Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '08

 
Kategori
Futbol
 

Kalkanların altında

Kalkanların altında
 

03 Şubat 2008- Şükrü Saraçoğlu Stadı


Türk Futbolunun son dönemlerde yaptığı atılım gözlerden kaçmamakla birlikte uluslararası müsabakalardaki gerek saha içi sonuçlar, gerekse saha dışı organizasyonlarda başarılı olunması elbette ki güzel gelişmeler arasında yeralmaktadır.

2005 Şampiyonlar Ligi Final Karşılaşmasının İstanbul'da oynanması, 2009 UEFA Final Karşılaşmasının Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanacak olması, 2010 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nın yine İstanbul'da yapılacak olması bu güzel ve sevindirici gelişmelere sadece birer örnektir.

Ancak bütün bunlara rağmen, bazı sıkıntılarımız da yok değil.

2009 UEFA Kupasına ev sahipliği yapacak Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın son zamanlardaki en büyük sıkıntılarından birisi de Çevik Kuvvet polislerinin müsabaka öncesi-esnası ve sonrasında takındığı sert tutumdur.

Özellikle derbi karşılaşmalarında misafir takım taraftarlarının olduğu tribünün yanında yeralan Maraton Lacivert Tribün içerisinde koğuşlanan Çevik Kuvvet polisi, oradaki ev sahibi takım taraftarları ile sık sık karşı karşıya gelmekte, maç sonlarında ise adeta hakem triosuna nazire yaparcasına tribünü boşaltma gayreti içerisine girmektedir. Halbuki misafir takım taraftarları stadın koltuklarını da yaksalar, söküp sahaya da atsalar, yan tribüne zararlı cisim de atsalar müdahalede bulunulmazken Fenerbahçe taraftarının maç sonlarındaki tezahüratlarını bırakın, maç içerisindeki hareketleri bile kısıtlanmaktadır.

Şöyle ki;

Maraton Lacivert Tribün, 650 koltuk kapasitesi olan, giriş kapısı diğer tribünlerden ayrı, bağımsız bir tribündür. Ve bu tribünün tamamı kombine bilet satışı uygulaması içerisindedir. O tribünden kombine alan 650 taraftar, bir sezon boyunca o tribünde maç izleme hakkını da almış olmaktadırlar.

650 kişilik tribünün misafir takım taraftarlarına ayrılan tribüne yakın olan kısmına ise, derbi maçları olduğu günler, yaklaşık 300 çevik kuvvet polisi girmekte, taraftarların para vererek almış oldukları koltukların üzerinde koğuşlanmakta ve o kısımdaki taraftarları merdiven üzerine ve diğer koltuklara sıkıştırmaktadır. Amaç nedir? Güvenlik..

Halbuki 1 koltukta 2 kişinin maç izlemesi zaten teknik olarak mümkün değildir. Fiziki ortamın yetersiz olmasının yanısıra müsabaka içerisinde taraftarların takımlarına olan destek veya rakip takım ile taraftarlarına olan baskı kurma çabaları da bu tribüne giren polisler tarafından engellenmekte, birçok defa taraftarlar ile polisin karşı karşıya kaldığı görülmektedir. Taraftarlar, haklı olarak kendi koltuklarının polis kalkanlarına terkedilmesini birçok defa kabullenememektedir.

Geçtiğimiz sezon oynanan ve Fenerbahçe'nin 2-1 galibiyeti ile biten BJK karşılaşması esnasında daha henüz 30. dakika civarında misafir takım tribünlerinden atılan yabancı maddeler karşısında birçok Fenerbahçe taraftarı yaralanmışken bu olay karşısında Çevik Kuvvet polisleri, şiddet içerikli tutumlarını yine Fenerbahçe taraftarlarına karşı kullanmış, tepki koyan ev sahibi takım taraftarlarını tribünde şiddet uygulayarak pasifize etme yoluna gitmiştir. Halbuki o müsabaka sonuna kadar misafir takım tribünlerinden, ev sahibi takım tribünlerine yabancı madde atılmış, tuvaletlerin fayanslarının ince ince kırılması suretiyle oluşturulan yaralayıcı cisimlerin zaten yukarıda olan tribünden, daha aşağıda olan Maraton Lacivert Tribün'e atılması karşısında Çevik Kuvvet mensupları yine ev sahibi takım taraftarlarına şiddet içerikli müdahalede bulunmuştur. Gerek yan tribünden gerekse polisin müdahalesi sonucu yaralanan taraftarların resimleri 4 Kasım 2007 tarihli Sabah Gazetesi'nde yeralmaktadır.

( Özellikle 7. resme dikkat. Arkadaki skorboardda 31. dakika oynandığı görülürken kırılan koltukların sahaya atıldığı görülmektedir. Ayrıca 23. resme dikkat. Atılan bu yabancı cisimler neticesinde yaralanan taraftarlar görülmektedir. )

03 Şubat 2008 tarihinde Galatasaray ile oynanan Fortis Türkiye Kupası Çeyrek Final ilk karşılaşması sonrasında ise Fenerbahçe taraftarının tribünden hemen çıkartılması yönünde hareket eden Çevik Kuvvet, yine şiddet uygulamış ve bu şiddet karşısında birçok taraftar yaralanırken maç sonrasında bir araya gelen Fenerbahçeli taraftarlar, bir sonraki hafta kendi stadlarında oynanacak olan Gençlerbirliği OFTAŞ maçında tribünde olmama yönünde karar almışlardı. Bu karar o dönemde ülke kamuoyunda sıkça gündeme gelmiş ve araya giren kulüp yöneticilerinin ikna çabaları sonucunda bu kararlarından vazgeçmek durumunda kalmışlardı.

Elbette ki polisimizin zor durumlarda zor koşullarda görev yaptığını bizler de biliyoruz. Zorlaşan hayat şartları altında gerginleşen ortamlarda bozulan psikolojilerin sonuçlarını da görüyoruz birçok zaman. Ancak bunların hiçbirisi, polisin savunmasız insanlara karşı şiddet uygulamasına neden değildir, olmamalıdır. Sonuçta bu bir spor müsabakası ve polisin görevi, o esnada orada güvenliği sağlamak ve kargaşayı önlemektir. Tribün içerisinde koğuşlanarak kargaşa önlenmez, önlenmediğini de birçok defalar gördük. Aksine kargaşa çıkar. Çıkmaktadır da. Çünkü taraftarlar, kendi koltukları üzerinde polislerin kendi yerlerini işgal ederek hareket ve davranış kısıtlanması karşısında iyice huzursuz olup çaresizce bu durumu kabullenirken bazen de istenmeyen olaylara karışmaktadırlar.

Şimdi yeni bir sezondayız ve derbilerin oynandığı bu haftalarda maalesef yine Çevik Kuvvet polisleri, Fenerbahçe taraftarının "para" ödeyerek satın aldıkları koltukları üzerinde koğuşlanarak o tribünde maç izlemeyi adeta çekilmez hale getirmektedirler.

Galatasaray-Porto ve son olarak Beşiktaş müsabakalarının bitiş düdüğünün ardından tribünün hemen boşaltılması talep edilmiş, müsabaka sonrasında taraftarların takımlarına olan destek tezahüratlarının bile kısıtlı ve sınırlı olması yönünde baskı uygulamıştır. Bu baskı sonrasında şiddet içerikli müdahale sonucunda birçok taraftar sözlü ve fiili tacize uğrayarak zarar görmüş, bazı taraftarlar gözaltına alınmak istenmiştir.

2009 yılı UEFA Finali'nin oynanacağı bir statta bu yaşananlar maalesef oldukça üzüntü verici olmakla birlikte gelecek adına endişe vericidir.

Gerek stad görevlileri, gerekse kulüp idarecilerinin de bu durum karşısında yapabilecekleri sınırlı olmakla birlikte bu tablodan en çok taraftarlar etkilenmektedir.

Demoratikleşme süreci içerisinde insan haklarına aykırı bir tutum olan bu durumda, özellikle şiddete uğrayan taraftarlar içerisinde çocuk ve bayanların da olduğu gözden kaçmamaktadır. Endişe veren ise, bu durumun son maçlarda diğer tribünlere de yansımasıdır.

İl Güvenlik Kurulu toplantılarında geçmişte alınan bir çok kararın uygulanmadığı veya keyfi uygulandığı görülmüştür. Polisin daha henüz müsabaka başlamadan tribüne girmesi, İl Güvenlik Kurulu'nda alınan bir karar mıdır bilinmez ancak polisin tribüne girdikten sonra taraftarların daha fazla gerginleştiği, kendi koltuklarında bir polis kalkanı olduğunu görmelerinin de o anki durumlarını olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir.

Önümüzdeki dönemde nasıl bir olay yaşanır bilinmez ancak bilinen bir gerçek var ki, Çevik Kuvvet polisleri arasında, "kalkanların gölgesinde" maç izlemek tuhaf bir duygu olsa gerek...

 
Toplam blog
: 39
: 1659
Kayıt tarihi
: 12.11.08
 
 

1973 doğumluyum, İstanbul'da ikamet etmekteyim. Özel sektörde görev yapmaktayım. Yaklaşık 5 yıldır..