Karanlık günler kapıda

Bugün Salı günüydü yani mecliste gurup konuşmaları vardı, yoğun bir gün yaşadım, zamanın izleme fırsatı bulamadım. Ama gelir gelmez de ilk önce onların videolarını izledim…

O parti bu parti o lider bu lider demeden söylediklerini dikkatle anlamaya çalıştım. Günlerdir şahit olduklarımı da önüme aldığımda ağzımdan çıkan ilk cümle şu oldu;

“Karanlık günler kapıda…”

***

Bence en kısa zamanda vazgeçelim artık şu tapınmalardan, bırakalım bu fanatik parti tutuculuğunu;

Gelen mesajlara bakıyorum; “ne oluyor bize hocam” diye soruyorlar.

Bir malum gurup ise ne yazdığımı ne söylediğimi bile okumadan “sallayıp” duruyor ana avrat…

Yazdığım gazetemizdeki köşeme gelen yorumları ve özel adresime gönderilen mesajları görünce; anlıyorum ki “iktidar” kendilerine yönetilen tüm eleştirileri bertaraf etmek için sosyal medya da bir ekip kurmuşlar, daha mürekkebi bile kurumadan saldırıyorlar…

***

Sadece bu konuyu bile aklıma getirdiğimde yanıtım da belli oluyor;

“Kapkara günler yaşıyoruz…”

İşin daha da acısı şu; “bu ülkede yarın ne olacak?”

Daha da acısı muhalif olan hemen herkesin aklından geçen de “biz ne olacağız” oluyor…

Hadi diyelim bu iki konuyu gerçekleriyle ortaya koymaya kalkın bir anda “iktidar” yandaşları

Resmisi sivili, örgütlüsü örgütsüzü bir anda karşınızdalar.

Zaten yazılı ve görsel medya öyle bir hale gelmiş ki artık, gerçekleri iletmek yerine tabirimi lütfen hoş görün “yangına körükle” gidiyorlar…

Başbakanı ailesini gittiği geldiği yerleri bakışını duruşunu öyle abartıyorlar ki; azıcık sempatiniz varsa bile giderek nefrete dönüşüyor.

Kimin ne hakkı var düne kadar açıkça “hiç” olan birini ilahlaştırmaya…

***

Defalarca yazmama rağmen; yandaşların kabullenmediği bir dönemleri yaşıyoruz;

“Çöküş dönemlerini…”

Birincisi ki bence en tehlikelisi ve en acısı; “Dinimiz ve inançlarımız”

Hiç kimsenin itiraz edemediği ölçülerde dinimiz açıkça sömürülüyor. Kendileri dışında hiç kimsenin inançlı hatta “Müslüman” olmadıklarını düşünüyorlar.

İkincisi ise “ekonomi”

Geçmişi eleştirirken ve bu ülkede taşın altına elini koymuş sayısız siyaset adamını yerden yere vururlarken  “bu ülkeyi borç batağına” soktular, IMF in borcunu bile biz ödedik,  diyorlardı…

Ancak görünen o ki “cari açık” Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar büyük; iç ve dış borç toplamları ise daha şimdiden 750 milyar dolara ulaşmış vaziyette…

Dünya da ekonomisi çok büyük ülkelerden ABD ekonomik krizler yaşıyor. Bu krizlerin bize yansımayacağını düşünmek saftiriklik olur…

Bütçe açıkları ve borç rakamlarına bakıp da “ekonominin” çöktüğünü söylememek haksızlıktır.

Bunları kim ödeyecek iktidar mı vatandaş mı kendinize bir sorun lütfen…

“El damatlığı ile gerdeğe girildiği” nerede görülmüş…

***

Devlet artık “tesettürlü” diye yazmıştım. Ekonominin çöküşü, terörün siyasallaştırılması ve sınırlarımızda yeni komşularımızın oluşmasıyla yaşanan “ulusal çöküntü” ve dinimizin açıkça sömürülmesiyle oluşan “inanç çöküntüsü”

Demokratikleşme paketiyle açıklanan; Türban serbestisi, kararıyla kamufle edilmeye çalışılmaktadır.

Yani dincilik aldı başını gidiyor ekonomik krizler kapıda İslamcılık hatta “Sünni” cilik gırla gidiyor; amma velakin tesettür devletin kafasında…

Bunlar yakında ülkenin başına bela olmaya başlayacak, belki de dönülemez yollara sürükleneceğiz…

Sahip çıkmamız gerekmiyor mu? Üzerimize düşen vazifeleri yok mu sayalım…

***

Ve Dış işlerinde “devlet” geleneği resmen çökmüş bir halde. ABD nin ılımlı İslam modelinde örnek aldığı Başbakana BOP başkanlığı verildi ama bir süre sonra o proje de resmen “çöktü…”

Tarihimiz boyunca Türki Cumhuriyetleri” ile hiç ters düşmemiş onların desteğinden hiç mahrum kalmamıştık. Başta “Azerbaycan” olmak üzere birden çok Türki Cumhuriyetleriyle iplerimiz kopardık…

Komşularımızın bir teki ile bile “dostça” ilişkimiz yok hepsi ülkemizi “düşman” görmeye başladılar.

Uzaktan yakında birkaç iş adamının çıkar ilişkileri dışında önem arz etmeyen ülkelerin iç işleri devlet yönetimlerine bile karışmaya kalktık. Para için koskoca ”devlet” feda edilebilir mi? Ettik…

Yaşadığınız sürece bir daha rastlamayacağınız bir şey oldu; Komşumuz Suriye’nin yıkılması kardeş kavgalarının yaşanması için terörist besledik yetiştirdik ve “devlete” silah sıksın diye üzerlerine saldık.

Reyhanlı da kendi vatandaşlarımızın katledilmesine neden olduk…

Çağdaşlığın insanlığın son yılardaki en büyük projesi AB ile ilişkilerimiz resmen koptu hele bugün gurup toplantısında Başbakanın yaptığı konuşmadan sonra bizi kabul edeceklerini hiç sanmıyorum…

Yani hem Ilımlı İslam hem de AB projesi de “çöktü”

***

Dopinglerle yalan dolanla şikeyle sahtekarlıklar kuşatılmış siyasi kaygılarla da yasaklarla bezenmiş bir spor anlayışımızda var artık mimlendik; yani o da “çöktü” itiraz eden var mı bilmiyorum…

Ve ne yazık ki TSK yediden yetmişiyle “çökertildi” dünya da bir örneği olmadığı şekilde Türkiye kendi Silahlı Kuvvetlerini imha etti ve “tarikatlaştırdı…” Türk Polisinden bahsetmek bile istemiyorum;

Her şey ortada…

Ve PKK, müttefikimiz dediklerimizle içimize bir yılan gibi sokulan bu örgütün artık önüne neredeyse geçmek imkansız, içte ve dışta öyle güçlendiler hatta öyle modern silahlarla donatıldılar ki; güvenliğimiz ve birlik beraberliğimiz de resmen ve devlet eliyle “çöktü”

***

Değerli AKP li dostlarım ülkemin insanları “eğer at gözlüğü” taktıysanız gözlerinize sadece çöküşleriniz yazdığım bu konukların dışında onlarca “çöken” durumları yazabilirim, bunların hiçbirini göremezsiniz. Ama çıkarın atın gözlerinizdeki at gözlüklerini öyle bakın birazcık hatta bir an, isterseniz sonra da geri takın; ama bakın…

Bizlerde en az hatta sizden daha fazla bu ülkeyi ve halkımız seviyoruz bizde en az sizler belki de sizden daha fazla “Müslümanız…”

Ülkemizde siyasetten, ekonomiye, eğitimden sosyal yaşama yani nereye bakarsanız bakın bir çöküş var ve bu da ülke de “karanlık günler kapıda” demektir.

Bir unutulmaz insanın söylediği bir lafla veda; “Her çöküş beraberin de bir yükselişi getirir” imiş…

Umarım bu ülke en kısa zamanda “yükselişe” geçer;

Ama inanıyorum ki bunu da ancak ve ancak ” hepimiz” gerçekleştirebiliriz…

İyi akşamlar…

Erdoğan ÖZGENÇ