Sokak lambalarının altında mendil satan çocuklar gibiydi yüreği, sevgi satıyordu... Çok kez kullanılmış, ama kir göstermeyen sevgiler satıyordu bağıra çağıra. Utanmanın ne olduğunu bilmiyor, kendini satan bedenlerin gözlerindeki utangaçlıkla kendi gözlerindeki hüznü karşılaştırıyordu. Hiç bitmek bilmeyen gitme isteğinin bu denli canını acıtacağını bilse, yapamazdı. Koskoca bir akvaryumda bilmem kaç kişi yaşama düşüncesinin sahibinin o olmadığından adı kadar emin olan kadın, paylaşmanın verdiği rahatsızlıkla daha da hızlı yürüyordu. Ne kadar hızlı yürüse, o kadar çabuk biterdi işte her şey. Ve o da o kadar hızlı yürüyordu ki bir an önce bitsin istiyordu bu yol. Koşar adım yürüdüğü bu upuzun yolda onun yoluna çıkan engeller onu dahada sarsıyor artık kim olduğunu nerde yaşadığını ve kime ait olduğunu unutuyordu. Belkide utanıyordu !

Kadın tüm sevgisini ceplerine yerleştirmiş, aynı o küçükken sevdiği masaldaki gibi birer ikişer izler bırakarak gidiyordu ardında. Yolun sonunda pastadan bir ev çıkmasada karşısına, biliyorduki o sevgileri toplayarak onun önüne getirebilcek biri vardı. Kadın yürüyordu...

İçinde binlerce his, yüzlerce düşünce, birden çok kırılganlık...
Kadın yürüyordu...

Yürüdükçe yüreğiyle birlikte büyüyordu. Belli mi olur belkide artık onun için yolun sonu geliyor, kadın ölüyordu...

Sen nerde olduğunu bilmediğim, hiç tanışmadığım. Gel...

 
Toplam blog
: 22
: 440
Kayıt tarihi
: 09.11.09
 
 

Anadolu üniversitesi sanat tarihi öğrencisiyim...