Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Kadınlar ne isterler(Bir de benden dinleyin)?

Kadınlar ne isterler(Bir de benden dinleyin)?
 

Ahh, ah! Neler istemez ki o yeryüzü tanrıçaları… İsterler istemesine ama nedense dillendirmezler pek. Gereği neyse, “söylemeden-söyletmeden” olsun isterler. Siz hiç “Aman herif, akşama gelirken bana 12 tane gül getir, kırmızı olsun haaa!” diyen bir hatun gördünüz mü? Göremezsiniz tabii ama beklerler işte.

Biz şimdi tutup da “ İpek göynek ve allı güllü entari isterler; beş metre altın zincir, bilekten dirseğe Adana burması isterler” deyip konuyu sulandırmayacağız tabii, olay çok ciddi çünkü.

Diyelim ki kırk yılın başı yemeğe götüreceksiniz hatunu… Arabanız ne marka olursa olsun, “lök” diye şoför mahalline oturulmaz hemen. Zarif ve ölçülü(abartmadan)bir hareketle arabanın kapısı açılır ve kraliçenin yerleşmesi sağlanır öncelikle. Usul budur ve muhakkak uyulması gerekir. Korkmayın. Sizi “minibüs muavini” yerine koymaz ve en azından 10 puan verir kafadan…

Mum ışığıyla aydınlatılmış loş masalarda sadece karın doyurulmaz tabii. Hele ki hoşlandığınız türde ve kulakları tırmalamayan müzik de varsa, ruhunuzu da doyurursunuz. Yeter ki o masaya oturmadan önce kraliçenin mantosunu alın ve sandalyeye oturmasına yardımcı olun.

Güzele, çekici olana ister istemez bakar insan… Ama o yanınızdaysa şayet, göz trafiğinizi kontrol altına almanız gerekir. Alerjileri vardır “fırıldak” gözlere. Televizyonda akşam haberlerini mi dinliyorsunuz, yoksa güzel spikeri mi süzüyorsunuz, bellidir onlara göre.

Yolda… Karşıdan karşıya geçerken belinden tutuyorsanız hafifçe… Koruma babında yani… Sizden “tek taş” hediye almış kadar sevinirler… Ama bir şartla tabii… Bütün bu tavırlarınız “içten” olacak ve sunilik kokmayacak.

Konu önemli tabii…”Kadınlar ne isterler?” diye google girdiğiniz zaman üç yüz yetmiş altı bin sonuç çıkıyor karşınıza… Milliyet Blog’da da en çok ele alınan konu bu. “Kadınlar sevgi isterler, şefkat ve ilgi isterler, ekonomik refah isterler, sert veya mülayim erkek isterler, korunmak, kollanmak isterler vs.” diye “prototip” akıllar veriliyor haliyle.

E peki…

Kadınlar “şehvet” istemez mi?

Zor bir soru değil mi? Sevgi, şefkat ve ilginin yanında pek aykırı kaçıyor bu istek ve nedense pek dile getirilmiyor.

Oysa “şehveti”, uzun süreli ilişkileri ayakta tutmaya yarayan bir “doping” olarak niteleyebiliriz. Yüz göz olmaya pek yatkın toplumlarda “öldüm, bittim aşkından” birliktelikleri, daha üç ayını doldurmadan “Nerede ulan benim çoraplarım?” düzeyine iniyor. Şehveti yaşatan bilinmezliktir, koruyan ise eşler arasında konulan mesafe duvarı. Yüz göz olununca yıkılıveriyor o duvar.

Ve başlıyor bir ömür boyu sürecek işkence…”Bacı-kardeş” durumları… “Çoluk çocuk” hatırına katlanılan eziyet!

Bu durumda nisa taifesi de ikiye ayrılıyor tabii…

“Aaa! Beni beğenen beğenmiş ayol!” diyen ve kendilerini “Bayan” diye niteleyen, “mesafe sevmeyen” hatunlar…

20 yıllık eşine “Lütfen çıkar mısın? Üzerimi değiştireceğim” diyerek sapla samanı birbirine karıştırmayan ve o ilahi mesafeyi koruyan “yeryüzü tanrıçaları”…

O tanrıçalar ki, bir şey istedikleri görülmüş değildir şimdiye kadar.

Size söylüyorum beyler…

Bir şey istemez onlar ama istediklerini alırlar.

Tutarlar elinizden usulca…

Götürürler pencere kenarına…

Onlara; “yeryüzü tanrıçaları” derler.

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..