Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '07

 
Kategori
Uzay
 

Karanlıkta gezegenlerde dolaşmak

Karanlıkta gezegenlerde dolaşmak
 

Ürgüp'e geldik, yıdızları görmeye. Arabayı park ettikten sonra belediye civarında açık bir kafeteryada bizim gibi gelip bekleyenler de serinlemek için birşeyler içiyorlar. Biz de oturur içeriz dedim. Öyle yaptık, kafileler muhtelif yerlerden gelip toplanıp hareket anına kadar oyalandık.

Vakit akşama doğru sarkıyordu ki servis araçları hazırlandı. Yediden yetmişe herkes bulabildiği yerlere oturdu. Biz gidiyorduk, yıldızlara doğru gidiyorduk. Ürgüp'ten çıktık, henüz akşamın gölge aydınlığında güneye doğru ilerliyoruz. Bu vadinin sonunda, otantik eski taş evler ve tarihsel yapıları ile Mustafapaşa kasabası var. Vadi boyu yeşil bir vaha gibi.Akşamın alaca karanlığında yeşil renkler birbirine karışmış. Gündüz görünümünden daha gizemli derinlik ve arka mekanlar var gibi.

Mustafapaşa bin yıl öncesinin masal kenti görünümünde. Yöresel taş evler, tepelerin arasında kafasını uzatıp bakar gibi yolda ilerledikçe arkamızdan, değişik nakışlı yıllara meydan okumuş evler sanki bu geçenlerde kim dermiş gibi bizi uzaktan veya yakından takip ediyorlar gibiydi. Bu masal kentini arkamızda bırakıp çevresi ağaçlandırılmış gölet önünden karanlıklarda kaybolmaya başlayan teper arasında sanki bizde kaybolmaya başladık.

Gittiğimiz yol gözlerimin bana anlattığına göre tarla yolu veya arazi yolu denecek türden. Hamyol, bir grayder tesviyesi bakımı görmüş acaba bizim geleceğimizden mi diye düşündüm. Arabaların farı yanmıştı. önümüzden başka uzaklar karanlıklara gömülmüş.bizde bu karanlıkta öndeki aracın peşinden takip ederek önceden gelip park yapmış araçların yanına doğru sokulduk.

Kentlerin ışık kirliliğinden kurtulmak gerekiyormuş. Gökyüzü haritasının üzerinize açılması için böyle karanlık ısız dağların kuytu derinliklerinde duracaksın.Tıpkı sevgilisini kaçıracak olan aşığının zifri karanlığı tercih edip karanlıklardan faydalandığı gibi. İşte bu dünyamızın içinde kaybolduğu uzay aleminde, bizim dışımızdakiler sanki ışıktan kaçıyorlar. Yoksa biz bu kadar dağ yolunda ne diye, ayran yayığı gibi kendimizden geçelim.

Arabalarından inenler, ilerdeki tepeler arasında zor seçilen yarı peribaçaları veya mağaramsı kovukların önünde oldukça kalabalık oluşturmuşlar. Çevrede yapılan loş yer aydınlatmaları dışında ışık yok, dünyada yürümak için mecburen yere bakacaksın, uzayda gezmek içinse göğe bakmadan önce teleskopa egileceksin. Derken biz daha çevremizi tanıma dönemindeyiz.

Seyyar tuvaletler öbür tarafta yeleştirilmiş, biz bu yandan döküman ve hatıra seyyar reyonları önünden daha kalabalığın toplanmış olduğu yere yöneldik. Karanlıkta kümbet görünümündeki bir iki peri bacası yan tarafında da teleskoların kurma, montaj çalışmaları sürüyor. Bu işin lokomotifi Tübitak (Bilim ve Teknik dergisi) Ürgüp belediyeside katkı yapmış, başkaca sponsor vardır belki ama.. Teleskobu ile katılan değişik yerlerden gelen okullarda var. Kalabalığın büyük çoğunluğu bir yandan teleskopları merak ederken, konu ile ilgili uzmanlar, toplanmış olan dinleyicilere konferans vermeye başladılar. Hekes bulabildiği yere çöküveriyor, kimisi çömelmiş kimisi ayaklarını rahat uzattı, bazıları arkadaşının koluna sokuldu, kimisi karanlıktan istifade bağrına doğru sardı sevgilisini. Sade anlatıcı azbir ışıkla görülüyor.

Gece bir yandan ilerliyor vldeo konferans uzadıkça uzuyor. Uykusu gelenler teleskoplara doğru kayıyordu. Hani birde ayaz varya gece geç saatlarde üşümeyede başladık yani. Geceyle uykuyla karışan bu yıldızlara seyahat kanferansı devam ederken, birazda uykum dağılsın diye kalktık. Teleskopların sürprizlerine doğru marakla koşup budefa kuyruklara takıldık. Sekiz-on teleskop herbirinin çevresi meraklılarca sarılmış.

Neyse ki ne göreceğimizin heyecanı ile sıra çabuk geliyordu. Açık gözle zaten, şehir gecelerinde göremediğimiz gökyüzü şenliğini zaten yaşıyorduk. Ancak şimdi kendimi atmosferin milyonlarca kilometre dışında hissettim. Şimdi gördüklerim rengarenk yıldızlar. Mavi yıldız işte birdaha işte bir daha diyorum. Arkasına kırmızı bir yıldız saklanmış. Açık gözle tek olarak görebildiğimiz yıldızların, oysaki daha değişik yıldızların önünde durduğu anlaşılıyordu. Çok güzel göklerde gezinmek, göklerde diyorum bir gök yok ki bütün galaksilerin çevresi kendi gök kubbesi. Ama diyor rehberler, kitablarda gördüğünüz renkli nebulalar kendini size kolay göstermez. Onları görmek özel efektler ister. Olsun diyoruz, böylede iyi derken, farklı kalite ve farklı yıdızlara, gezegenlere ayarlanmış teleskoplar arasında mekik dokuyoruz.

Uzayın karanlıklarında gezerken hayallerim yıldızlarla arkadaş olmuş geziyordu. Yıldızlar ışık veriyor ama sır vermiyorladı. Onlar ne kadar gelişmiş teleskopta olsa ışık demetinden kendilerini görmek mümkün değil. Baksanıza gündüzleri bizim yıldızımıza bakılabiliyormu. Işıkları göz alıyor, kendisine bakmak mümkün olmuyor.Bu yıdızlarda başka alemlerin güneşi, onlar ancak ışık ve enerji kaynağı. Bizim anladığımız güzellikler, üzerinde bulunduğumuz dünya gibi gezegenlere mahsus.

Şimdi gördüğüm gezegenler ailesinden, Bu gezegenler bizimle aynı düzlemde dolaşıyorlar. Akşamları batı tarafında ufukta batmak üzere açık gözle gördüğümüz parlak sarı yıldız venüs. O şimdi görüş alanımızda yok. Bu gezegenler açık gözlede sarı olarak görülen, büyük olan ancak fazla parlak olmayan yıldız görünümündeki gök cisimleri. Şimdi gördüğüm gezegenlerin taçlısı, bence kralı Satürün bak çevresi kızılturuncu halka sistemi. Gözü kamaştıracak parlaklık yok, bakabildiğin kadar bak. Az ilerisinde Jüpiter, o kocaman kırmızı top sanki fakat böğrüne hançer saplanmış gibi kızıl bir yarası var. Atmosferi çok hareketli olmalı. Aklıma ne geldi biliyormusunuz? Dünyamız uzaydan hiçmi kızıl vaya sarı görünmez?.Atmosferimizin yoğun bulutlu zamanlarında güneş ışıkları uzaya renkli yansımıyormu dersiniz, kafama takıldı da bir an için, size sordum.

Bu gecede bitmez bu yazıda uzar. Bir gezegende geziyoruz öbür teleskoptan bir haber burada daha iyi, burada daha değişik gezegen , yıldız var mesajları. Bir koşuşturmaca sürüp gidiyor. Gecenin derin karanlığında yerden gökyüzüne doğru.

Yıldızlar geçidi, gezegenler gezintisi derken bir yorgunluk ve üşüme almışki farkında değiliz. Bir ses duyuluyor işte sizin en güzel görsel gezintiniz burada diye. Ay bütün güzlliği ile gecenin geç saatında sıra bende der gibi dağın ardından çıkageldi. Eh bu kadar hayallerimizi süslemiş, sevgilerimize, aşklarımıza şahit olmuş gecenin aydınlatıcısı dünyamızın yakın arkadaşı kodonlarımızın gece avizesi, ay. Sahillerimizin gece romantizmi aysız olurmu?

Her akşam dürbün elimdeyse, balkondan izlediğim sarı çorak toprakları birde üstünden süzülüpte uçar gibi yakından gördüm o gece.

Ben yoruldum, ben pes ettim bu gök kubbenin üçbeş yıldızına bakmayla, birkaç gezegen yanında duraklamayla.Nasıl anlatırım tümünü soranlara derken, geri dönüş başladı.

Gökyüzü şenliği karanlıkların arasındaki dağların derinliklerinden sıyrılıp, yıldız denizine doğru tanyerinin ağarması ile birlikte arabamızın tozları içinde geride kaldı. Aklımızda onların arasında idi.

 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..