Kapkara mizah

Bir Milletvekili, Ankaranın göbeğinde, Trafik polislerine takılıyor. Vekil, biraz aykırı muamele gördüğünü, hissediyor ve sesini yükseltiyor. Olay giderek gelişiyor. Polislerden biri, olayı cep telefonu ile çaktırmadan görüntülüyor, sonra da, medyaya servis yapılıyor. Vekil AKP li de olunca, ilgi daha da artıyor. Bu tür olayların benzerlerini ve daha beterlerini, çok gördük, Olaya karışan, polislerin, sürgüne gittiklerine de şahit olduk. Ama, bu kez başka. Bu kez, vekil sürgün edildi. Nasıl oldu, anlayamadım, Bana biraz, eşyanın tabiatına aykırı gibi geldi. Vekil, alkollü değil. Bir hatun ile, uygunsuz pozisyonda yakalanmamış, yanındaki eşi ve baldızı. Tek kusuru, vekilliğine güvenip, sesini biraz fazla yükseltmiş olması. Bunda da, yadırganacak bir durum yok. Bu millet, ne vekiller gördü. Başbakan, bu olaya çok kızmış olacak ki, vekilini kesin ihraç istemi ile, disipline göndermiş. Vekil de, atılmayı beklemeden, partisinden istifa etmiş. Olay, giderek, dallanıp, budaklanıyor. (Bu günlerde, dal, budak, demek de, doğru değil. BDP liler, bir tarafınıza batırıveriyorlar.) Vekil, basın toplantısında, gemiciklerden, ihalelerden, deniz fenerinden söz etmiş. İyi de, bunları biliyordun, şimdiye kadar neredeydin, demezler mi adama. Derler. Ben diyorum.

Yukarıda da dediğim gibi, böyle durumlarda, polis giderdi, yaban ellere. Şimdi vekil gitti. AKP iktidarı döneminde, her şey, ters dönmeye başladı. Ülkede, her şey ters gidiyor. Aydın lıların bir sözü vardır. "Şaşkın ördek, gıçın, gıçın, gider, " der ler. İktidar, şaştımı ne.?

Demokrasiyi, demokrasiyi yok etmek için kullanıyorlar. Daha çok özgürlük isteyenler, insanların yaşama özgürlüğünü yok ediyorlar, molotof ile yakıyorlar, kaleşnikof ile kurşunlayıp, mayın ile uçuruyorlar. Sekiz- on yaş arası çocukları, hırsızlık, gasp olaylarında eğitiyorlar, sonra, polise ve geleceklerine taş attırıp, dağ yoluna gönderiyorlar. Analar, babalar, düzen ve devlet, sus pus. Aş, iş, diye düzene baş kaldıranlar, başkalarının, aşını, işini elinden alıp, ekmek teknelerini yakıyorlar. Siyaset alanında, düşünceler değil, küfürler yarışıyor. Enflasyon, tek rakamlarda, mavalını uyduran hükümet, her sabah yeni zamlar ile, günaydın diyor. Yardım kurumları, hayır dernekleri, yolsuzlukların odağına dönüşüyor. Devlet, vatandaşının sosyal güvenliğini sağlayacak yerde, vatandaş, devletinin sosyal güvenliğini sağlamak için, soyuldukça soyuluyor. SGK, çalışanın ve emeklinin maaşına ortak. Eczaneler, kapanmanın eşiğine geldiler. İnsanlar, otlardan ve kocakarılardan medet umar duruma geldiler. Her TV kanalının, bir ot uzmanı var. Fesleğenin fazileti, dizi film olmuş, reyting rekoru kırıyor. Tansiyonu fırlayanlar, sarmısak ve limona dadanmışlar. Başbakan, kendi sağlık bakanına güvenmiyor, Grip aşısını, ABD de vuruluyor. Dış politikamız da tersine gidiyor. AB den uzaklaştık, Arabistana doğru gidiyoruz. Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Dünya ülkeleri, insanımızdan sonra, minareye de vize koydular. Minareyi hor görenler, Çanı, kubbesi, okulu ve papazı ile, kiliseyi bize sokmaya uğraşıyorlar.

Hukuk, guguk olmuş. Yargı, yargıç ın peşine düşmüş. Yargının bakanı, savcılarının telefonlarına böcek sokmuş. Koca kulak herkesi dinliyor. Sivil yargı ile, askeri yargı, kapışmışlar. Terörist başını, dağdan indirdik, bitini, piresini temizledik, İmralıdaki malikanesine yerleştirdik. Çetesini, buradan medeni bir şekilde yönetmesini ve insanımızı katletmesini sağlıyoruz. Cumhuriyetimizin üniversitelerinde okuyup, avukat olanlar, çete başının özel ulaklığını yapıyorlar. Ülke, kocaman bir tiyatro sahnesine dönüşmüş, 70 milyon seyirci, sus pus olmuş seyrediyoruz. Kimi, içinden alkış tutuyor, kimi, içinden yuh çekiyor. Çığlıklar bile sessiz atılıyor Digital çağda, sessiz sinemayı yaşıyoruz. Herkes gider Mersine, biz gideriz tersine.