Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ismail hakkı özsarı

http://blog.milliyet.com.tr/ihozsari

06 Ocak '16

 
Kategori
Deneme
 

Kahrol Zengo… Geber Zengo..!

Kahrol Zengo… Geber Zengo..!
 

alıntıdır


O gün kasabada olağanüstü bir heyecan vardı. Halk sokağa dökülüp yolun iki tarafına dizilerek olup biteni merakla izliyordu.

Önde Jandarma komutanı, arkada on kadar Jandarma askeri ve aralarında Zengo. Zengo ilerledikçe kalabalık bıçakla yarılmış olgun karpuz gibi ikiye ayrılıyor ve Zengo’nun önü açılıyordu. Halk bir taraftan kaçışırken, diğer taraftan da Zengo’ya tükürmeyi ihmal etmiyordu. Pencerelerden sarkan kadın, kız, çoluk çocuk hep bir ağızdan bağırıyorlardı:

“KAHROOOOL ZENGOOO”

“GEBEEEER ZENGOOO”

Şaşmamak mümkün değildi. Zira her eşkıyanın iki bilemedin en az bir seveni vardır. Zengo’nun en yakın akrabaları dâhil tek bir seveni bile yoktu. Yine en azılı, en azgın eşkıyanın bile uydurma da olsa bir iyiliği dillerde dolaşır; ne bileyim “Zenginden alır, yoksula verirdi” ya da “Öksüz, fakir gençleri evlendirirdi” derler. Onun için hiç kimse böyle şeylerden söz etmiyordu. Çünkü böyle bir şey yoktu.

Yakalandığında üzerinden sadece beş lira çıkmıştı. Oysa öldürdüğü her adamdan beşer lira almış olsa torbasının para dolu olması gerekirdi.

Zengo para için öldürmüyordu. Dünyadaki tüm insanları öldürüp tek başına kalmak duygusu tüm benliğini kaplamıştı. Daha doğrusu niçin öldürdüğünü de bilmiyordu.

Zengo’yu görüp de korkmamak olanaksızdı. Boyu iki metreyi aşkındı. Elleri adeta bir bel küreği gibi, ayakları ise bebek mezarı kadar büyüktü. Doğduğunda komşular “katır başlı bir çocuk doğmuş” diyerek kendisini görmeye geliyorlardı. “Anası bu çocuğa ayıdan gebe kalmış” diye konuşanlar bile vardı. Anlayacağınız tam bir hilkat garibesiydi.

Dağa ilk çıkışı evliliğinin ilk gecesiydi.

Zengo’nun babası köyünün ve cümle civar köylerin en zengin adamıydı. Oğlunu güzel bir kızla evlendirmek istiyordu. Bu nedenle komşu köyün en güzel kızının babasına bir sürü koyun ve beş yüz altın vererek kızı oğluna almıştı.

Gerdek gecesine kadar birbirlerini görmeyen kız ve delikanlı ilk bir araya geldiklerinde kız korku içinde titreyerek bayılır. Zengo yavaş adımlarla kıza doğru yürür. Gülümsemeye çalışır ama nafile çünkü gülmeyi bilmez. Geline yalvararak:

“Ne olur bağırma, istersen vaz geçelim. Yarın sabah babanın evine gidersin” diye söylenirken kızın bayıldığını fark eder. Soğukkanlılığını hiç yitirmeden kızı severken, okşarken boğup öldürür. Sonra da onu koynuna alıp sabaha kadar yatar, gün ışığı ile birlikte dağa çıkar.

Aradan bir hafta geçer. Zengo önce kızın babasını öldürür. Daha sonra iki kardeşini öldürür. Cinayetlerin ardı arkası kesilmez. Sıkışıp yakalanacağını anlayınca hemen sınırdan komşu ülkeye kaçar. Bu arada ünü aşrı aşrı memleketlere yayılır. Herkesin korkulu rüyası haline gelmişti.

Zengo nihayet yakalanmıştı. Zindana atıldığında idamdan kurtulamayacağı konuşulmaya başlanmıştı.

Savunmasını yapacak bir avukat bulunamıyordu. Çünkü Zengo’nun bir yolunu bulup hapishaneden kaçarak kendilerini öldürmesinden korkuyorlardı.

Nihayet kendisini savunacak bir avukat bulundu. Duruşma günü gelip çattığında avukat ne diyeceğini nasıl savunma yapacağını bilemez haldeydi. Yargıç: “Söz savunmanın” dediğinde bütün cesaretini toplayıp heyecandan sesi titreyerek söze başladı:

“Pek muhterem mahkeme heyeti, müvekkilim masumdur. O’nun sevgi, şefkat dolu gözlerine dikkatle bakarsanız böyle olduğunu siz de kolayca anlarsınız. Kendisine isnat edilen bunca suç, bu masum, bu açık çehrede vuku bulabilir mi? Elbette hayır.”

Duruşma sonunda salondan çıkıldığında Zengo avukatının elini öper. Çünkü tüm yaşamı boyunca kendisine sevgi dolu sözler eden tek kişi olmuştur.

Hapishanede kaldığı sürece avukatını paraya gark eder. Bir yandan da “Helal oldun böyle avukata” diye söylenir.

Yargıç kararını vermiştir:

“İDAM!”

Karar Yargıtay’da onanır.

Zengo’ya son arzusu sorulduğunda:

“Bütün paramı ve mal varlığımı avukatıma bırakıyorum” der.

İdam sehpasına giderken de “HELAL OLSUN BÖYLE AVUKATA, HELAL OLSUN BÖYLE AVUKATA” diye bağırır.

 
Toplam blog
: 291
: 1113
Kayıt tarihi
: 12.07.12
 
 

Emekli öğretmenim. Kitap okumayı ve düşüncelerimi paylaşmayı çok severim. Tarih özel ilgi alanımd..