Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '11

 
Kategori
Deneme
 

Kağıt helvadan parmaklıklar ve hakim/ Adil Amca

Kağıt helvadan parmaklıklar ve hakim/ Adil Amca
 

-“İtiraz ediyorum Hakim Bey!” Bu ceza fazla ağır değil mi? - tak, tak, tak!!!! - Şey…, yada hak etmediğim halde çekeceksem bu cezayı, suçumu hafifletecek haller neymiş öğreneyim en azından….. Sessizlik*……..................... 

Bir yargıcın kalemi kırması anındaki çatırtıyı duyuyor gibiyim, ama ortada ne kalem var/ ne hakim. O çatırtı sesi içimden bir yerlerden geliyormuş meğer(!!!) şöyle bir dolandım kalbimin dehlizlerinde; çatlayan damardan sızan kanı görünce , anladım ki ceza merci kalbimdeymiş. -Hükümsüz / sansürsüz öylece bekliyor beni. Hangi cezaevinde demir yerine tahtadan, iplerden vs. olabilir ki parmaklıklar? Aslında olabilir de pekala….Benim hücremde ‘kağıt-helvadan’ parmaklıklarım var mesela/ acıktığımda atıştırmalık niyetine (!)… Hüküm giydiysek sebepsiz yere, ağzımız tatlansın hiç değilse. Eee ne de olsa ‘suçsuz gösteren aynadan/ yansıyan/ suçlular hücresindeyim’ ben. Yakamda –tam da sol yanımda- küçük bir kartvizit asılı : “ tanımlanmamış”… tanı / teşhis falan konmamış…. 

Tanıksız çıkıyorum hakim karşısına. İkinci duruşmamda tanışık olduklarım, habersiz suç’umdan! Kalbimde olan bitenden habersiz hücremde sanığım işte. Salon boş / loş bir ışık altında ayakta kalan duygusuz yanımla ; karşımda Hakim/ Adil Amca , öylece bakışıyoruz. Havada asılı kalıyor umutlarım…Araf’ta asılı kalan umutlarım, düşüveriyorlar tahta masaya , - masaya vurulan her tokmak sesiyle - kırılıyorlar bir bir. Düşüp de kırılacaklarını bilseydim , hammaddesini ‘cam’ değil, ‘plastik’ seçerdim. Ah (!) Hakim / Adil Amca ; oldu mu şimdi? Bak; kalbimde sessizce hüküm sürüyorduk umutlarımla, kırılmasalardı yaşayıp gideceklerdi kendi hikayelerinde… ne de olsa kahramanlar ‘umut’ la beslenirlerdi hep hikayelerde! En iyisi mi bitir şu duruşmayı be Hakim / Adil Amca !!! Bitsin ve ben ‘kağıt-helvadan parmaklıklı / aynaları suçsuz gösteren hücreme’ döneyim. Acıktıkça her lokması kalbimden mideme doğru/ kaydıraktan kayarcasına / kayıp giden hücreme…Hem kilide de, gardiyana da gerek yok (!); yarısı yenmiş zaten parmaklıkların / eğilerek geçiyorum. Pamuk-helva şekerinden / pembe / bulutumsu yatağıma uzanıp; dalıyorum mışıl mışıl uykuya….. Süresizlik*______________ 

Uyanıp, gözlerimi açtığımda bakıyorum ki; ne kağıt- helvadan parmaklıklar var, ne suçsuz gösteren aynalarım / salon-malon yalan olmuş… Duruşma da sonsuz bir tarihe ertelenmiş. Tam da sevmeye başlamıştım ‘Hakim/ Adil Amca’yı…; bir sonraki duruşmada serbest bırakacaktı beni(!) Öyle anlaşmıştık….. 

 
Toplam blog
: 15
: 369
Kayıt tarihi
: 10.05.11
 
 

Dokuz Eylül Üniversitesi Görsel Sanatlar Öğretmenliği okudu. MEB'te resim öğretmenliği yapmakta. ..