Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kadınların özlerine yabancılaştırılması

Kadınların özlerine yabancılaştırılması
 

İnternette, gazetede ya da dergilerde kadınlara yönelik alanlarda sıklıkla gördüğüm başlıkları ve içerikleri hemen hemen aynı bir takım yazılar var… “Sevgilinizi elinizde tutmanızın yolları”, “Eşinizi nasıl elinizde tutarsınız” türünden başlıklar ve altında birçoğu saçma sapan maddelerden oluşan yazılar…

Kadını sadece cinsel bir obje gibi lanse eden bu yazıları görmekten gerçekten rahatsız oluyorum… Hiç gerçek insani değerlerden bahsedilmiyor içtenlikten, samimiyet ve dürüstlükten… Kadınların sadece dişilik özelikleri ön plana çıkarılırken insani değerleri göz ardı ediliyor… Acaba erkeklerin bu değerlere önem vermemesinden ve kadınları sadece cinsel bir obje gibi görmelerinden mi?

Aslında bu yazılar kadınlar için bir hakaret niteliğinde olduğu kadar erkekler için de bir hakaret sayılır… Kadınları cinsel bir obje gibi gösterirken erkeklerinden kadını sadece bir cins olarak gören insani değerleri önemsemeyen varlıklar olarak lanse ediyorlar…

Ayrıca bu yazıların beni rahatsız eden bir diğer tarafı da yuvasına ve ilişkisine sahip çıkma görevinin sadece kadınlara yüklenmesi… Siz hiç erkekler için “Eşinizi, sevgilinizi vs elinizde tutmanın yolları” başlıklı bir yazı gördünüz mü? Bir birlikteliğe sahip çıkmak her iki tarafında görevidir. Neden sadece kadınlara yükleniyor bu görev… Neden her an ellerinin arasından değer verdiği insanların kaybolup gideceği korkusu ile yaşamaya mahkûm ediliyor kadın…

Sonra da bu baskı altında sürekli korku ile yaşamaya itilen kadınlar dengesizlikle suçlanıyor…. Sürekli korku içinde olan insanlardan nasıl dengeli davranışlar beklenir ki… Tabiî ki dengeyi bozan tek unsur bu değildir ama bana kalırsa önemliler listesinin ilk sıralarında…

Sadece dergi, internet ve gazetelerde yok bu tür telkinler birde toplumun kadına telkinleri var genç kızlara yeni evli kadınlara yapılan telkinler… Eşine karşı gelme Allah’a karşı gelmiş olursun, yuvayı dişi kuş yapar, Eşin ne derse sus cevap verme, o sana saygısızlık etse de sen sus, canım bir tokat atmış ne olur ki biz ne dayaklar yedik, sende kızdırmasaydın onu erkekler çabuk sinirlenir kadının hep alttan alması lazım vs. vs… Yayınlar kadınların kendilerini sadece cinsel bir obje gibi görmelerine neden olurken, geleneklerle kadınlara dikte edilen şeylerde kadınların kendilerini köle gibi hissetmelerini sağlıyor…

Geleneklerde de yine ilişkiye, yuvaya sahip çıkma görevi sadece kadına yükleniyor…

Peki erkeklere telkin edilen ne??? “Kız tavlamanın 50 yolu”, “Çapkın erkeğin el kitabı” türünden yayımlar… Telkin edilen; senin görevin sadece her ne pahasına olursa olsun bir sürü yalan, düzen ve oyunla tavlamak bırak ondan sonrasını kadınlar düşünsün, ilişkiye ve sana onlar sahip çıksın… Sen hayatını yaşa çapkınlık senin özün sen bir tanesi ile yetinemezsin senin suçun değil bu fıtratın(?)…

Ama son yıllarda görüyoruz ki kadınlarında fıtratları(?) bu yönde olukça gelişiyor… Eşlerini aldatan kadınların sayıları gittikçe artıyor… Kızlarını gözü gibi koruyup onu sürekli anlamsız baskılar altında tutun, oğullarının hayatına girip çıkan kızların sayısı ile övünüp babasının oğlu diyen ve oğullarının harcadıkları kızların kendileri gibi kızlarını gözünden sakınan babaların kızları olduklarını unutan erkelerden ve kendi yaşadıkları sıkıntıları bir yazgı gibi görüp kendine ve özüne yabancılaşmış, kızlarını da bu yazgıya mahkûm eden kadınlardan oluşan bu topluma müstahak mı acaba bu yozlaşma?

 
Toplam blog
: 28
: 1031
Kayıt tarihi
: 18.09.08
 
 

1983 doğumluyum. 2004 yılında Endüstri Mühendisliği Bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonraYöne..