Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '14

 
Kategori
İlişkiler
 

Kansız ihtilal

Kansız ihtilal
 

Hayat gerçekmiş ve gerçekler acıymış. Böyle sözler laf olsun diye söylenmemiş. Yaşanmış, denenmiş ve kullanıma hazır hale gelmiş. Hayat niye acı? Tatlısı yok mu bunun? Var da ben mi görmüyorum? En acısı belki de ben davet ediyorum farkına bile varmadan. Hani bir söz vardır'' lay lay lom akıllı olmak''. İşte öyle olmak gerekiyormuş bu dönen çarkta, aksi halde çarkın dişlileri arasında sıkışıp kalıyormuşsun.

Hele bir de aşık oldunsaaa otur seyret halini. Aşk kalbin taşıymış tıpkı böbrek taşı gibi acılı... Tek fark kalpteki taş düşmüyormuş. Zaman içerisinde kansere çeviriyormuş hatta.
Kalbim kanser oldu. Ve artık beyin mecburi hizmete başladı yıllar sonra. Eee bir taraflar çalışmalı. Hem öyle böyle çalışmıyor yılların acısını çıkartırcasına...Şimdi kalbim, nereye gittiğini bilmediğim şehirler arası otobüslerden birinde seyahatte. Tatildeyim diyor. Ara sıra çay ve ihtiyaç molasında iken mesaj atıyor ''keyfim yerinde'' diye. Uzun bir süre de gelmeyi düşünmüyorum diyor. Haklı yıllarca dur durak dinlemeden çalıştı. Bu arada esas görevi olan pompalama işini de hiç aksatmadı... Hem de karın tokluğuna. Çünkü kalp karın tokluğuna, beyin ise mükellef bir sofraya yani gerçek hayata çalışırmış.

Aslında beynim tembel, mız mız, uyuşuk değildi her an göreve hazırdı. Ama kalbim öyle hamarattı ki kimseye fırsat vermedi hep en önde yer aldı. Beyin arada bir de olsa sinyaller yolladı ama kim dinler onu fıkır fıkır kalbin coşkusu dururken.

Kalbim sıkı mesai yaptı boş işler için ama bir kez işe yaradı. Hani kırmızılı, askıda iki insan figürü olan resim arka fonda, O ortada ve diğeri taburede... İşte o an hissetti kalbim, ''bak bu dişe dokunur bir manzara'' dedi. Ama ben susturdum duymadım çırpınışlarını. An gelir sağır olman gerekir dedim. Uzun sürmedi diğer ikaz. Bu kez kırmızı ışıkta arabalar yan yana durduk O' nunla. Benim tüm sevinç ve haykırışlarımı duymadı, duyamadı. Gözleri parlıyordu, etrafın gözünü kamaştırırcasına, öyle bir ata binmişti ki tek yakıtı heyecandı ve limitsiz yakıtı vardı. İşte o manzarayı görmek çok acıttı bee. Koca bir yanardağın kızgın ve coşkulu alevi içime akıverdi bir anda. Hiç böyle bir yangının acısını hissetmemiştim bu güne kadar. Bu manzara gerçekti. Çünkü bu kez göz görmüştü. Yanlış gördün sen dedim zaten görme görevinde başarılı değilsin sus dedim. Sana mı inanacağım. Ama nafile beyin ile araları çok iyi gözün, kankalar, komşular, aralarından su sızmaz. Onlara gücüm yetmedi, ben de dilime hükmettim sus dedim sus. Sustu. Sustu. Sustu. Pek zorlanmadı zaten bu konuda ihtisas, yapmış doktorasını almıştı.

Eee sonunda olanlar oldu tüm vücut fonksiyonlarım alt üst oldu. Sağa sola koşuşturdular aptalca. Hiç biri esas görevini yapamıyor. Göz görmez mi? Dil konuşmaz mı? Beyin gerçek sinyalleri vermez mi? Olan aptal, hamarat kalbime oldu tüm kızgın lav onu kavurdu. Arada bir de olsa bir bardak su uzatıldı ama o koca yanardağın kızgın lavına karşılık bir bardak su aciz kaldı. Su bile utandı... Ezile büzüle geldi. Su utandı da benim aptal ve hamarat kalbim ''buna da şükür''dedi.

Vee bir sabah büyük bir gürültü ile uyandım. Neler oluyor dedim.'' İhtilal var'' dedi beyin sakın kımıldama. Emin misin diye sordum ihtilal bu kansız olmaz. Ama çok geçti artık beyin yola çıkmıştı bile. Bana korkma, yaslan arkana ve seyret, uzun metrajlı bir film olacak sıkılma dedi. Bir ara kısık ve ürkek bir sesle ''bonuslarım'' diyebildim. Hayatımın iki körpe bonusu var, ihtilal onları yaralamasın. Sen merak etme bonusların da bana emanet artık ben tam mesai çalışacağım, o aptal hamarat kalbe dünya kaç bucakmış göstereceğim dedi. Ve dediğini yaptı bonuslarım için fazla mesaiye kaldı hatta. Ara sıra yılların verdiği uyuşuklukla yavaşladı, hamladı çalışmaktan ama bir bukle nefes alıp yola devam etti.

Bonuslarım yara almadı ama hafif sıyrıklar oluştu minicik, tertemiz kalplerinde ben her an onların yanında oldum yaralarını yaladım dilimle. Anlayamadığım tek şey onları duyamıyordum. Tüm cesaretimi toplayıp sordum beyine ''ben bonuslarımı duyamıyorum'' dedim. Güldü güzeeel öyle olması gerekiyor zaten dedi. Nasıl yani dedim. Bonusların bana emanet dedim ama, sana bu konuda güvenemedim ve tıpkı ''er mektubudur görülmüştür'' gibi bir alıcı yerleştirdim, önce ben duyarım gerekli kısmı sana iletirim meraklanmayı bırak artık dedi. Sen gözündeki tüm ışığı onların üzerine tut karanlık ortamın farkına varmasınlar dedi. Gözümün tüm ışığını onlara akıttım ve her an yaladım hafif sıyrıklarını... Tüm görevi üstlenen beyin işini sağlama almış ve kulağıma bir alıcı yerleştirmişti, öyle her istediğimi duyma şansım yoktu. Tüm mesajlar okunuyordu tatildeki kalbimden gelen mesajlar okunmadan siliniyordu virüs tehlikesi vardı, bonuslarımın mesajları iki kez okunup gerekli kısmı iletiliyordu. Harika bir program yapmıştı.

Günler sonra bir mesaj aldım beyinden heyecanla kulak kabarttım ''duy artık''dedi. Sevinç içerisinde peki dedim ve dilime emrettim ''sor artık korkma'' dilim hazırdı sordu, kulağımdaki alıcı kaldırılmıştı tüm frekanslarını açıp bekledi ve duydu. Zannettiğimin aksine gürül gürül akan coşkun bir ırmağın köpüklü, soğuk suyu yangın yerime, içime akıverdi... Bardaktaki su artık utanmadı. Öyle bir ferahlık ki anlatılmaz, yazılamaz, sadece yaşanır... Harika bir dinginlik, sakinlik, huzur. Buruk, biraz acımsı ama değer mi?.. Değer...

Hemen beyine döndüm nasıl oldu bu, nasıl becerdin, sen yapamazdın böyle şeyler. Beyin güldü hem de kahkahalarla biraz da ukalaca. Sen beni yıllarca hafife aldın ama bak ben istersem neler yaparım dedi. Kızdım mütevazı ol biraz dedim ama içten içe de taktir ettim.

Şimdi ihtilalın ortasındayız. Bir sona ulaşabilir miyiz bilmiyorum bildiğim tek şey artık beyin görev başında ve üstüne düşen her sorumluluğu hakkıyla yerine getiriyor. Ona güveniyorum, gerisi boş. Gerçek hayat için beyinin görev başında olması şartmış. Hayat bunu acı bir şekilde göstermiş olsa da görebilmiş olmaktan mutluyum. Kalbim bir daha döner mi bilmem ama şundan eminim ki beyin üst düzey yöneticimdir. 

 
Toplam blog
: 16
: 815
Kayıt tarihi
: 05.06.08
 
 

1970  doğumluyum. İşletme mezunuyum.  İki çocuk annesiyim. Yazmak ve okumak en büyük hobim. Artık..