Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '17

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Kalp Atışı 2. Bölüm, 1. Bölümden Daha İyi Ama Hala Türk İşi Değil, Kore İşi!

Kalp Atışı 2. Bölüm, 1. Bölümden Daha İyi Ama Hala Türk İşi Değil, Kore İşi!
 

Kalp Atışı 2. bölüm yayınlandığına, bende notlar ala ala izlediğime göre ve en çok da fikr-i takip gereği, paylaşmak şart oldu. :) Buyurun bakalım...


Kalp Atışı 2. bölüm yayınlandığına, bende notlar ala ala izlediğime göre ve en çok da fikr-i takip gereği, gözüme takılanları paylaşmak şart oldu. :)

Malum yaz sezonunda üç proje ilgimi çekti.

Show TV'nin Kalp Atışı, Star TV'nin Dolunay'ı ve Fox TV'nin Deli Gönül'ü...

Bu arada küçük bir not; Ateşböceği'nin de ikinci bölümünü izledim.

Bence o bölümü yayınlamak bile ayıp.

Aynı gün Kanatsız Kuşlar ile beraber, iki dizi dışında izlenecek doğru düzgün bir şey olmamasına rağmen, ikinciliği umarım marifet saymıyorlardır.

Kötü, çok kötü, çok çok kötü...

Ellerinde bir adet Seçkin Özdemir var.

Onun yakın planları, duran adam sahneleri ile ilerliyorlar.

Gerisi boş.

Yazık oluyor oyuncuya.

Acil olarak, net ve büyük bir hamle yapmaları lazım.

O hamlenin ne olduğu da gayet açık.

show tv

 

 

Neyse... Biz asıl konumuza dönelim yani Kalp Atışı 2. bölüm notlarıma:Espriler,sahneler, olaylar her şey hala birebir Doctors kopyası.

Beğendiklerim var, hadi canım dediklerim de.Yani birinci bölümü buradan yürüyelim, ikide koparız gibi bir kafaları yokmuş , bunu anladık.

 

Kalp Atışı = Sıfır senarist katkısı, sıfır yönetmen katkısı, net bilgi.

İzlerken tam kendinizi kaptıracakken, her seferinde gizli bir fren devreye giriyor.

Sanki şoför olma özentisiyle direksiyonun başına oturmuş bir aceminin arabasında seyahat eder gibi, gaz fren gaz fren ilerliyoruz.

O yüzden beğenilerim Koreli senaristler ve yönetmene, beğenmediklerim de Türk senaristler ve yönetmene gelsin.

Zira uyarlamak bizimkilerin işi.

Dolayısıyla,  kopyala yapıştır da, aynı şekilde bizimkilerin tercihi.

show tv

Kalp Atışı 2. bölüm izlerken anladım ki, dizinin en büyük sıkıntısı "kötü karakter" sorunu.

Hep aynı şeyi söylüyorum; kötü karakter dizinin bel kemiğidir.

Onu ne kadar iyi yazarsanız ve ne kadar zeki yaparsanız, ana kadın ve erkek karakteriniz o kadar parlar.

Kalp Atışı'nın kötüsü Bahar; öyle sorunlar çıkarmalı, öyle engeller yaratmalı ki, Ali Asaf ve Eylül arasında gerçek, sağlam, acımasız bir engel olmalı.

Peki Bahar öyle mi?

Hayır.

Bilakis konsantre zavallı.

Öyle ki sulandırsak memlekete yetecek kadar zavallı çıkar.

Ayrıca beceriksiz.Kötü bir doktor.

Şikayetten, dedikodudan, desteksiz yalandan başka bir şey yaptığı da yok.

Böyle biri, hangi konuda Eylül ile savaşabilir ki?

Hiç şansı yok.

Yani Eylül'e sorun çıkarma ihtimali eksilerde.

Dolayısıyla da Kalp Atışı'nın bel kemiği de yok.

Çok hızlı bir şekilde, Bahar karakterine destek atılmalı.

Ona zeki hamleler yazılmalı.

Doktorluk anlamında da Eylül'e rakip olacak kadar başarılı olmalı.

Hatta zaman zaman yenmeli.

Yenmeli ki, ortada maç olsun.

Seyirci de; gollere, direkten dönmelere, taca atmalara, hatalı şutlara doysun, heyecan yapsın.

show tv

İkinci eleştirim Gökhan Alkan'ın bazı şeylere garip garip gülümsemesi.

Bu hal, klasik Kore dizi erkek karakter halidir.

Zaman zaman biraz aptala kaçan, çocuksu bir duruş da diyebiliriz.

Onun kıvamının doğru ayarlanması gerekiyor.

Zira bu şekilde karizmadan fena halde yiyor.

Karizmatik ve çekici bir adam mı, yoksa şapşal mı arasında gelip gidiyoruz.

Tabi ki somurtmasından ve gülmemesinden, o alışık olduğumuz kasıntı duvar adam olmasından bahsetmiyorum.

Sadece o abuk, zamansız gülüş yok edilmeli diyorum.

Çünkü yılışık duruyor.

Mesela; kötü kadın karakterin kendisine her asıldığında, esprili bir cevap vermesi sinir bozucu.

İstemiyor gibi ama istiyor gibi de.

Asistanın kahveyle koştuğu sahnelere ne gerek vardı. Neredeyse hasta yakıyordu.

Oysaki dizi boyunca hastanenin ne kadar kuralcı olduğunun altı çizildi.

Yerdeki peçete yüzünden yönetici, çocuk gibi azarlandı.

Eylül önlüğünün yakası hafif kalkmış diye uyarı aldı.

Ama asistan elinde koca bir fincan sıcak kahve ile koridorlarda dakikalarca koşabildi.

Sonra aynı kahveli asistan, kadınların soyunma odasına bodoslama daldı.

Eylül önce "hop" dedi sonra giyinmişken nedense "bakma sakın" diye ekledi.

Bu arada bölüm boyunca karakterler hep kendi kendine konuşup durdu.

Ali Asaf' bir sahnede konuşurken gülerek, "neden acaba ben kendi kendime konuşuyorum" dedi.

Onu görünce, "çok şık" dedim.

Sonra bir baktım;  herkes kendi kendine konuşmaya devam ediyor. Öyle bir iki kelimede değil. Baya tirat modunda.

Sanırsın her birinin içinde, iki kişi var.

Herkes deli gibi...

Bak sen şu Korelilere... :)

show tv

Bu arada Eylül'ün en yakın arkadaşı Esma karakterini sevdim.

Alışıldık bir tip olmuş ama tatlı, sıcak ve gerçek duruyor.

Hastanenin yakınında bir cafe açmış.

Hoş nasıl bir yerse artık, iki kafadar sanki evlerinin bahçesinde oturuyorlarmış gibi manikür yaptılar.

Eylül ayağına oje sürdü deyim, siz anlayın.

Hepsinin suçu, bu kavurucu sıcaklar.

show tv

Kalp Atışı'nın tıbbi kısımlara gelince, genel olarak tabi ki bazı yerlerde sıkıntılar var ama çok da takılmamak lazım.

Bizde kan, yara göstermek yasak. Ona rağmen o sahneleri iyi kotarmışlar.

Bu arada babaların, Ali Asaf ile Bahar'ı evlendirmek istemeleri bir diğer saçmalıktı.

Hadi Bahar'ın babası saltanat için bunu isteyebilir ama Ali Asaf'ın babası asla bu işe kalkışmaz.

Karakter yapısına aykırı.

Zira o; adaleti, modern, düşünceli, iyi biri olarak kurulmuş.

Yıllarca yurt dışında yaşamış oğlunu, neden Bahar ile evlendirmeye kalkışsın ki?

show tv

Ve final...

Dün akşam sosyal medya hesaplarımdan da paylaştım, tatlı olmuş.

İlgiyi çeker dedim, nitekim de öyle oldu.

Bu sayede de; 2. bölümü izleyen büyükçe bir kitle,  3.bölüm için de ekran başında olacak.

Ve ratingler...

Hem Total hem de AB'de kalp Atışı 2. bölüm, ikinci sırada yer aldı.

Birinci sırada Şevkat Yerimdar var.

Bence her şeye rağmen, Ali Asaf ve Eylül sinerjisi tuttu.

Büyük ihtimalle de Şevkat Yerimdar'ı kısa zamanda geçip birinci sıraya oturacak.

Şu Kore hallerinden kurtulmayı başarırlarsa, birinciliği bırakın bir kenara, Kalp Atışı bir fenomene bile dönüşebilir.

********************************************************

Televizyon, sinema, yaşam, patiler, ilişkiler ve sokaktaki hayat üzerine diğer yazılarımı okumak istiyorsanız, http://www.bibaksana.com.tr adresli bloguma uğramayı unutmayın. :)

********************************************************

Bana ulaşabileceğiniz linkler:

Bibaksana: http://www.bibaksana.com.tr/

Bibaksana facebook sayfası: https://www.facebook.com/bibaksanablog

Bibaksana instagram sayfası: https://www.instagram.com/bibaksanablog/

Bibaksana Twitter sayfası: https://twitter.com/bibaksanablog

Bibaksana Google+ sayfası: https://plus.google.com/+BibaksanaTrblog

Bibaksana pinterest sayfası: https://tr.pinterest.com/bibaksanablog/

Bibaksana linkedln sayfası: https://www.linkedin.com/in/bibaksanablog/

Bibaksana tumblr sayfası: https://www.tumblr.com/blog/bibaksana

 

 

 

 
Toplam blog
: 172
: 1971
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

Okur, gezer, izler ve yazar...                 ..