Kapadokya kazası ve sıkan aynılık

Sayın okurlar ülkemiz her gün yeni bir haberle çalkalanıyor. Ama haber aslında hep aynı. Aynı acı sıkıcılık üzerine. Ben de zaten hep aynı şeyleri yazmak zorunda kalıyorum. Bu yazının sonunda söylenecek sözü baştan yazayım. Bu kazada ölen çocuklarımızın aileleri bulabilecekleri, suçlayabilecekleri herkesten daha fazla suçludurlar.

Dün sabah kaza haberini duydum ve ilk cümlem bu otobüs eskidir, çok büyük olasılık şehirler arası taşıma izni yoktur, çok büyük olasılık tanınmış bir firmadan kiralanmamıştır oldu. Ama dün hiç bir detayı bilemediğim için bir şeyler yazıp insanları suçlamadım. Bekledim bu sabah Hürriyet gazetesinde haberi okudum ve yazmaya başladım.

Bakın sayın okurlar eğer www.acikradyo.com.tr adresine girer ve 20 ağustos 2002 de kaleme alınmış ve hala Açık Radyo arşivlerinde yer alan yazımı okursanız ne demek istediğimi anlarsınız. Ayrıca aşağıda o yazının satır başlarını tekrarlayacağım. Bunu neden yazıyorum. Çünkü yine bir otobüs kazası olmuştu. Kazanın özelliği şuydu. O kazadaki otobüs ile bu kazadaki otobüs aynı marka. Kaza oluş tarihlerine göre aynı eskilikte. O kazada Adana' dan yaklaşık aynı güzergaha bir şenliğe katılan yolcuları götürüp geri dönerken olmuştu. (Ortak özellik grup kiralaması. Sanırım Hacıbektaş şenlikleri için Adana' dan o yöne gidilmişti.) Ne tesadüftürki o otobüste de medyanın yazdığına göre 63 kişi vardı. Ölü sayısını şimdi tam olarak anımsamıyorum ama katliam gibi dedirtecek kadar çoktu.

O zaman ben, eğer ulaşırsanız okuyacağınız o yazıda özetle aşağıdaki soruları sormuştum;

1- Bu geziyi organize edenler Adana gibi Türkiye' nin en büyük kentlerinden birinde başka otobüs bulamadılar mı ? Bulamadılarsa neden bulamadıklarını açıklayabilirler mi?
2- Buldularsa, ama o firmalar çok pahalı ise vazgeçmeyi düşündüler ve katılacaklara bilgi verdiler mi?
3- Eğer vazgeçmediler ve bilgi vermedilerse hukuk sistemimiz açısından hiç sorumlulukları yok mu?
4- Bu organizasyona katılanlar kayıtsız şartsız organizasyon komitesine sen ne yaparsan yap kabul mu dediler?
5- Eğer kabul dedilerse de hiç değilse otobüse binerken hiç mi anlamadılar eski olduğunu ?
6- Eğer her seyahatte bineceğimiz aracın ne olduğunu anlamak zorundamıyız derlerse o zaman tüm ulaşımlarda önlerine çıkan en saçma sapan vasıtaya da binecekler mi?
7-Böyle bir saptamayı kabul ederlerse her konuda önlerine konan her fikir ve olayı da kabul edecekler mi?
8- Hadi her şey oldu insan hiç değilse otobüse koltuk sayısı kadar binmez mi?

Sayın okurlar Adana olayı ile İzmir olayı arasındaki fark ne ? İnsaf edin biz "tarih tekerrürden ibarettir" sözünü kanımızla, çocuklarımızın kanıyla, canımızla ispat etmek zorundamıyız?

İşte benim her yazımda önce biz önce biz diyerek anlatmaya çalıştığım bu. Şimdi bakın bu geziye izin veren milli eğitimden, tur şirketine, sürücüye, yolları denetlemeyen trafik polislerine kadar herkes suçlu olacak. Ama biz, yani veliler masum olacak öyle mi? Öyle mi Allah aşkına ses verin öyle mi? İnsaf edin, otobüs geliyor, yineliyorum çocuklarınızı yolcu edeceğiniz organizasyonu hiç sorgulamadınız ama hiç değilse bu kadar insan biner mi de mi demediniz ? Sorguladıysanız, dediyseniz, size kusura bakma bu fiyata bu, veya x, y z, nedeniyle bu, ya bin ya indir istediğin yere de başvur dedilerse tercihiniz iyi binsinler mi oldu?

Sayın okurlar aklınıza gelebilecek her konuda önce biz değişirsek her şey değişir. O gün o otobüse binecek her kişi ben binmiyorum, yasal haklarımı sonuna kadar arayacağım -Türk hukuk sisteminin işleyişinde sonuç alırım almam umurumda değil- ama binmeyeceğim deseydi ve bunu önce Adana' da yapmış olsaydık İzmir yaşanır mıydı?

Lütfen ne zaman anlayacağız önce bizim değişmemiz gerektiğini? Dağımızı, taşımızı, bozkırlarımızı, ormanlarımızı, kentlerimizi, canımızı kaybettik anlamadık. Sıra çocuklarımıza mı geldi? Ve en sonunda kaybedecek neyimiz kalacak?

NOt: Bu sıkıcı aynılık üzerine size yine somut zaman ve olay vererek bir örnek daha yazacağım.