Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Kadınları yazmak..

Kadınları yazmak..
 

Dün, yazılarımı çok beğendiğini söyleyen bir okurumdan şöyle bir soru geldi.

''Kadınları yazmak zor mu?''

Kafamda bu konuyla ilgili yazmak istediklerim vardı bu soru da üzerine katmerlendi.

Aslına bakarsanız kadın konusu bir yazı için tehlikeli bir unsurdur.

Siyaset yazarsanız hedefiniz bellidir.

Sizin görüşünüzü tutmayan birisi eleştirir ama bu sizi etkilemez fazla.

Bilirsiniz ki o zaten sizin düşüncenizi savunmuyor.

Mizah yazarsanız yine hedefiniz bellidir.

Mizah güldürürken düşündürme sanatı olduğundan güncel bir olayı anlatırsınız.

Birisi yine anlatımınızı beğenmez.

Bilirsiniz ki o da zaten sizin tarzını beğenmiyordur.

Ya ilişkiler?

Ya da kadınlar?

Kadın bir içim sudur dediğinizde birisinin çıkıp da ''hayır biz su falan değiliz'' diye isyan ettiğinde ne yapacaksınız?

Sen kendini bilmiyorsun diyemezsiniz.

Sen öyle değilsin ama başkası öyledir de denemez.

*

İlişkiler ve kadınlar konusu duygusal yazıların en önemli malzeme kaynağıdır.

Fakat bu kaynağı düzenli kullanmak gerekir.

Herhangi bir cinsiyeti gereksiz yere övme hatasına düşen nice yazarın ne yazısını ne de ismini hatırlarız.

Çünkü yazıları zaten temel kitlesince benimsenmemiştir.

Kadınlar çiçektir, böcektir demekle kadın milleti salaktır, her şeye kanar demenin orta noktası aynıdır.

İkisinin de temel bir dayanağı yoktur.

Birisi kendince ''ben farklıyım'' havası vermeye çalışırken diğeri de ''maço'' bir imaj çizmek ister.

Bende bugüne kadar gereksiz yere övmedim bir cinsiyeti.

Ben erkeğim egoizmine ne yazılarımda ne de hayatımda düşmedim.

Evet erkektim ama erkekliğimi sevişirken kullanmayı tercih ettim ve umumi tuvaletlerde.

Yazılardaysa sadece ilişkileri anlattım ve özellikle erkeklerin yaptıkları yanlışları.

Burada anlatılanların benzerini yaşayıp da bana teşekkür eden erkek okurlarım da oldu.

Kadınları hep melek gibi gösteriyorsunuz diye isyan edende.

İsyan etmekde haklıydı bu okurlar belki ama unuttukları bir şey vardı.

Çok değil 20 yaşında bir erkek ve kız düşünelim.

Bunların yaşayış tarzları aynı mıdır?

Geçtikleri yollar, çektiği sıkıntılar, yaşadığı ailesel baskılar aynı mıdır?

Bu yüzden bir kadını anlamak için önce yaşamına bakmak gerekir.

Erkek o anda kızı öpmek isterken kızın da onu istediğini sanar.

Kızın aklındaysa başka sorular vardır.

Ya bir gören olursa..

Ya beni bırakırsa..

Ya benden faydalanmaya çalışıyorsa..

vs..

*

Her ilişki kendi içinde farklılık gösterse de bazı temel kalıplar ve yanlışlar vardır.

Genele döküldüğünde anlatılan Ali'nin ya da Ayşe'nin yaptıkları değil ülkedeki binlerce kızın ve erkeğin yaptıklarıdır.

Ya kadınlar?

Kadınlar hakkında birşey yazıyorsanız gözlem ve anlatım gücünüz yüksek olmalıdır.

Kolay değildir bu durum.

Eğer kadınsanız ve erkeklere karşı az biraz nefretiniz varsa kısa zamanda sizde bir Dilek Önder olabilirsiniz.

Önünüz açıktır.

Ama erkekseniz ve kadın ruhundan anladığınızı düşünüyorsanız (ki bunu çevrenizdeki kadınların belirlemesi esastır) yazarsanız ve beklersiniz.

Ben bir Ahmet Altan, Haşmet Babaoğlu olacağım diye düşünüyorsanız havanızı almanız uzun sürmez.

Bu kadın ruhundan anlama konusunda da övünmemeniz gerekir.

Zira kadın ruhu ilerledikçe derinleşen bir okyanus gibi olduğundan her cümleniz sizi daha da batırabilir.

Dünyada bu kadar çok kişinin üzerinde konuştuğu ve belki de haklı olduğu tek konudur aşk.

Nasıl bir yemeğe tat katan baharatlarsa, aşk yazılarına tat katan da kadınlardır.

Kimi zaman sevgileriyle, kimi zaman acılarıyla.

Acıyı yaşatan erkek yazıya gömülürken acı çeken kadın su yüzüne çıkar.

Zordur kadınları yazmak.

Yazdığınız şeyler kadınlarca benimsenmedikçe sayıklamadan öteye geçemez.

Benimsenirseniz de zaten kadın bedeninin ötesine geçmişsiniz demektir.

Özgün Kaplama

 
Toplam blog
: 278
: 1369
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Küçük bir kız çocuğu masumiyetidir yazmak, her satırı her cümleyi her kelimeyi tekrar tekrar gözden ..