Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Kalabalıpın içinde

Yalnız olmak demek tek başına yaşamak ya da sosyal olmayan, hiç arkadaşı olmayan bir insan olmak demek değildir… Yalnızlığın farklı
boyutları vardır… Çoğu zaman kalabalık içinde yalnızdır insan… Bazen de
fikirleriniz o kadar farklıdır ki karşınızdakinden el ele olsanız bile bir
okyanus vardır aranızda ve kendinizi tek başına hissedersiniz… Kimsenin sizi
sevmediğini düşünürsünüz kimi zaman... Kimi zaman da kimsenin sizi
anlamadığını ve bir ömür anlamayacağını... O kadar farklı boyutları var
ki yalnızlığın... Sizler de çoğaltabilirsiniz… Ama tek ve değişmeyen bir ortak nokta var o da hepimizin bir parça yalnız olduğu, hatta bazen yapayalnız olduğu...

Kalabalık bir asansördeymişcesine, birbirimize değmeden yaşıyoruz… Her birimiz kapıya doğru dönmüş, ellerini ya önünde birleştirmiş ya elinde tuttukları ile ilgileniyor ya da iki yana sıkıca yapıştırmış, kimseye dokunmamaya ve dokunulmamaya çalışarak…

Yalnızlık bazen bizi etrafınızda çok fazla insan varken yakalar. (derler ya yalnızlığa sormuşlar, en çok nerde gezersin diye… O da dermiş ki kalabalığın içinde…) Çok fazla arkadaşımız vardır, bütün partilere davetliyizdir, bütün davetlerin baş
konuğuyuzdur ve dünyanın en konuşkan, en neşeli insanı görünürünüz… Ama
gerçek şudur ki hepsini içimizdeki boşluğu kapatmak için yapıyoruzdur...
Biz aslında sonsuz iç huzuru arayan dünyanın en yalnız insanlarıyız belki de…. Sakin bir yerde bizi anlayacak biriyle geçirilecek bir tatile,
içten bir iki damla gözyaşı döktüğümüzde bizin içimizi hissedip bizi
anlayacak ve bizim gelecek günlerimizin çok güzel olacağına yürekten
inanacak ve size bunu inandıracak sadece birkaç dosta ihtiyacımız vardır…
Okyanusta serin sularda yüzmeye, ayaklarımızı çırılçıplak yapıp ıslak çimlere basıp bütün elektriğimizi atmaya ihtiyacımız vardır belki de... Belki de birkaç gün tüm telefonlarımızı kapatıp yakın bir köyde çilek yetiştirmeye…. Belki de fotoğraf çekmeye ihtiyacımız vardır, dünyayı daha önce hiç
görmediğiniz bir açıdan görmeye, bir fotoğrafla başka insanların
hayatları içinde yaşamaya ve kendimizi başkalarının yerine koymaya… Bir çift
anlamlı bakışın içinde kaybolmaya… Resim yapmaya ihtiyacımız vardır
belki de, evimizde sanat için oluşturduğumuz özel bir köşede, renklerin dansını
izlemeye ve boya kalemleriyle hayatımızı şekillendirmeye ve dünyayı görmek
isteyeceğimiz şekilde fırçamızı ileri geri özgürce hareket ettirmeye...
Daha fazla huzur için... Belki de yalnızlığımızdan böyle
kurtulacağız… Belki de güneşin doğuşunda bulabileceğiz sıcaklığı...
Kim bilebilir... Her insan ayrı bir dünya... Her insan ayrı bir yalnızlık
öyküsü barındırıyor...

Dostlukla…

 
Toplam blog
: 8
: 1083
Kayıt tarihi
: 27.09.06
 
 

15.08.1972 Samsun doğumluyum. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölüm..