Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '09

 
Kategori
Siyaset
 

Kakofoni…

Kakofoni…
 


Herkes konuşuyor. Maaşallah hiç susup bir dinleyen, ne oluyor diyen yok. Sadece konuşuyoruz. Konuştuğumuz şeyin ne olduğunu bilmeden, başkalarının fikirlerini önemsemeden konuşuyoruz. Sanki en yüksek perdeden bağıran kazanacak.

Konu önemli değil, kural falanda bize işlemez. Eğer aklımız öyle kabul etmişse o doğrudur.

Balkondaki saksıya hangi mevsimde hangi çiçeğin ekileceğini bilmeyiz ama konuşma konusu çiçekse botanikçiler yanımızda hiç kalır.

Emekli olduğum, işim gücümde olmadığı için zamanımın çok büyük bir bölümünü okumak ile geçiriyorum. Son günlerde yazar takımının bir kısmının gündeminde Hakimler ve Savcılar yüksek Kurulunun (HSYK) Tayin kararnamesi vardı. Neler yazılmadı ki. "Savcı Öz kaldı, kriz aşıldı" diyen de vardı, ""HSYK’da toplumsal talep kazandı, savcılar değişmedi" diyen de... Keza "Davanın Öz’ü sağlam" diyenle, "Korsan kararname krizi bitti, savcılar yerinde kaldı" diyen de.. Tabii bunların çoğu Türk yargısının tamamını ergenekon mahkemesi olarak görenlerdi. Birde adı geçen yargı mensuplarının yerlerinde kalışını bir hükümet zaferi olarak görenler var ki, bunlar gerçekten klinik vaka. Bu konuyu biraz açalım. Yüksek kurulda Adalet bakanı ve müsteşarın dışındaki üyeler istese hepsini başka yerlere tayin ederdi. Bu onların yasal görevi. Etmemelerinin nedenini biz ancak tahmin edebiliriz ki bu da sağlıklı olmaz.

Artık, en üst kademe görevlisinden emekli Ayşe nineye kadar herkesin ülkemizin demokrasi ile yönetildiğini, veya yönetilmek zorunda olduğunu kafasına sokması lazım. Kendilerini padişah sananlar, bu ülkeyi padişahlık rejimine kadar geriletebileceğini düşünenler, onların şakşakçıları, onların saf saf inananları, lütfen uyansınlar artık.

Demokratik rejimlerin olmazsa olmazı, Yasama, Yürütme ve yargıdır. Bu üç kurumda kendi içlerinde bağımsızdır. Hükümetin görevi ise, bunların uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlamaktır. “Seçim kazandım, yasama yürütme, yargı da neymiş, ben mutlak hakimim” diyenler ne kendilerine ne de oylarını aldıkları halka bir şey kazandırmaz. Yapacakları şey ancak kaos olur. Eğer bu fikirde israr ederler ve başarırlarsa bu yönetimin adı demokrasi olmaz. Olsa olsa faşizm olur.

(HSYK) her yıl belirli zamanlarda hakim ve savcıları gerek görürse başka yerlere atar. Bu onların işidir. Hükümetin değil. Ama son dönemde hükümet Adalet bakanı ve müsteşarını kurula sokarak kendini ilgilendirmeyen bir işe karışmıştır. Bu dönemde de önce bakanın ve müsteşarın toplantıya katılmaması, sonrada muhalefet etmesinden dolayı olağandan uzun bir toplantı dönemi yaşanmıştır. Bu durumdan en çok zararlı çıkanlarda tayin edilen personel olmuştur. Nedeni bu kişilerin çocukları olabilir. Okulların açılmasına az süre kala iki ayakları bir pabuca girmiştir. Ama bizim tuzu kuru yazar takımı bunları görmez.

Sonuç itibari ile ister emekli Ayşe nine ister hükümet, herkes kendi işini yapmalı, kendi konusunu konuşmalı. Değilse ortaya çıkan kakafoni oluyor.

Çarşamba, Temmuz 29, 2009

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..