Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '07

 
Kategori
Dünya
 

Kana aç

Kana aç
 

Dünyamız kaç yaşında biliyor musunuz? İnsanoğlu dünya üzerinde kaç milyon yıldır ya da kaç bin yıldır yaşıyor bunu biliyor musunuz? Bunların cevabını bile bilim adamları zor veriyor değil mi? Biz nasıl verelim o zaman diyorsunuz duyuyorum.

Aslında konunun dünyanın yaşı veya insanoğlunun dünya üzerinde ne kadar süredir yaşayıp yaşamadığı ile bir ilgisi yok. Mesele bir topluluk olarak yaşamaya gayret eden insanoğlunun birlik içinde yaşayamamasıdır. Vahşi hayatın yaşam kuralı; yaşamak ve karnını doyurmak için öldüreceksin der. Ya insanoğlu için... İnsanın diğer canlılardan farklı bir yönü var aklı ve iradesi. Bu iki temel taşı insanı farklı bir varlık yapıyor. Yani onu canlıların merkezine çekiyor. Bu yüzden insan neyin doğru, neyin yanlış olduğuna karar verebiliyor ve birlikte yaşamanın şartlarını oluşturabiliyor.

Nedir bu şartlar; Önce mal ve can güvenliği, sonra işbirliği, paylaşım, daha sonra ise birliktelik. Bunlar ana kurallardır. Bu kuralların ihlali için nice canlar alınmıştır. Tarih boyunca binlerce millet gelip geçmiş ama bu şartlar değişmemiştir. Yine de insanoğlu birbirini öldürmekten asla vazgeçmemiştir. Şu veya bu nedenle olsun hiç bir zaman kan akıtmadan duramamıştır. İnsanoğlu kana aç bir yaratık haline dönüşmüştür. Medeniyetler değişse de insanlık daha çağdaş bir toplum haline gelse de kana açlığı hiç azalmamış aksine daha da artmıştır.

Varlığını ilahi temelden alan insanlık herzaman iç çekişmeler yaşamış kendi içindeki ayrılığı kıramamış ve bununla birlikte ayrılığı dışarıya vurmuştur. İşte temel olan birey aslında kendi içinde ayrılığa düşmüş ve kendi kendisinin iç barışını ve huzurunu sağlayamamıştır. Yoksa diğer etmenlerin kan akıtmada payı çok daha azdır.

Kim der ki küçücük bir bebeğin o masum ve korumasız zavallı bebeğin bir gün gelecek de kan canavarına dönüşecek. Bunu kimse bilemez. Varlığıyla dünyayı şenlendiren o bebekler sonraları dünyayı kan gölüne çeviriyor. Sebebi ne o masum bebekler ne de onu dünyaya kutsal vazifesi için gönderen o ilahi güçtedir. Sebep insanoğlunun şeytanla verdiği mücadelede onun yanında yer alan ve istese de istemese de onların destekçileridir.

Şeytanın varlığı insanoğlu için akıl ve irade ile birleşince en büyük tehlike olmaktadır. Onun bulaştığı hiç bir olayda huzur ve barış olmamıştır. Masum binlerce insan katledilmiştir. Korumasız zavallı çocuklar ve yaşlılar vahşice öldürülmüşlerdir. Adına ne derseniz deyin ister bağımsızlık, ister demokrasi, ister yaşam mücadelesi isterse de para ve doğal kaynaklar ya da güç deyin. Hiç bir neden ve gerekçe masum insanların akan kanlarının bedeli olamaz. Evrenin, dünyanın ve içinde yaşadığı bütün canlı ve cansızların, sonu ve sonusuz gibi görünen her şeyin yaratıcısı ve sahibi O İlahi güçtür. Varlığımız, topraklarımız ve her şeyimiz bize geçici bir emanettir. Onu öyle bir sahipleniyoruz ki sanki o bizim bir parçamız da bizden ayrılmayacakmış gibi. Onun için ölüyor ya da öldürüyoruz. Bir emanet için. Bir içimlik sigara için. İşte yalan dünyanın hali.

Varlığını kabu ettiğimiz her şeyin sahibi olarak gördüğümüz yüce yaradan hiç bir canlıya kıyamazken her canlının ve cansızın hakkını korurken biz emanetçiler bir içimlik hayat için nice canlar alır nice masumun kanlarını akıtırız. İşte insanlığın öncelikle içindeki barışı ve huzuru sağlaması gereken en büyük promlem budur.
 
Toplam blog
: 196
: 493
Kayıt tarihi
: 28.06.07
 
 

Doğayı seviyorum. Onun içinde yaşamayı ve güzelliklerini tatmayı seviyorum. Yaşamayı ve hatta ölü..