Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '08

 
Kategori
Siyaset
 

Kan imparatorluğu

Kan imparatorluğu
 

Bir önceki yazımda belirtmiştim. Türkiye’de yüzyıllarca beraber yaşamış Türk ve Kürt halkını birbirine düşürmek suretiyle kendi kişisel ve ülke menfaatlerini düşünenler bu yönde zenginliğimiz olan farklılığımızı kötü yönde kullanıp ayrım yaptırarak, bu ayrım yoluyla ülkemizi siyasi ve iktisadi yönden sömürmek isteyenlerdir.

Söz konusu ayrım politikasını destekleyen ülkeler ve bu yolda yaratılan örgütlerin silahlarını temin etmek suretiyle bu işten kâr elde edenler aslında açık ve seçiktir.

Bu ifadelerimi bazı yaşanmış örneklerle detaylandırmak istiyorum.

Yüzyıllar boyunca Kıbrıs’ta dostluk ve barış içinde yaşayan Türk ve Rum halkı birbirine düşürülerek adanın ikiye bölünmesini sağlayan ve buradan menfaat temin eden taraflar aslında malumdur.

1967 ve 1973 Arap-İsrail Savaşı sırasında İsrail’e yardım hususunda stratejik değeri ortaya çıkan Kıbrıs Adası’nın emperyalist ülkelerce iki parçaya ayrılmak suretiyle bir üs olarak kullanılmak istenmesinin nedenini söz konusu tarihi incelediğimizde görmek mümkün.

Ada’nın gerçek sahibi olan Türkler ve Rumların içlerine düştükleri kin, nefret ve nifak politikasıyla birbirine girdikleri ve bu durumdan yararlanan emperyalist güçlerin adaya müdahale ederek oraya yuvalanması ve buradan o sırada Araplarla savaş halinde olan İsrail’e nasıl yardım etmek istedikleri araştırıldığında açık ve net ortaya çıkacaktır.

Aynı şekilde yüzyıllarca aynı coğrafyada yaşayan Türkler ve Ermeniler birbirine düşürülmüş, iki tarafta silaha sarılarak birbirleriyle çatışmıştır (çatıştırılmıştır).

Peki, bu çatışmadan kim kazançlı çıkmıştır. Bu hususu düşündüğünüz oldu mu?

Tabi ki iki tarafın veya ayaklandırdıkları Ermeniler’in silahlarını temin edenler.(Bugün, Ermeni Soykırımı’nı tanıyanlarda o zaman Ermenileri ayaklandıranlardı, aslında.)

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

11 Şubat 1979’da İslami Rejim ilan edilen İran, o zamana dek Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu’da ki en sadık müttefiklerinden birisiydi. Fakat bu devrimden sonra Amerika Birleşik Devletleri ile arası açılan İran’ın söz konusu rejimini zayıflatmak için bu sefer karşısına Saddam Hüseyin’in çıktığını biliyoruz.

İki taraf ta sekiz sene boyunca savaştı (savaştırıldı).

Sahi, o zaman Amerika Birleşik Devletleri tarafından desteklenen ve bundan cesaretle Arap Dünyası’nın liderliğine soyunan Saddam Hüseyin şimdi nerede?

Aynı şekilde PKK’yı kurdurmak suretiyle, kuranları ve militanları silahlandıranlar kim acaba?

Bu sorulan sualleri sordukça ardı geliyor, aslında.

Senaryolar yazılıyor. Bu senaryolarda hedefler belirleniyor.

Ayaklananlar ve ayaklandırılanlar.

Ayaklandırılanlarla ayaklananlar birbirini yerken bu iki tarafın sırtından silah satmak suretiyle kazançlı çıkanlar her zaman ayaklandıranlar oluyor.

Ne kuzey, ne de Güney Kıbrıs, ne PKK, ne Türkiye, ne Hamas, Hizbullah, ne de İsrail’i düşünüyor bu ayaklandıranlar.

Düşündükleri tek şey var.

O da PARA.

Akan ve akacak her kan, toprağa düşen her ceset ayaklandıranların masasına bir viski, bir şampanya, saraylarına bir saray, köşklerine bir köşk daha koyuyor.

Ayaklananlar ve ayaklandırılanları ayıklayanlar yine ayaklandıranlar oluyor netice itibariyle.

 
Toplam blog
: 204
: 673
Kayıt tarihi
: 07.02.08
 
 

Adım Harun ÖZYURT. 11 Şubat 1983 günü Almanya'nın Frankfurt şehrinde doğdum. 1986'da Türkiye'ye dönd..