Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '15

 
Kategori
Güncel
 

Kamu düzeni belagati, Gezi korkusu...

Kamu düzeni belagati, Gezi korkusu...
 

AKP iktidarı uzun süredir dilinden  “Kamu düzeni” belagatini düşürmüyor. Uzun süredir hem iktidar hem de muktedir olarak; hukuku, özgürlükleri, demokratik tepkileri, demokratik tepkilerin nerelerde dile getirileceğini, muhalefetin nasıl yapılacağını, kadının toplumdaki rolünü tarif ediyor.

AKP kafası farklı çalışıyor.

Bunlar mucit! O kadar demokratlar ki, biricik iktidarınız yurttaşın protesto hakkını kullanması için hiçbir masraftan kaçınmıyor sayın okuyucu. Miting yapacağın meydanı hazırlıyor.  

Zeytinburnu’nda denizi doldurarak şehrin dışında yer gösteriyor. Kadıköy’de yer gösteriyor! Kısaca Taksim hariç, İstanbul ahalisi iktidarın buyurduğu sınırlar içerisinde miting yapıp deşarj olabilir yani.

Yeter ki kamu düzeni bozulmasın, yeterki “ milletin …. koyacağız” diyen iş adamlarının kamu düzeninden sorumlu iktidara bir şey olmasın, zeval gelmesin!

Kamu düzeni önemli!

İstanbul’da Taksim ne ise Ankara’da  Kızılay Meydanı da o, iktidar için. Savaşa giden Romalı askerlerin karılarına bekâret kemeri taktığı kadar önemli Kızılay Meydanı.

Toplumsal muhalefet, siyasi partiler ve sendikalara yasaktır Kızılay. Yasaktır yasak olmasına da, toplumsal muhalefet defalarca özgürleştirmiştir Kızılay Meydanı’nı.

Özgürleştirmiştir ama her seferinde yasaklar iktidar, “kamu düzeni” sağlamak bağlamında Kızılay’a sokmaz protesto yapanları.

Kızılay’ın bitişiğindeki Güven Park, yakınlardaki Sıhhıye Meydanı, Kurtuluş Parkı, biraz uzakta Tandoğan Meydanı’nda miting, protesto gösterileri yapılmasın diye kilit vurulmaz meydanlara, oralarda “kamu düzeni”ne bir şey olmaz. Ama iş Kızılay Meydanı’na gelince değişir. Adeta “iktidar benim” demenin aracıdır Kızılay Meydanına konulan yasak.

Anadolu’nun her şehrinde, iktidarın yerel iş görenleri/uzantıları/uygulayıcıları tarafından yasak konulan meydanlar vardır. Biz dönelim şu “kamu düzeni” belagatine.

Malum olduğu üzere iktidar “iç güvenlik yasası”nı TBMM’den geçirmek için var gücü ile saldırıyor. Gerekçeleri çok masum bir şekilde sunuluyor, ortalama zekaya sahip yurdum insanını da ikna ettiklerini söylemeliyim. Efendim “toplumsal protestolarda molotof, demir bilye filan atılıyormuş yüzleri maskeli katılımcılar tarafından. Mala zarar veriyormuş göstericiler” işte bunu engellemek için “iç güvenlik yasası” çıkmalıymış.

İyi de, muhalefet (CHP-HDP) “getir molotof ve bilye atanlarla ilgili tasarıyı çıkaralım” dedi. Neden ses çıkmadı.

İç güvenlik yasası torba. İçerisinde yargının görevinin polise devredilmesinden polise verilen sınırsız yetkilerden vazgeçemiyor iktidar.

Hiç kimse güvende değil, devlet karşısında birey savunmasız..

Korku, toplumsal muhalefet korkusu iliklerine kadar işlemiş.

Sanıyorlar ki “biz bu yasaları çıkarırsak rahat ederiz, oyun sürer”.

Yanılıyorlar.

“Tarihin ders almayanlar için tekerrürden ibaret”  olduğundan habersiz, iktidarcıklarını korumak için, ülkeyi Esat’ın Suriye’si, Saddam’ın Irak’ı gibi muhaberat devletine dönüştürmek istiyorlar.

Zaten ülkede doğru dürüst işleyen hukuk sistemi olsa, asla sürdürülemeyecek olan fiiliyatlarına hayat öpücüğü kondurmak için çırpınıyorlar.

Yeni Gezi’lerden korkuyorlar.

Kaybetme korkusuyla biçarelikten Kabataş yalanlarına sarıldılar, camide içki içtiler, seviştiler yalanlarına sarıldılar olmadı. İktidarlarına meydan okuyan çocukların kanıyla boyadılar ülkenin sokaklarını. Yetmedi.

Şimdi oyunun son sahnesinde “iç güvenlik yasası” tedavüle sürülüyor.

Sözde “kamu düzeni” ni sağlamak için.

Hukukun, adaletin olmadığı, yolsuzluğun, yoksulluğun hüküm sürdüğü ülkelerde, yasaklar bir işe yaramaz ki…

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..