Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '07

 
Kategori
Mizah
 

Karakediye sesleniş

Karakediye sesleniş
 

Küçücük bir karakedim vardı. Büyüdü artık. Epey emek sarfettim büyümesi için. Yemedim yedirdim, içmedim içirdim. Gezmedim gezdirdim. Giymedim giydirdim...

Biraz abarttım galiba. Bu küçücük bir çocuk değil ki, nihayetinde bir kedi. Gerçekten epey zamanımı aldı karakedi. Onun yüzünden hürriyetim kısıtlandı.

Geceyarıları ''miyavvv... miyavvv...'' diye bağırıp beni uyandırıyor. Ben tuvalete gidecek filan zannediyorum, uyanıp onu dışarı salıyorum. Evimin içindeki küçük bahçeye. Bekliyorum başında çişini yapacak diye. Ne gezer? Çiş yaptığı filan yok ama beni bekletiyor başında. Oynuyor oralarda. Maksadı beni kızdırıp içeri yollamak. Akıllı kedi vallahi. İnsanlarımızın çoğundan akıllı.

Zaten kedim akıllı olmasa niye kendisine internetten sesleneyim ki? Ha...internete filan girmez ama başka akıllı kediler okurlar. İnternete giren, iki bacağı eksik akıllı kediler. Onlar okurlar diye yazıyorum.

Benim karakedim çok sevimlidir. Okuma yazması yok ama yorulduğunda, ille de kitaplığımda, kitaplarımın arasında uyur. Okumasa bile uyumak için kitaplığı kullanmasını ben okumadığı halde gazetelerden kupon biriktirerek aldığı ansiklopedilerle hava atan entellere benzetiyorum. Onlar da okumazlar. Ama karakedimden farkları, kitaplıklarında uyumazlar. Orayı süs rafı olarak kullanırlar. Birkaç kitapla süsledikleri raflar.

''Kedi milleti nankör olur'' derler ya, vallahi gerçek. Gözlerimle gördüm. Karakedi yaşattı bana nankörlüğünü.

Ben bu kediye sevgimi her şeyimi verdim. Hatta kullanacağını bilsem, gideceğim notere, bir vasiyetname imzalayıp, tüm mal varlığımı hediye edeceğim. Ama onun umurunda değil.

Önceleri beni çok seviyordu. Devamlı yanıma gelir, sırnaşırdı. Şimdi aklı başka yerde.

Unuttum belirtmeyi. Karakedimin bir sevgilisi var. Evim eski, tarihi bir ev. Baba yadigarı. Terastan, arka bahçeye ara sıra kediler gelir, giderlerdi. Genellikle balık filan pişirdiğimde veya mangal yaptığımda. Pisst... filan der kovalardım.

Şimdi evden kedi eksik olmuyor. Beni değil, karakediyi takip ediyorlar. İçlerinde bir tanesi karakedinin sevgilisi. Vallahi şaka yapmıyorum ha... Tıpkı insan gibi benim karakedi. Çıkıyor dışarı saatlerce bekliyor sevgilisinin gelmesini.

Sevgilisi yüzünden bana olan ilgisi yarıdan fazla azaldı. Karnını doyuruyorum ya, sırf onun hatırına ilgileniyor benimle. Kendisini sevmeme müsaade ediyor ama samimi değil şerefsiz. Gerçekten şerefsiz bu kedi. İsmini ŞEREF koysaydım keşke. En azından ismen şerefli olurdu.

Ben aslında bu karakediyi şikayet etmek için yazıyorum bütün bunları. Biliyorum, karakedim internete girmez. Okumaz bu yazdıklarımı. Ama iki bacağı eksik karakediler okusun diye yazıyorum. Çok karakediler var aramızda.

Benim karakedim tıpkı insan gibi. Ne kadar yiyecek versem doymuyor. Yemeğini yedikten sonra ben bir şeyler yesem geçiyor karşıma, lokmalarımı sayar gibi ağzımın içine bakıyor. Bu karakedi matematik bilir mi acaba? Nasıl sayıyor lokmalarımı? Belki de saymıyordur. Ama öyle rahatsız edici gözlerle bakıyor ki, yemek yiyemiyorum.

Karakdim tıpkı insan gibi. Çok nankör. Yiyor, içiyor, yatıyor. Kapıyı açtığımda pırrr... dışarıda. Ben onu merak edermişim, özlermişim. Umurunda değil. Çok hissiz bir karakedi bu. Menfaat düşkünü. Sevgilisinin kokusunu aldığında hemen dışarı çıkmak istiyor. Kendisine verdiğim emekler için teşekkür beklemiyorum. Bir iki miyavlasa yemekten sonra o da yeter. ''Bana teşekkür etti'' diye avunacağım. Ama yemeğini yer yemez kaçıyor dışarı.

Bazen de ne yapıyor biliyor musunuz? Önüne koyduğum yemeği yemiyor. Oysa biraz önce miyav miyavv... bağıran da kendisiydi. Yemiyor.

''Allah Allah! Bu kedi hem miyavladı, yemek istedi, hem yemiyor. Neden acaba?'' diye düşünüyorum. Karnının aç olması lazım. Mama zamanı geldi. Kedi babasıyım ya. Evlat muamelesi yapıyorum ona. Niye yemiyor biliyor musunuz? Nereden bileceksiniz? Dışarıda kullanmadığım bir oda var. Karakedi oraya gidiyor ve sevgilisini bekliyor. Kaşla göz arasında beni ayakta uyutup sevgilisine yediriyor kendi yiyeceğini.

Aslında bu davranışı çok hoşuma gidiyor. Bu huyuyla çoğu insana benzemediği için seviyorum onu.

Karakedim bana kazık atıyor ama sevgilisine samimi. Zaten bana da pek sahte davrandığı yok. Ben onun beni sevmesini istiyorum. Onun böyle bir derdi yok. Bulmuş sevgilisini, rahat bırakılmak istiyor. Çalışıp para kazanma gücü olmadığı için de bakıma muhtaç. Bana o yüzden geliyor.

Karakedim tıpkı bir insan gibi. Ama akıllı ve sevimli bir insan gibi. Dostluğa değer veren, candan bir insan gibi.

Keşke insanlarımızın hepsi karakedim gibi olabilselerdi. Bugün sevdiklerine yarın yabancı olan o kadar insan var ki, karakedimi bu yüzden de insan olmadığı için çok seviyorum.

Karakedim, şu anda ben bunları yazarken de gecenin bir vakti dışarıda kullanmadığım bir odada sevgilisiyle birlikte. Ben yalnızım. Ama karakedi insan değil ki. Tabii sevgilisi de kedi olacak.

Karakedimi çok seviyorum. Bazen sevgilisine kızıyorum. Karakedimin sevgisini benden aldı diye. Ama kızmama gerektiğini biliyorum. Karakedim mutlu olsun yeter ki. Ben yalnızlığa alışığım. Karakedi istediği zaman gelsin, gitsin.

Banim karakedim o kadar akıllı ki, başbakan olsaydı, şimdiye kadar ya adaylığınıkoymuştu, ya da memleket menfaatlerini düşünüp aday olmazdı. Ama kendi egosunu ve çevresinin çıkarlarını düşünerek böyle aylarca oyalamazdı Türk Milletini. Karakedim o kadar akıllı ki, imam olur ama başbakan olmazdı.
Mustafa Mumcu 23 Nisan 2007 saat:04:49

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..